İnternet yavaş Hükümeti indiremiyorum
Bugün AKP Hükümeti, uygulamaya sunduğu internet sansürüyle Türkiye’de büyüyen halk hareketinin önünü kesmeyi hedeflerken nasıl bir boşluğa düşeceğini henüz görememektedir
Halil Bandırma
İzmir
Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti Gezi direnişinden bu yana durup durup dillendirdiği ‘İnternet Yasası’ söylemlerini çeşitli bahaneleri kaynak göstererek geçtiğimiz hafta somutlaştırdı ve meclise sunulan tasarı kabul edilerek Cumhurbaşkanı Gül’e gönderildi.
Aslında bu girişimler AKP Hükümeti için yeni değil. İktidarının 5.yılından itibaren Ulaştırma Bakanlığı, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu üzerinden hafif temaslarla başlamıştı bu girişim. Ancak bu girişimler elbette internet ağını ve sosyal medyayı sermaye gruplarının sonsuz reklam olanağıyla pazar payını arttırmayı ve ‘tr’ uzantısı için yönetmelik çıkararak vergi almayı amaçlıyordu.
SERMAYENİN AMACI BAŞKA GENÇLERİN BAŞKA
2009 krizinden sonra değişen dünya tarihi 2011 yılını getirdi. Wikileaks belgelerinin yayınlanması, Kuzey Afrika’da diktatörlükleri deviren halk devrimleri sosyal medyanın çoklu kullanıcı ağının masumiyetini egemenler açısından korkuyla sorgulamaya götürdü. 2011 yılının başlarında ‘You Tube’ üzerinden röportaj veren ve sosyal medyanın demokrasilere katkısından söz eden ABD Başkanı Obama, aynı yılın Eylül ayında sosyal medyanın büyük payıyla örgütlenen ‘Wallstreet’ eylemlerine karşı ülkenin bütün kolluk kuvvetlerini göreve çağırdı.
Sosyal medya ve internet ağı reklam ve hızlı sermaye ilişkileri amacı güderken, 90 nesli bu imkanı kendi özgürlük ve gelecek talepleri için birleştirme aracı olarak kullanmayı öğrendi.
En yakın örneğini ülkemizde Haziran direnişiyle yaşadık. Twitter istatistiklerine göre eylemlerin başladığı 29 Mayıs tarihi ile eylemlerin doruğa ulaştığı 10 Haziran tarihi arasında twitter kullanıcı sayısı 8.2 milyonluk bir artış gösterdi. Bu rakam aynı zamanda eylemlerin yükseliş temelinde sesini sermaye basınına duyuramayan Türkiye gençliğinin kendi sözleriyle ülke gündemine müdahalesi olarak anlaşılıyor ki; bu tarihler arasında Türkiye’de 144 milyona yakın tweet atılmış. Türkiye gençliği ilk defa 8 milyon kitlesiyle ortak bir organizasyona imza atmış, öyle ya da böyle bir köşesinden tutmuş.
#sansüredurde
Sosyal Medya doğru zamanda en can yakıcı talepler etrafında toplanabilen her kesim için mücadelenin büyümesi ve örgütlenmesinde önemli argümanlardan biri oldu. Lakin toplumsal mücadelenin tek dayanağı sosyal medya değildir. Zira Tunus halk ayaklanmasına karşı hükümet ülkede internetin fişini çekmiş ama eylemlerin hızını ve halkın iktidar mücadelesini durduramamıştır. Gene Wallstreet eylemleri sürecinde Türkiye’de de sosyal medya üzerinden eşzamanlı yapılan çağrıların çoğunlukla sonuçsuz kaldığı görülmüştür.
Bugün AKP Hükümeti, uygulamaya sunduğu internet sansürüyle Türkiye’de büyüyen halk hareketinin önünü kesmeyi hedeflerken nasıl bir boşluğa düşeceğini henüz görememektedir.
BURASI ARTIK TÜRKİYE!
Sosyal medyanın halk mücadelelerine bir diğer önemli katkısı ise farklı coğrafyalarda süren mücadelelerin bir yenisine örnek teşkil etmesi. Wallstreet eylemlerinde kullanılan ‘Özgürlük Meydanı’ adının Mısır halkının Hüsnü Mübarek’i tarihin kara sayfalarına gömdüğü Tahrir Meydanı’ndan alıntı olduğu bilinmektedir. Ve Haziran direnişinin hemen akabinde başlayan Brezilya eylemlerinde ‘Burası artık Türkiye!’ sloganının kullanılması önemlidir. Yani sosyal medya üzerinden çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu halk tabakaları kendi demokrasilerini yaratmakta ve buradan kararlar alarak harekete geçmektedirler.