Türkiye siyasetine Urfa’dan bakmak
Urfa’nın Antep ve Hatay gibi Suriye meselesinin ceremesini çeken kentlerden olduğunu belirtelim. Bu meseleden kaynaklı sorunlar kentte ciddi sıkıntı yaratsa da, görüştüğümüz kişiler “mağdur insanlar, hükümet kapıları açmayacaktı da ne yapacaktı, sonuçta insanlık yapılıyor” diyerek hükümet politikalarını eleştirmekten çok arka çıkıyor.
Ayşen UYSAL*
Türkiye bir süredir siyasette taşların yerinden oynadığı, iktidar bloğunun ayrıştığı, ittifakların yeniden şekillendiği günlerden geçiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ile Gülen Cemaati arasındaki çatışma ve iktidar mücadelesi olanca şiddeti ile sürerken başbakan hem içeride hem de dışarıda iktidarını korumaya çalışıyor. 17 Aralık operasyonlarını bir darbe girişimi, iç düşmanla dış düşmanın ittifakının ürünü bir komplo olarak değerlendiren başbakanın söylemleri ülke içinde nasıl yankı buluyor? 30 Mart seçimlerine iki aydan az bir zaman kala bu söylemler ve söylemlere ilişkin algı, siyaseti nasıl biçimlendiriyor? Bu çatışmalar seçim sonuçlarını etkiler mi?
Bu yazımda söz konusu sorulara Urfa’dan yola çıkarak yanıt vermek istiyorum. “Sokak” her zaman çok şey söyler. Urfa’da da “sokak” Türkiye’de siyasetin yeniden biçimlenmesine dair önemli şeyler söylüyor.
Urfa, her ne kadar Suruç, Ceylanpınar, Viranşehir gibi ilçelerinde yerel iktidar Barış ve Demokrasi Partisi’nde olsa da, AKP’nin kalelerinden. Kentin TBMM’ye gönderdiği 12 milletvekilinden 10 tanesi AKP, 2 tanesi de BDP saflarından. 2011 seçimlerinde AKP geçerli oyların yüzde 64,80’ini almış. CHP ve MHP’nin yüzde 3 civarında oyları var. Dolayısıyla AKP ve BDP Urfa siyasetinde iki başat aktör. Merkezde AKP, kırsalda BDP güçlü. Ancak Harran ve Akçakale’de BDP neredeyse yok, AKP’nin oyları ise yüzde80-85’leri buluyor bu iki ilçede. AKP en çok oyu Araplardan alıyor. Kentteki Arap kesim BDP ile son derece mesafeli.
Göç veren bir kent olma özelliğini gösteren Urfa’da nüfus oldukça genç. Hatta en kalabalık seçmen gurubu 18-24 yaş kümesinde. İşsizliğin en önemli sorunlardan olduğu kentte, her ne kadar yerel seçim olsa da, genç nüfus işsizliğine dair söz söyleyebilen adayın seçimde başarı elde etmesi kuvvetle muhtemel.
SOKAĞIN DİLİNDE URFA
Sokağın dilinde Urfa’ya dair önemli özellikleri bulmak mümkün. Bunlardan ilki, kent seçmeninin iktidara/güce olan tutkusu. Hem genel hem de yerel seçimlerde oyunu güçlüden yana kullanma eğilimi var. Bu açıdan Kayseri, Antep gibi kentlerle ortaklaşıyor. Geçen dönem AKP aday göstermeyince bağımsız aday olan Ahmet Eşref Fakıbaba’nın ilk döneminde iyi çalıştığı, buna karşılık ikinci dönemde bağımsız aday olmasından ötürü iktidarın kaynaklarını kullanamadığı için yeterince hizmet veremediği değerlendirmeleri kentte hakim. Urfa’da Antep’in son yıllardaki ekonomik refahı biraz kıskançlık yaratıyor. “Urfa’da da bakan var, ama Urfa’ya yatırım yapılmıyor” deyip Antep’e gıpta ve kıskançlıkla bakılıyor.
