4 Bakan hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk iddiaları
Yolsuzluk operasyonunda 3. güne girilirken hakkında fezleke hazırlandığı iddia edilen 4 bakana ilişkin iddialar da basında yer almaya başladı. İddiaya göre teknik ve fiziki takipte Ekonomi Bakanı Çağlayan’a toplam 32 milyon avro, 6.7 milyon dolar, 3.4 milyon lira ve 300 bin İsviçre Frangı ödeme yapıldığı tespit edildi.
Yolsuzluk operasyonunda 3. güne girilirken hakkında fezleke hazırlandığı iddia edilen 4 bakana ilişkin iddialar da basında yer almaya başladı.
Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Bugün Gazetesi, “137 milyon lira rüşvet dağıtan Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf) yasa dışı işlerini çözmek için bakanlar ve oğullarına dağıttığı rüşvetin detayları teknik takipte tek tek tespit edildi. Soruşturma devam ederken İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun takip edildiğini fark etmesi üzerine, operasyonun erkene alındığı öğrenildi” iddiasında bulundu.
Bakan Güler’in teknik takip ve dinleme bilgilerini elde edip soruşturmayı deşifre edebileceği riski nedeniyle, teknik takibin durdurulduğu belirtildi. Ayrıca dün akşam saatleri itibariyle adı soruşturmada geçen 4 bakan hakkında şüpheli sıfatıyla soruşturma yürütülebilmesi için dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle hazırlanan fezleke UYAP sistemine girilerek Meclise gönderildi.
İddiaya göre teknik ve fiziki takipte Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a toplam 32 milyon avro, 6.7 milyon dolar, 3.4 milyon lira ve 300 bin İsviçre Frangı ödeme yapıldığı tespit edildi. Zarrab ve ekibinin “Abi, Büyük Abi” şeklinde hitap ettiği Çağlayan’ın rüşvet listesine “CAG” şeklinde kaydedildiği aktarıldı.
Çağlayan’ın Zarrab ve ekibinin işlerini kolaylaştırmak için Bakanlık bürokratlarını yönlendirdiği, kamu imkanlarını grup lehine kullandırdığı ve yurtdışıyla yapılan ithalat işlemlerinde grup adına usulsüzlük yaptırdığı ileri sürüldü. Tüm bunların karşılığında 105 milyon lira rüşvet verildiği iddia edildi.
‘HALKBANK 150 MİLYON DOLAR ZARARA UĞRATILDI’ İDDİASI
Çağlayan’ın yurtdışından gelen paralarının altın ihracatı olarak yurtdışına çıkarılması karşılığında rüşvet alarak banka komisyonunu düşürdüğü böylelikle grupla aynı yöntemi kullanan rakiplerini engelleyerek gruba alan açtığı belirtildi. Yapılan bu usulsüz işlem sebebiyle kamu bankası olan Halkbank’ın 150 milyon dolar civarında zarara uğratıldığı kaydedildi. Yine Çağlayan’ın sahte evraklarla yapılan hayali transit gıda ve ilaç ticareti kapsamında grubun eylemlerine göz yumduğu ve yardımcı olduğu iddia edildi. Petrol ve doğal gaz ödemelerinde yapılan usulsüz işlemlere göz yumduğu ileri sürülen Çağlayan’ın Gana’dan getirilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari işlemlerin yapılmasını engellemek için bürokratlara talimat verdiği ve herhangi bir işlem yapılmadan altınların Dubai’ye gönderilmesini sağladığı da öne sürüldü.
KOD ADI CAG
Zarrab ve ekibine yönelik soruşturma kapsamında 2013 yılı Nisan ayında grubun rüşvet listesi ele-geçirildi. Teknik takipte elde edilen listede örgütün mali hareketlerinin kayıt altına aldığı, listede Zafer Çağlayan’a yapılan ödemelerin de yer aldığı anlaşıldı. Bu durumdan haberdar olan Zafer Çağlayan’ın, listeyi gördükten sonra CAG olarak kendisini ifade edecek şekilde kayıt tutulmasına tepki göstermesi de yine teknik takibe takıldı.
