Tek koşul el ele vermek
Ben Eskişehir Organize Sanayii Bölgesinde bir Metal fabrikasında çalışıyorum. Bu ülkede hem işçi hem kadın olmak çok zor bir iş. Çünkü biz bu ülkede iki kez geçiyoruz dişlinin çarkından. İşyerinde işçi, evde 'ev hanımı' olarak eziliyoruz.
Sevgili Ekmek ve Gül okurları
Ben Eskişehir Organize Sanayii Bölgesinde bir Metal fabrikasında çalışıyorum. Bu ülkede hem işçi hem kadın olmak çok zor bir iş. Çünkü biz bu ülkede iki kez geçiyoruz dişlinin çarkından. İşyerinde işçi, evde 'ev hanımı' olarak eziliyoruz. Bu ülkede işçi olarak ne iş güvencesi ne iş güvenliği ne de emeğinin karşılığını almak, sadece biz kadın işçiler için değil kadın-erkek bütün işçiler için söz konusu değil. Fakat çalışma hayatındaki zorluklar dışında kadın olmamızdan kaynaklı pek çok sıkıntı yaşıyoruz. Ev işi, çocuk ve hasta bakımı üstümüze asırlar önce giydirilmiş bir elbise gibi sanki. Kadın iş yerinde ne yaşarsa yaşasın eve geldiğinde ev işleri, yemek, çamaşır, bulaşık, çoluk çocuk ve eşinin bakımından sorumlu aynı zamanda.
Şimdilerde kadın istihdam paketi diye bir şeyden bahsediliyor. Bu pakete göre üzerimizdeki bu sorumluluklar hafifletilecek, doğum izinleri arttırılacakmış. Üstelik de izin dönüşü işimize aynı konumdan devam edecekmişiz. Kreş yardımı yapılacak kısmi SSK primleri ödenecekmiş.
Haberlerde biz kadınlara 'müjde' olarak sunulan bütün bunlara ben inanmadım. Hepsinin kâğıt üzerinde kalacağını, hiçbir yaptırımı olmayacağını biliyorum. Çünkü biz yıllarca yasalarda meşru olan kreş hakkımızla hiçbir zaman tanışamamış üstelik bu hakkımızın meşru olduğunu savunmak için sesimizi yükselttiğimizde kapı dışarı edilmiş işçileriz.
İşten atılmamak için bize muhtaç çocuklarımızı daha doğduğu ilk günlerinden itibaren annelerimize veya kayınvalidelerimize emanet ettik. Onların nasıl büyüdüklerine, ilk sözcüklerine şahit olamadık. Hep iş güvencemiz olmadan, atılma korkusuyla bir dilim ekmek, daha iyi bir gelecek için didindik durduk.
Hep söylüyorlar ya 'Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır' diye. Öyleyse bu kadın istihdam paketi de içi boş bir sepet gibi. Çünkü bu güne kadar nasıl yasal hakkımız olan kreşten, eşit işe eşit ücretten, örgütlenme özgürlüğünden, iş güvenliğinden faydalanamadıysak yine aynı durumla karşılaşacağımızı düşünüyorum.
Bu sistem bizi böyle boş vaatlerle kandıracağına ücretsiz kreşlerden faydalanabilmemizi sağlasın. Yaşlı ve hasta bakımını sırtımızdaki kambur olmaktan kurtarsın. Ücretsiz bakım evleri açsın. Uzun ve esnek çalışma saatlerini düzenlesin. Emeğimizin karşılığını versin. Bizi komik asgari ücretlere maruz bırakmasın. Şimdi sıralayınca hayal gibi geliyor insana ama aslında mümkün. Ancak el ele tutuşmak ve bu taleplerimizin ardından korkmadan yürümek koşuluyla. Ben bu taleplerimizi kadınlar olarak elbirliğiyle gerçekleştireceğimize yürekten inanıyorum. Ya siz?
Siz de inanıyorsanız ses verin sesimize, el verin gayretimize. Özgürlük yüreğimizden bileğimize indirilen zincir olmasın!
ESKİŞEHİR OSB'de çalışan
metal işçisi bir kadın