Çay da mı içmiyağ!
Çay da mı içmiyağ!
Vedat YALVAÇ
Türkiye’nin tamamı çay içiyor diye rivayet edilir. Dünyada sudan sonra en çok içilen içecek. Bilgi ne kadar doğru bilemem ancak çayın Türkiye’deki bir çok insan için vazgeçilmez olduğu tartışılmaz. Ki bu yüzden; çay üzerine çokça cümle kurulur, tarif yapılır. Türlü benzetmelere konu olur.
Çay tiryakileri herkesin yaptığı çayı içmez mesela. Belli bir kararı vardır. Çok durursa acı, az durursa çiğ olur. Bu yüzden kararını bilmeniz gerekir. 10 yaşlarındayken çayın ne kadar önemli olduğunu da, köyümde çeşme olmasına rağmen ailemin büyük fertleri tarafından köyden yarım saat uzaktaki nehre, su getirmek için gönderildiğimde deneyimlemiştim (Bu arada yazının bu kısmındayken arkadaşım çay getirdi. Zamanlama manidar).
Çay tamamlayıcıdır. Simidin yanına eş, kuru ekmeğin yanına dosttur. İşçinin dört gözle beklediği molasıdır. Soğukta üşüyenin içini ısıtan kış güneşidir. Keyfinde en ucuzudur. Bundandır ki vazgeçilmezdir. Punto Deri işvereni de bunu anlamış olmalı ki; 208 gündür direnen işçileri yıldıramayınca “en değerli içeceği olan çayı” yasaklayarak yıldırmaya çalışıyor. İşveren, işçilerin her gün çay içtiği, gelen misafirlerine çay ısmarladığı çay ocağına, “eğer bir daha onlara çay verirseniz, burada iş yapamazsınız” diyerek işçilerin çayını kesti. Üstelik bu cezayı sadece direnen işçiye vermedi. Saatlerce çalışıp yemekten sonra, “şöyle güzel bir çay içeyim, yorgunluğumu alsın” diyen işçiye de verdi.
Mücadele çay gibidir. Demini aldıkça tadı güzelleşir. Sendikalaştığı için işten atılan işçinin mücadelesi de 205 gündür demini almış, güzelleşmiş ve güzelleştirmiş. Patronun her oyununu bozan işçi, getirdiği bir tüp, bir çaydanlık, biraz su ve çay otu ile patronun bu oyununu bozmuş. Punto işçileri, çayını ateşe koydu, siz desteğe gelesiye demini alır.
Evrensel'i Takip Et