19 Mart 2012 ve 10 Nisan 2013 tarihleri arasında Bakan Çağlayan’a yapılan ödemelerin tarih, saat ve kurye bilgileriyle birlikte kayıt altına alındığı listelerde, nakit dolar, avro, TL teslimatı yapıldığı, lüks saat ve mücevherlerin verildiği görüldü. Polisin teknik takipte tespit ettiği birçok rüşvet eyleminin listedekiyle örtüştüğü, hatta Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan’a verilen rüşvetlerin de Çağlayan’ın adıyla birlikte kaydedildiği anlaşıldı.
Araştırmalar sırasında Rıza Zarrab tarafından Bakan Çağlayan’a İran’ın parasını altın ihracatıyla döndürme işlemlerinde gelen paranın yüzde 0,5’i, yine İran için sahte evraklarla yapılan transit gıda-ilaç ticareti işlemlerinden gelen paranın da yüzde 0,4’ü rüşvet verildiği iddia edildi. Nakit para gönderimi haricinde Çağlayan’ın beğendiği lüks saat ve mücevherler alınarak komisyonla verilen rüşvet hesabından düşürüldüğü de öne sürüldü. Teknik ve fiziki takipte Çağlayan’a toplam 32 milyon avro, 6.7 milyon dolar, 3.4 milyon lira ve 300 bin İsviçre Frangı ödeme yapıldığı tespit edildi.
MECLİS’TEKİ SAVUNMA SONRASI ÖDEME
Çağlayan’ın Meclis’te grubun faaliyetlerini savunması karşılığında Zarrab’tan yüklü miktarda para aldığı da iddia edildi. 3 Temmuz 2012 günü TBMM’de, İran’a yapılan altın ihracı konusunda verilen soru önergelerine cevap veren Bakan Çağlayan’a bu süre zarfında Zarrab’ın 6 seferde toplam 8.489.500 avro gönderdiği, soru önergesinin hemen akabinde ise 5 milyon avro gönderdiği teknik takipte görüldü.
'ÖZEL KIRMIZI HAT'
Ayrıca soruşturmada rüşvet için grup ile Çağlayan’ın oğlu arasında özel kırmızı hat telefon sistemi kurulduğu da belirlendi. Daha çok büyük organize suç örgütleri tarafından kullanılan yöntemin detayları teknik takipte tespit edildi. Teknik takibe Çağlayan ile Zarrab’ın ilginç buluşma trafiği de yansıdı. Çağlayan’ın özel kalem müdürü Mustafa Behçet Kaynar’ın gizlilik içerisinde ayarladığı görüşme için Zarrab’tan aracı kendisinin kullanmasını ve bakanın aracını takip etmesini ve belli bir noktadan sonra bakanın yol kenarında Zarrab’ın aracına geçeceği bilgisini verdiği anlaşıldı.
BAYRAKTAR VE OĞLU HAKKINDA İMAR YOLSUZLUĞU SUÇLAMALARI
Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun TOKİ ve inşat sektörünü ilgilendiren ayağında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’a da önemli suçlamalar yöneltildi.
Teknik ve fiziki takipte tespit edilen bulgulara göre müteahhitlerin devletten ucuza aldığı arazileri Bakanlığın imara açtırdığı, emsal değerleri yükselterek ya da dikkate almayarak bu arazilerin yüksek paralar kazandırdığı belirlendi. TOKİ’nin ihalelerini kazanan bazı inşaat şirketlerinin projelerindeki usulsüzlüklerine göz yumulması yüzünden, müteahhitlerin projelerini yapacakları arsaların imar planlarının istedikleri şekilde hazırlanmasını sağladıkları öne sürüldü. Belediyelerin onaylamadığı ya da onaylanması mümkün olmayan imar planlarını onayladıkları, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulları’na gelen plan tadilatı dosyalarına müdahale ettikleri, kurullarda görevli komisyon üyelerine baskı yaparak yönlendirerek, rüşvet vererek veya gerçeğe aykırı raporlar düzenleyerek Tescilli Kültürel ve Tarihi Yapıların bulunduğu arazileri, Doğal Sit Alanlarını ve yeşil alanları, Boğaziçi Koruma Kanunu kapsamında bulunan alanları imara açtırdıkları iddia edildi.
