12 Ocak 2014 06:00

AKP’nin paralel devlet cehaleti ve sefaleti

Gürkan Haydar KILIÇARSLAN

17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra ismini zırt pırt duymaya başladığımız nur topu gibi yeni bir devletimiz daha oldu. AKP iktidarı ismini nerden duyduysa “Paralel Devlet” diye söylenmeye başladı. İşin aslı, bu yeni devletimiz hakkında yakın zamanda “paralel devlet” tarifini ilk olarak kullanan PKK’dir ve evet “cemaat” hakkında kullanmışlardır. Peki, ama nedir bu paralel devlet? Ne yer ne içer? Acaba kullanan şahıslar doğru mu kullanıyorlar? Yoksa yeni bir cehalet ve sefalet rekoru ile karşı karşıya mı kaldık? Bir bakalım dostlar.
Paralel devlet tarifini 2. Dünya Savaşı yılları sonrasından dünyada ilk defa tanımlayan kişi, Amerikalı tarihçi Robert Paxton olup tarifi aslında cemaat için birebir uymaktadır. Bu tanımın AKP-cemaat kavgası başlayana kadar kullanılmasında bence bir mahzur yoktur. Lakin bu tanımın içeriğini araştırmadan ezbere kullanan AKP iktidarı farkında olmadan kendi iktidarlarını nasıl bir tarifin içine soktuklarından habersizler.
Paralel devlet tanımı, bu tanımı ortaya koyan Robert Paxton tarafından derin devleti çağrıştıran bilindik ‘devlet içinde devlet’ anlamında kullanılmamıştır asla. Tam tersine mevcut devleti tamamen ele geçirmiş bir siyasi erkin ideolojisi ve uygulamaları doğrultusunda o siyasi gücün emrinden asla çıkmadan hareket eden ama kendi içinde adeta bir devlet yapılanmasına sahip olan, hatta bazen devletten fazla yetkilere sahip olan resmi veya sivil organizasyonlar için kullanılmıştır. ‘Devlet içinde devlet’, aslında yıllardan beri bildiğimiz derin devletten başkası değildir. Derin devletleri ise aman ülkeler emperyalizm sınırları dışına çıkmasın diye NATO’nun kurduğunu, yönlendirdiğini, gerektiğinde kadroları değiştirdiğini sağır sultanlar bile bilmektedir.
Peki ama paralel devlete bir örnek var mıdır? Sözgelimi faşist Nazi Almanya’sında Gestapo diye bilinen siyasi polis teşkilatı buna iyi bir örnektir. Gestapo’nun açılımı ‘gizli devlet polisi’ demektir. Gestapo’nun en mühim görevi siyasi casuslar ile muhalifleri bertaraf etmek olmuştur. Ayrıca bir diğer paralel devlet yapılanması olan SS’ler gibi Yahudilere yönelik soykırımda olağanüstü yetkilerle görev almışlardır.
Gestapo ve SS, devlet içinde resmi yapılar olmasına rağmen raporlamalarını devletten çok Nazi Partisi’ne vermiştir ki paralel devlet tanımlamasını en çok hak ettiği unsur budur. Zaten paralel devlet kavramının en ince mevzusu budur.  Paralel devlet denilen şey, aslında derin devlet kadar gizli bir şey değildir. Devleti esir almış bir siyasi organizasyon için hizmet eden bir unsurdur. Almanya örneğimizde bu unsur Nazi Partisi’dir. Gestapo gibi SS’ler de ordudan ve klasik polisten çok daha fazla yetkilere sahiptiler. SS’ler Yahudi soykırımı konusunda ‘özel olarak yetkilendirilmiş’ birimlerdi. Ne var ki SS’ler de devlet içinde devlet olmamışlar ve devleti ele geçirmiş olan siyasi organizasyonun ideolojisi gereği devletin içinde devlet gibi hareket edebilmişlerdir. Onlara bu özgürlüğü sağlayan ise devleti ve kurumlarını ele geçirmiş olan Nazi Partisi’ydi.Örnekleri çoğaltmak mümkündür. İtalyan faşistlerinin ‘kara gömleklileri’ bir diğer çarpıcı örnektir. Onların da görevi muhalifleri susturmak, sindirmek, yok etmek ve ortadan kaldırmaktı.
Paralel devlet örneklerinin karakteristiği evrensel, ulusal hukuk standartlarına uymak zorunda olmamalarıydı. Yargısız infaz yapabilirlerdi. Derin devletlerden farklı olarak bu infazlarını aynı faşizmin ele geçirdiği medya vasıtasıyla halka “hukuk standartları” içinde sunabilme kabiliyetleriydi. İnfaz ettiklerini, çoktan ele geçirilmiş faşist medya kanalları ile kolaylıkla vatan haini ilan ederlerdi. Soğuk savaş sonrası türeyen derin devletler, infazları çaktırmadan işlerken, hatta suçu başka unsurlar üzerine atarken paralel devletler herkesin gözü önünde her türlü cinayeti işlemekte özgürdüler. Bu cinayetler bazen bildik cinayetler, bazen hukuk cinayetleri olabiliyordu elbette.
AKP yöneticilerinin zırt pırt kullandıkları ‘paralel devlet’ denilen şey, aslında sadece faşist ülkelerde faşist diktatörlerin emirleriyle yaygın olarak kullanılmış, çok ağır suçlar işlemiş bir unsurdur. Bazen sivil teşkilatlar, STK’lar ve hatta cemaatler de bu sınıfa girebilir. “Öl de ölelim, gir de girelim” diye yırtınan herhangi bir siyasi partinin gençlik kolu da paralel devlet olabilir ki yine bunun en meşhur örneği Nazi gençliğidir. Öte yandan, boğazına kadar siyaset ve ticarete batmış, buna rağmen “biz sadece hizmet hareketiyiz” diyen herhangi bir dini cemaat de paralel devlet olabilir. Yeter ki raporlamalarını öküz ölene kadar faşist bir diktatöre versinler.
Kısacası, bizzat hükümetin başı olan şahsın isteği ve emri doğrultusunda devletten yetkili birtakım işler çeviren yapılanmalara‘paralel devlet’ denir. Paralel devletler hükümet aleyhine işler çevirmezler. Ne zaman ki bu emirden çıkarlar. Artık onlara paralel devlet denilmez. Derin devlet hiç denilmez. Olsa olsa “parabol devlet” denilir. Bu yapılarda kadro değişikliği yapılması paralel devletin ortadan kalktığı anlamına gelmez.
Bir AKP’li paralel devlet diyorsa Türkiye’nin en azından 12 yıldır faşist bir devlet olduğunu, bir diktatör tarafından idare edildiğini itiraf etmektedir. Çünkü kavramın mucidine ve siyasal bilimlerdeki karşılığına göre iyi kötü burjuva demokrasilerine sahip olan ülkelerde istihbarat teşkilatları dışında paralel devlet olmaz. En fazla bildiğiniz derin devlet olur. Siyasal cehaletin sefalet günlerini yaşıyoruz.
Usta ile çekirge
- Ustacım sence duble yolları kim yaptı?
- Kim yapacak çekirge? Paralel devlet yaptı.

* [email protected]

Evrensel'i Takip Et