Frodo ağlardan nasıl kurtuldu?
Elif ERGİN
Yüzüklerin Efendisi serisinin 3. filmi Kral’ın Dönüşü’nde Frodo, bir mağarada zehirli bir örümceğin ağlarına takılıyordu. Eli, kolu, bacağı her yanı o ağlara yapışıyor hareket edemez hale geliyordu.
O sahne her aklıma gelişinde gençlik üzerinde kurgulanan tüm planlar canlanıyor zihnimde. “Dindar bir nesil yetiştireceğiz”, “Herkes iş bulacak diye bir kaide yok”, “Güzel öldüler” “çapulcular”, “Kına yaksınlar” sözleri sıralanıyor, ardından “Kıdem tazminatı kaldırılıyor”, “Yeni YÖK Yasa Tasarısıyla Piyasayla Uyumlu Üniversiteler” vb gazete manşetleri.
Sermaye ve onun temsilcisi AKP hükümeti gerçekten de Frodo’nun takıldığı zehirli örümcek ağı gibi dört bir yandan ağlarını örmeye başlamış. Bu örülen ağın -daha açığı, gençliğe yöneltilmiş saldırının- temeli, AKP’nin toplumu nasıl inşa ettiği sorusunda yatıyor. Eğitim sisteminin gericileştirilmesinden ‘muhafazakâr sanat’ safsatasına, üniversitelerin niteliğine kadar tüm alanlarda ‘karşı reform’ girişimleri, toplumun nasıl inşa edildiği sorusunun cevabı.
“Gençliği kazanan geleceği de kazanır” sözü işçi sınıfı için olduğu kadar, burjuvazi için de hayati önem taşıyor. Bu nedenle de inşa etmeye çalıştıkları toplumun temeline de gençleri koyarak yola çıkıyorlar. İşte tam da bu yüzden eğitim ve eğitimin biçimi değişiyor, gericileşiyor, muhafazakârlaşıyor. Tam da bu yüzden evlerin gözetlenmesine kadar varıyor ördükleri ağın dalları.
ÖRÜMCEK AĞLARINI AKP İLE ÖRÜYOR
Muhafazakârlık bir kılıf gibi aslında, örümceğin hedefine ulaşması için. Onu hareketsiz hale getirmesinin bir aracı. Sermaye ağlarını AKP ile örüyor gençliğin başına. Adım adım yaklaşıyor ardından, “Hüp” diye indirecek mideye birazdan! Burjuvazinin kurduğu gelecekte mezarda emeklilik karşılıyor gençleri, kıdem tazminatının, sigortasının olmadığı, iliğine dek sömürüldüğü bir düzen karşılıyor. 2012 - 2013 yılındaki verilere göre Türkiye’de 2 milyon 269 bin 651 kadar meslek lisesi öğrencisi var. Türkiye’nin büyüyen ekonomisine ücretsiz yaptıkları stajlarla ‘katkı sağlayan’ yaklaşık 2,5 milyon genç!
Büyüyen, örnek olarak gösterilen Türkiye’nin ekonomisinden gençliğin payına 13 yaşında pres makinelerine sıkışarak ölmek düşüyor. DİSK-AR’ın raporuna göre Türkiye’de 8 milyon 397 bin çocuk işçi var. Evet, Türkiye’nin ekonomisi büyüyor, ama bir avuç sermayedar için. Ve o ekonomi küçük çocukların kanlarıyla, yüzlerce binlerce Ahmet’in kanıyla büyüyor. Sömürünün çarkı genç işçileri dişlileri arasında ezerek dönüyor.
Üniversiteler neoliberal politikalar eşliğinde piyasaya entegre edilmeye çalışılıyor. Bilimin halk için üretilmekten çıktığı, alınıp satılan meta haline getirildiği, toplumun entelektüel birikimini taşıyan bu kurumların anti demokratik uygulamalarla sindirildiği bir dönemde, Gençlik 18 Aralık’ta ayağa kalkmış, aylar sonra “Her yer Taksim, her yer direniş” olacak olan sloganı “Her yer ODTÜ, her yer direniş” diye duyurmuştu.
İki seçenek sunuyor gençliğe AKP hükümeti; ya istediğimiz gibi yaşar gidersin, adına da “Muhafazakâr demokrat bir yapım var” dersin, ya da sabaha karşı evin basılır kızlı erkekli kaldığın için, komşun seni ihbar ediverir, sokağa mokağa inmeye kalkarsan onlarca güvenlik kamerasının olduğu bir sokakta, hepsinin bozuk olduğu bir saatte kahraman polis tarafından dövülürsün ölene kadar!
AĞLARDAN KURTULMAK İÇİN DİRENİŞ
2013 yılı gençliğe bir hediye bırakmış olarak bitiyor. Bu hediyeyi de gençlik kendi yaptı. Kurduğu barikatlarla, kafasına atılan biber gazlarıyla, taktığı deniz gözlükleriyle, omuz omuza verip çıktığı sokaklarda yaptı. Frodo’yu ağlarından ne kurtardığı önemsiz artık, gençliği ağlarından kurtaracak olan şey kendi elinde. Gençliğin elinde bir direniş var, talepleri etrafında birleşebilmiş olmanın özgüveni, duvar yazıları kadar da morali!
2014’e bir söz söylenecekse eğer; o da ağları örmeye çalışanlara gelsin: Gençlik ne sizin yapışkan ağlarınızda size yem olur, ne de kurguladığınız geleceği kabul eder! Ne demiştik; bu daha başlangıç mücadeleye devam.
Evrensel'i Takip Et