12 Aralık 2013 21:41

Zeliha GÜREL

Bol kazanç beklentili popüler sinema anlayışına alternatif, bağımsız, bir derdi olan filmlerin gösterildiği “Başka Sinema” adlı oluşum zihni ve yüreği arındıran önemli filmlerle buluşmamızı sağlıyor. Bu filmlerden bir tanesi de kasım ayı boyunca gösterimde bulunan “Frances Ha” idi.
Ekşi sözlükte filmle ilgili yapılan “filmi izleyince normal olduğumu hissettim” yorumu kuşkusuz en kayda değer olanından. Gerçekten filmi izleyen kadınlardan bir kısmının bu hisse yakalanması kaçınılmaz. Bir kısmı dememin bir sebebi var elbette. Otuzlu yaşlarına hızla yaklaşırken tek başına, parasız, büyük bir şehirde tutunmaya çalışan, bununla birlikte tutkuyla bağlı bulunduğu hayalini takip etmekten vazgeçmeyen ve içinde büyümekte inat eden bir çocukla yaşayıp her şeye rağmen mutlu olmaya çalışan bir kısım kadınlar kastettiğim. Öyleyse; sınıf, tutku, arkadaşlık ve başarısızlık üzerine benzersiz bir yapım tanımıyla yola çıkan filmimize biraz daha yakından bakalım.
New York’ta en yakın arkadaşı Sophie ile aynı evi paylaşan Frances bir dans grubunda amatör olarak dans etmektedir ve en büyük hayali çok iyi bir dansçı olmaktır. Fakat işler bir türlü istediği gibi gitmez. Gösteriye hazırlanırken gruptan çıkarılır. Tam bu sırada Sophie erkek arkadaşıyla ayrı bir eve çıkmak ister. “Birbirimizin aynısıyız” diye bahsettiği en yakın arkadaşından ayrılması aksiliklerin tuzu biberi olur. Tek başına kalan Frances büyük bir inatla -çocuk ruhunun da yardımıyla- kaldığı yerden devam etmeye çalışır. Çalıştığı yerden öğretmenlik teklifi gelir fakat kabul etmez. Başka ev arkadaşları bulur. Arayışını sürdürür. Bir dönem ailesinin yanına gider. Yapamaz. Düşlerinin şehir olan Paris’e gider. Kalamaz.
 

HAYAT İLE NEREDE, NASIL UZLAŞMALI?
Hayat yanından akıp geçiyordur bu sırada. Sophie evlenecektir yakında. Çevresindeki insanlar yaşlandığını hatırlatır. Arkadaş ortamında, aradığı aşkı tanımlarken anlamayan gözlerle karşılaşır. Ağır kitaplar okumaya devam eder. Ve tabiî ki sevmediği işlerde çalışmak zorunda kalır. Tüm bu durumlar onun ara ara durdurup mutsuz eder fakat Frances hayalinin gölgesi peşinde pes etmemeye çalışır. Film tam da bu çelişki üzerine kuruludur aslında.  Siyah beyaz çekilen filmde, eskide kaldığına inandırılmaya çalışılan duygunun izini sürer. Yarattığı bu algı birden iphone sesleri, sosyal paylaşım sitelerinin görüntüleri ile kesilir aynı zamanda. İşte bu anda sormaya başlarız; modern zamanlarda tek başına bir kadının hayallerine ne kadar yer vardır? Bu durum gerçekçi midir? Hayat ile nerede, nasıl uzlaşılmalıdır?
27 yaşındaki Frances’ı yaşam bir yerde törpüler törpülemesine fakat bu sınırları belli olan bir uzlaşıdır. Filmin sonlarında öğrencilere dans öğretirken karşımıza çıkan Frances’ın filmin afişinde de kullanılan sahnesi vurucudur.  Siyah dar eteği ve beyaz gömleği ile sokakta kendinden geçerek dans eder öğretmen Frances. Hala o çocuksuluğunu, acemi özgüvenini,  hayallerini koruyordur aslında.
Film toplumun “kadın” algısı üzerine düşünmemizi sağlaması açısından değerli bir yerde. Giyinişi, arkadaşları ile olan ilişkisi, yaşayış şekli bize bir şeyler anlatmak ister Frances’ın. Kendisiyle ilgili film boyunca “çıkılamaz” repliğinin tekrarı sorgulamamızı pekiştirir. Öyle ya çıkılacak kadın profili bellidir. Frances normal bir kadın değil midir?
Greta Gerwing’in inanılmaz samimi canlandırdığı Frances Ha mutlaka izlenmeli. Filme hakim olan diyaloglar üstüne düşünülmeli. Kendinize göz kırpmak adına bu güzel bir fırsat…

KÜNYE
Yönetmen: Noah Baumbach
Oyuncular: Greta Gerwig, Michael Esper, Adam Driver
Tür: Dramatik Komedi
Süre: 1 saat 26 dakika

MELANKOLİK NEŞE
Frances Ha filminin 1969 doğumlu Amerikalı yazar ve yönetmeni Noah Baumbach’ın ilk filmi Kicking And Screaming (1995), New York Film Festivali’nde gösterildi. Balina ve Mürekkep Balığı (2005) filmi ile 2005 Sundance Film Festivalinden iki ödül aldı. Margot Düğünde (2007), Greenberg (2010) bağımsız sinemacının diğer önemli filmleri arasında. Frances’ın hikayesini anlatan filmin senaryosunu Noah Baumbach’la birlikte kaleme alan Greta Gerwig’in de bir röportajında dediği gibi, Frances Ha melankolik bir neşe yakalamaya çalışıyor.
 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et