Evrensel olmak: 7 Haziran 95’ten beri…
Evrensel, ‘basın piyasası’ndaki gazetelerden farklı olduğunu, açıkça işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen halkların tarafı olduğunu ilan ederek 7 Haziran 1995’te yayın hayatına başladı.1990’ların ilk yarısı, dünyanın her yanında, en büyük sermaye güçlerinin, gerici güç odakların
1990’ların ilk yarısı, dünyanın her yanında, en büyük sermaye güçlerinin, gerici güç odaklarının Pandoranın Kutusu’nu açıp, bütün şer kuvvetleri ortalığı sardığı yıllardı. Burjuva propagandacılar “sosyalizm yenildi”, “işçi sınıfı bitti”, “tarihin sonuna gelindi” diye nutuklar atıyordu. Neo-liberaller, eski solcularla kol kola Yeni Dünya Düzeni’nin “insanlığı kurtaracak tek düzen” olduğunu haykırırken, dünyadaki bütün servetlerin birkaç en gelişmiş ülke ve en büyük uluslararası tekellerin elinde toplanması için piyasa güçleri denilen mekanizmalar çoktan harekete geçirilmişti. Halklar ve işçi sınıfı bir yandan uluslararası sermaye güçlerinin, öte yandan her ülkedeki gerici güçlerin saldırısı altındaydı. Her ülkeden işçiler ve dünya halkları bu, 20. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan ama 1990’larda bir kasırgaya dönüşen saldırıların altında, şaşkınlıkla karışan bir arayış içindeydi.
Türkiye’de de bu genel saldırı etkisini iyice duyurmaya başlamıştı. Ama öte yandan Türkiye kendine has ve bir adım sonra dünyadaki bu gidişatla birleşecek gelişmelere sahne oluyordu. İşçiler 1989-1991 eylemlerinin kazanımlarıyla yeni bir özgüvenle sahneye çıkmış, ama bu çıkışın rüzgarı kesilmeye başlamıştı. Kürt sorunu ise bir iç savaşa dönüşen belirtileriyle birlikte, artık yeni çözüm arayışlarının da gündeme geldiği bir sürece evrilmişti. Halk mevcut siyasi partilerin sorunlarını çözemeyeceğini hisseden bir sağduyu ile düzen partilerinin her birini deneyerek bir köşeye attığı politik bir tutumla hareket ediyordu.
Evrensel olmak; dünyayı değiştirmek, sömürüsüz, savaşsız, özgür bir yeni dünya kurma yeteneği taşıyan bir sınıfın sesi olmayı; baskıya, sömürüye, emperyalist yağmaya, hegemonyaya karşı mücadele etmeyi; bedeli ne olursa olsun gerçeğe taraf olmayı gerektiriyordu. Öyle yaptık.
Evrensel olmak; halkın haber alma özgürlüğü uğruna her baskıya kafa tutmak, her engeli aşmak, bunun bedeli neyse onu yapmaktı. Metin Göktepe arkadaşımız öyle yaptığı için sermaye güçlerinin hedefi oldu. Biz de onun açtığı yoldan yürümeye devam ettik ve öyle yaptık.
Evrensel olmak; ezilen, kültürü ve kimliği yok sayılan Kürt’ün sesi olmak, milliyetçiliğe, şovenizme karşı savaşmak sömürüsüz ve özgür bir dünya için mücadele eden bir sınıfın olmazsa olmaz koşuluydu. Öyle yaptık!
Evrensel olmak; emperyalizmin savaş ve işgal politikalarına karşı mücadelenin sesi olmak, emperyalizme karşı direnen halkların tarafında olmak, emperyalist stratejilere karşı halkın kurtuluş mücadelesini desteklemek demekti. Öyle yaptık!
Evrensel olmak; demokrasiyi, özgürlükleri savunmaktı; laikliği, özerk, demokratik, bilimsel, halk çocuklarının parasız eğitim gördüğü üniversiteyi savunmaktı. Öyle yaptık!
Evrensel olmak, sömürüsüz ve baskısız bir yeni dünya, sosyalist bir dünya kurmanın yolunu açmak üzere bağımsız ve demokratik bir Türkiye’yi savunmaktı. Öyle yaptık!
Her gün Evrensel’de buluşmak üzere… (EVRENSEL)