SURİYE SAVAŞINI YAŞAYAN KENTLER
Bu arada Urfa’nın Antep ve Hatay gibi Suriye meselesinin ceremesini çeken kentlerden olduğunu belirtelim. Bu meseleden kaynaklı sorunlar kentte ciddi sıkıntı yaratsa da, görüştüğümüz kişiler “mağdur insanlar, hükümet kapıları açmayacaktı da ne yapacaktı, sonuçta insanlık yapılıyor” diyerek hükümet politikalarını eleştirmekten çok arka çıkıyor.
Kentte AKP ile Cemaat arasındaki çatışma tüm Türkiye’de olduğu gibi ana gündem maddesi. Özellikle esnaf bu çatışmada Zaman Gazetesi aboneliklerine son vererek başbakandan yana tavır almış görünüyor. Abonelik sonlandırma adeta bir kolektif eyleme dönüşmüş. “Dış mihraklarla işbirliği yapan cemaat” söylemi burada karşılığını bulmuş gibi. “Sonuçta başbakan Türkiye’nin başbakanıdır, yabancılarla işbirliği yapıp ayağını kaydırmaya çalışmak ne demek” gibi son derece milliyetçi bir tepkiyle karşılanıyor Cemaatin bu çatışmadaki tavrı. Yolsuzluk operasyonları öncesinde Fethullah Gülen’e sonuna kadar bağlı olduğunu ifade edenler de var bu tepkileri gösterenler arasında.
‘CEKET İNATLAŞMASI’ VE URFA
Yolsuzluk operasyonlarının bir komplo olduğu düşünüldüğü için yolsuzluk yapıldığına dair inanç zayıf. Bu şüphenin yanında, “herkes yiyor, en azından bunlar hizmet yapıp da yiyor” anlayışı da oldukça yaygın. Urfa’da Başbakan “karizmasından” bir şey kaybetmemiş görünüyor. Zira büyükşehirde Osman Baydemir’e oy vereceğini söyleyenler bile Başbakanın “hastası” olduğunu gizlemiyor. Yeri gelmişken, Urfa’da 2014 yerel seçimlerinin iki aday arasında geçecek gibi göründüğünü belirtelim. AKP’nin adayı kentin eski valisi Celalettin Güvenç ile BDP’nin sürpriz adayı Osman Baydemir bu yarışta rakip. İlki devletin ve iktidarın temsilcisi olması nedeniyle, diğeri ise sıcak kişiliği ve belediyecilikteki deneyimi ile seçmenden ilgi görüyor. Sokağın dili, Celalettin Güvenç’e oy vereceklerin adaydan çok partisine, hatta başbakana, buna karşılık Osman Baydemir’e oy verecek olanların ise, partisinden çok adaya oy vereceğini işaret ediyor. Zira Urfa merkezde BDP, PKK ve kan dökülmesi ile ilişkilendirildiği için olumsuz bir algıya sahip. Buna karşılık Güvenç’in belediyecilik işini baştan öğreneceği ve bunun Urfa açısından zaman kaybı olduğu da düşünülüyor. Oysa ekonomik refaha erişme yarışında Urfa’nın daha fazla geri kalmaya tahammülü yok. Her iki aday da Urfalı değil. Ancak kent seçmeni bunu çok da sorun etmiyor. Aksine, dışarıdan bir adayın aşiretler karşısında eşit mesafede olacağını ve daha rahat hizmet üretebileceğini söylüyorlar.
Geçtiğimiz yerel seçimlerde Fakıbaba’nın AKP’ye karşı bağımsız aday olması ve “ceket inatlaşması” nedeniyle seçimlerde ilgi odağı olan Urfa’nın, bu seçimlerde de bir dizi nedenle, ama en başta renkli ve güçlü adaylarıyla bu ilgiyi koruyacağı açık.
*Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi