Sizlere göre kölelik çağından sesleniyormuşum gibi gelebilir
Sevgili Ekmek ve Gül okurları,
Sizlere mektubumda ücretli köleliğin çalışma koşullarını yani yıllardır çalıştığım koşulları anlatmak istedim. Size kölelik çağından sesleniyormuşum gibi gelebilir, ama bugünden bahsedeceğim.
2003 yılında taşeron bir yemek şirketinde çalışmaya başladım. Taşeron şirketlerde sosyal hakkımız olarak sadece bir sigortamız var. Fazla çalıştığımız saatlerin de ücreti
yani mesaimiz ödenmiyor. Bir dönem elektrik tasarrufu nedeniyle çalışma saatlerimizi
kendilerine göre esnek tutabiliyorlardı. Sabah 7’de giden 3’te çıkıyordu, bir de gece 10’da gidip sabah 8’de çıkıyorduk. Bu dönemlerde pazar günleri de dâhil çalıştırılıyorduk. Fazladan çalışmak için çağrıldığımız günlerde kendi imkânlarımızla gidiyorduk, yol paramız karşılanmıyordu.
Yemeğini yaptığımız fabrikanın çalışanlarına ikramiyesi vardı, bayram ikramiyeleri vardı, erzak yardımı vardı ve biz bunların hiçbirinden faydalanamıyorduk.
İstedikleri zaman işten çıkarabiliyorlardı ve bunun için de hakkınızda üç tutanak tutmaları yeterliydi.
Bu şirketlerde hiçbir zaman maaşlarımız düzenli ödenmiyordu. Fabrika, taşeronu olan şirkete
ödenme yapmadığı zaman çalıştığımız şirket de bize ödeme yapmıyordu.
Bu şirketlerden birinde 3 aylık maaşım içerde kaldı. Davacı oldum. Mahkeme 3 yıl sürdü. Davayı kazandım ama ortada şirket kalmadı. Cezada muhatap alacakları şirket kendini fes etmişti bile bu kadar zamanda.
10 yıldır hep yemek şirketlerinde çalıştım, 5 işyeri değiştirdim ve hep taşeron olarak, bu koşullarda çalıştım. Ben çalışmaya başladığımda bu sektörde çalışan kadınların yaşları 40’lı 50’li yaşlardaydı. Ama şimdi bu yaş sınırı daha da aşağıya düştü yani görülüyor ki işsizlik oranı daha da küçük, genç yaşlara kadar inmiş durumda. Gencecik insanlar dahi katlanıyor bu koşullara. Liseyi bitiren genç kızlar evlerine katkı sunmanın zorunluluğundan dolayı bu koşullarda çalışmaya boyun eğmek zorunda kalıyor.
Şimdi ise bu sektörde yeni bir çalışma koşuluyla daha tanıştım.
O da kiralık işçilik.
Bu işçilik türünde çalıştığın gün kadar ücret ödeniyor ve çalıştığın gün kadar sigortan ödeniyor. Taşeronda çalıştığımız koşullardan daha da kötü. Buna rağmen bizden aynı performans bekleniyor. Haftada tatil günümüz olmadan çalıştığımız oluyor.
Çalıştığımız iş ağır, çok fazla eleman tutamadıkları için kalan elemanlara daha fazla iş yükleniyor.
Tüm bu koşullarda çalışmak bizi kendimizden, evimizden, eşimizden, ailemizden, arkadaşlarımızdan uzaklaştırmış durumda. Evime ve eşime gerekli zamanı ayıramıyorum. Tüm yaşantım, düzenim alt üst oluyor.
Biz kiralık işçiler olarak sesimizi çıkarmadığımız sürece kimse bizlerin çalışma koşullarımızın zorluğunu fark etmeyecek ve bunu düzeltmek içinde hiç kimse bir girişimde bulunmayacak. Bizler sesimizi duyurmak ve örgütlenmek zorundayız.
Sevcan Erler- Çorlu
Evrensel'i Takip Et