İmar plan notlarına, inşaat şirketlerinin yüksek kâr elde edebilecekleri şekilde işadamlarının talepleri doğrultusunda eklemeler yaptıkları belirlendi. Bu kapsamda “Huzurevi” gibi sağlık donatı alanlarının “Otel” alanına alınmasını sağladıkları, eğitim alanlarının ise konut veya ticaret alanına alınmasına ilişkin fonksiyon değişiklikleri yaptırdıkları, bunların yanı sıra “Turizm” alanlarına “Apart Konaklama yapılabilir” notları ekleyerek bağımsız bir şekilde daire satışlarına imkan sağladıkları iddia edildi.
AĞAOĞLU'NA İMTİYAZ
Soruşturma kapsamında Ağaoğlu Şirketler grubuna ait “Bakırköy 46” projesinin yapılacağı arazi ile Taşyapı İnşaat tarafından Şişli ilçesindeki Bulgar Vakfı Arazisini “Özel Proje Alanı” ilan ettirerek kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları öne sürüldü. Ayrıca imar planlarına aykırı olarak yapılan “Ağaoğlu Maslak 1453” ve “Zorlu Center” isimli projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları iddia edildi.
Yine yasa dışı faaliyetlerde rol aldığı öne sürülen Hüseyin Avni Sipahi’nin, örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan kamu görevlilerine talimat verirken “Beyefendi, Patron, Baba” gibi nitelemelerde bulunarak isteklerinin Bakanın bilgisi dahilin de olduğunu ifade ettiği ileri sürüldü. Örgütün eylemlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın talimatı ve bilgisi dahilinde olduğu iddia edildi. Yine Bakan’ın bazı müteahhit ve zanlılarla yaptığı telefon görüşmelerinin de teknik ve fiziki takip ile kayda geçirildiği öğrenildi.
Gözaltına alınan kamu görevlilerinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve Emlak Konut GYO ile herhangi bir şekilde ticari ve resmi işlemleri olan inşaat şirketlerine, enerji ve yemek işlerini Bakan’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın gayri resmi ortağı olduğu iddia edilen DAF Enerji ve Pınar Yemek isimli şirketlere vermesi için baskı yaptıkları öne sürüldü. Söz konusu şirketlerin de işlerinin aksayacağından korkarak şüphelilerin isteklerini yerine getirdikleri, bazı şirketlerin işlerini başka şirketlere vermiş olsalar da, şüphelilerin müdahalesi sonucu iptal ederek Daf Enerji ve Pınar Yemek isimli şirketlere verdikleri iddia edildi.
GÜLER VE OĞLU HAKKINDAKİ İDDİALAR
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına istisnai olarak geçecek herkes için Bakan Muammer Güler, oğlu Barış Güler ve Reza Zarrab arasında kişi başı 1 milyon dolar rüşvet karşılığı anlaşma sağlandığı iddia edildi.
Daha geç yapılması planlanan soruşturmanın Güler’in Zarrab’a hakkında soruşturma yürütüldüğünü ileterek soruşturmanın gizliliğini ihlal etmesi ve delillerin karartılabileceği gerekçesiyle erkene alındığına dikkat çekilidi. Zarrab’ın yakınlarına 5 milyon dolar rüşvet karşılığında “istisnai yoldan” vatandaşlık aldırdığı iddia edildi. Zarrab’ın Çin’de hayali işlemlerinde kullandığı paravan firmaların bankalar nezdinde yaşadığı sıkıntıların giderilmesi için İçişleri Bakanlığı adına Çin bankalarına bizzat İçişleri Bakanı olarak “Referans Mektubu” yazdığı öne sürüldü.
Takip edildiğinden şüphelenen Zarrab’ın Güler’den hakkında soruşturma olup olmadığını araştırmasını istediği teknik takipte belirlendi. Güler’in Zarrab hakkında yürütülen soruşturmanın gizliliğini ihlal ederek soruşturma hakkında bilgi verdiği öne sürüldü. Trafik uygulamalarında durdurulmaması için Zarrab’a 1.5 milyon dolarlık rüşvet karşılığında koruma polisi tahsis edildiği belirlendi. Sarkuysan A.Ş.’nin Genel Kurul Toplantısı için görevlendirilecek Bakanlık Temsilcisi’nin, Zarrab'ın talebi doğrultusunda belirlenerek görevlendirilmesi ve şirketin yönetiminin Zarrab tarafından kazanılması için girişimlerde bulunulduğu belirtildi. Soruşturmada Bakan Güler’in oğluna teslim edilen rüşvet miktarının 20 milyon TL’yi geçtiği anlaşıldı. Rüşvet ilişkisine yasal bir görünüm kazandırmak amacıyla Barış Güler ve Zarrab arasında Barış Güler’den Danışmanlık Hizmeti alımı konulu 720.000 dolarlık kontrat imzalandığı da tespit edildi.
Dubai, Çin ve Rusya’da faaliyet gösterdiği belirlenen Zarrab’ın İran vatandaşı olması nedeniyle İran’a ABD, AB ve BM tarafından uygulanan ambargolar dolayısıyla uluslararası bankacılık işlemlerinde hesaplarının bloke olması riski bulunduğuna dikkat çekildi. Zarrab’ın bu problemleri ortadan kaldırmak amacıyla “istisnai olarak Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’na geçmek istediği ve bu isteğini Bakan Güler’e ilettiği anlaşıldı. Soruşturma kapsamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına istisnai olarak geçecek her bir kişi için Bakan Güler, oğlu ve Zarrab arasında 1 milyon dolar rüşvet karşılığı anlaşma sağlandığı belirlendi. 5 milyon dolar karşılığında Zarrab’ın yakını ve yöneticilerinden oluşan 5 kişiye Türk vatandaşlığı kazandırdığı öne sürüldü.
İHBAR EDEN MÜDÜRE SÜRGÜN
Yine soruşturmada Zarrab’ın yasadışı faaliyetlerini MASAK’a ihbar eden Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin 400 bin dolar karşılığında İstanbul’dan sürüldüğü tespit edildi. Bakan Güler ve oğlunun devreye girmesiyle Haziran 2013’te Bakan oluruyla emniyet müdürü İnce, önce Osmaniye’ye ardından da Zonguldak’a tayin edildi. Bakan Güler’in 400 bin dolar karşılığında İstanbul’dan tayinini çıkardığı Emniyet Müdürünün meslekten ihraç edilmesi için de 3 milyon dolar karşılığında Zarrab’la rüşvet anlaşması sağladıkları iddia edildi.
Bakan Güler’in “Defterini düreceğim o pez...in. Sen rahat ol. Ayağını denk alsın, meslekten attırırım. Ben onun terbiyesizin kafasını kopartırım, onda rahat ol” diyerek Zarrab’ın tedirginliğini gidermeye çalıştığı takipte tespit edildi.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyon kapsamında gözaltına alınan İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in evinde arama yapıldı. Aramada, 6 para kasası ile sahte para kontrolü de yapabilen 1 adet para sayma makinesi bulundu. Kasalardan çıkan çok miktarda döviz ve Türk Lirası’na el konulduğu belirtildi.Barış Güler’in evindeki sadece 2 numaralı kasada ise 1 milyon 421 bin 73 TL civarında dolar, avro ve Türk Lirası bulundu.
YOLSUZLUK OPERASYONUNDA EGEMEN BAĞIŞ'A DAİR TEKNİK TAKİBİN GÖRÜNTÜLERİ YAYINLANDI: http://www.evrensel.net/haber/74516/yolsuzluk-operasyonunda-egemen-bagis-goruntuleri-de-cikti.html (HABER MERKEZİ)