23 Şubat 2014 06:00

Köpürt bakalım

Çağdaş GÜNERBÜYÜK

Sezercik filmlerinin en bilinen kahramanlarından Şişko Nuri. Öksüzler’de, “Bir sevimli sıpa” için düzenlenen açık artırma sahnesinde ününün zirvesine oturmuştu. Israr edip, “Baba” diye zırlayıp zengin babasının Fıstık’ı almasına çalışan bir sevimsiz çocuk Nuri. Fıstık’ın seyirciler için manası ise, filmin kahramanı Sezercik’in arkadaşı olması. Satışın en gerilimli anında Nuri’nin, eli kolu bağlı Sezercik’e yaptığı nispet, hafızalara kazınmıştır: “Benim olucak Fıstık. Binicem üstüne, vurucam kırbacı, vurucam kırbacı.” Sezercik’in “Hayır, hayır olmaz” diyerek Fıstık’ın boynuna sarılması, onu daha da coşturur: “Nedenmiş? Babam çok zengin değil mi? Çuvalla para verir, gene de alır.” Bilmeyenler için, açık artırmanın sonunda Ayşecik dayanamayıp son anda teklifini artırır ve Fıstık’ı kurtarır, Sezercik “Sağol ablacım, o çocuk alsaydı Fıstık’ı ne yapardım ben” diye onu teşekküre boğar.
Tek sahnede, sınıf ayrımı, sadizm, hayvan sevgisi gibi çoklu mesaj seçeneği sunan enteresan bir Yeşilçam naifliği örneği. Sahnenin bu kadar etkili olup, 40 yıldan uzun süredir unutulamıyor olması, seyircinin gariban bildiği Sezercik’le birlikte Fıstık’ı dert etmesinden olmalı. Yoksa aslında Sezercik de Nuri gibi babasının sıpayı almasına güvenen laflar edip, sonunda da ablası sayesinde huzura erecek ama bize orası lazım değil. Sezercik anlayamaz Nuri’yi, ondaki öfkeyi, düşmanlığı, hırsı. Ondan seyirciye yakındır.

‘YANLIŞ HAYAT’ DEDİKLERİ

Geçen Haziran, ABD’nin Teksas’ında alkollü araba kullanırken dört kişinin ölümüne ve başkalarının yaralanmasına sebep olan 16 yaşındaki Ethan Couch’u da anlamak kolay değil. Avukatının yaptığı “Müvekkilimde zengin çocuğu hastalığı var” savunması etkili olunca, iki hafta önce hapis cezası almayacağı kesinleşti Ethan’ın. Tedavi için rehabilitasyona gönderildi, onun da süresi belli değil, acelesi yok. Affluenza adını verdikleri hastalık konusunda ciddiler, uzmanlar falan tanık olup, bu hastalığa tutulan gençlerde motivasyon eksikliği görüldüğünü, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edemediklerini anlatıyor. Havalı avukat ya da meşhur psikolog, savunmasının bir yerinde “Anlayamazsınız” demiş midir acaba, kim bilir.
Her şeyi parayla çözüp şımartılmadıysanız ayırabilirsiniz demek ki; kapitalizm bildiğiniz yanlış. Mesele anlamakla ilgili olsaydı, hırsızların, katillerin, cezaevlerindeki yüz binlerce adli mahkumun tamamını anlamak da o kadar zor olmazdı. Bahaneler uyduracak paraları olsaydı, her biri içinde oldukları durumu, geçirdikleri cinneti, bildikleri doğru ve yanlışı, zengin çocuğundan daha da güzel anlatırlardı belki. İnsanları suça iten hastalıklı sistemin varlığı bile suçları hafifletmezken, suç sisteminin sahiplerinin kendilerini bir türlü anlaşılamayacak sanması ne kadar anlaşılır.
Adaleti bile satın alacak bir babası olmayan herkes için anlaması kolay olmayan o soru gibi; “Bir içişleri bakanının, oğlunun gözaltına alındığını basından duyması kadar acı bir şey olabilir mi?​”
Soru bile yanlış. Kafalar yanmış.

HEM DE NE

Son günlerde sosyal medyada bolca paylaşılan, aslen bir televizyon haberinden alınan bir videoda, teşbihte hata olmasın, Şişko Nuri yaşatılıyor sanki. Ailesinin 100 bin avroluk tekne aldığı 13 yaşındaki gence muhabir “Rüyalarına giriyor muydu?​” diye soruyor. Cevap; “Hem de ne”. Kaan’ın ağlamaya başlaması üzerine de tekneyi neden bu kadar çok istediğini çatallanmış sesinden öğreniyoruz: “Anlayamazsınız. Beni en büyük çeken, motorun yaptığı dalga, köpürtmesi...”
Kendilerine 100 bin avroluk tekneler alacak ana babaları olmadığı için bu gözyaşlarını anlayamayacak olan birçok kişinin diline düşen, bu “Anlayamazsınız” oldu, günlerdir. Bu videoyu paylaşan, izleyen, mavrasını yapan yüz binlerce kişi gerçekten anlayamadığı için konu ilginçti. Hiçbirinin yüz bin avroluk teknesi olmamıştı, ama hiçbiri yok diye ağlamamıştı. Bu kadar pahalı bir oyuncağa bu kadar büyük bir hırsla bağlanmak için dünya malı virüsünü daha bıyıkları terlemeden kapmış olmak gerekti demek. Kaan, hiçbir günahı olmasa dahi, bu tekne alışverişini mümkün kılanın, yüz binlerce kere bu videoyu paylaşanların gözyaşlarını başka şeylere saklamış olmaları olduğunu tabii ki anlayamıyordu.
Anlayabileceğimiz bir şey var, çocukların gülünecek bir tarafı yok. Kırbaççılar, dalgacılar daha ufak. Kurmaca olsa bile Şişko Nuri’nin şımarıklığı tanıdık, Kaan’ın gözyaşları gerçek ve onlar çocuklukları, samimiyetleri, masumiyetleriyle kendilerinin anlayamadığı dünyanın gerçekleri karşısında ibret olsun diye öylece duruyorlar.
İyimserliği anlamanın şiirinde “bir peri masalı dinler gibi” der büyük usta, çocukları “işten eve sapsarı iskelet” gelenler için. “Güzel günler göreceğiz” diye başlayan şiirde, denizde gider ama “köpürtmesi” aklına gelmez;
“Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
        süre-
            -ceğiz...
Açtık mıydı hele bir
        son vitesi,
adedi devir.
    Motorun sesi.
Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir
        ne harikûlâdedir
160 kilometre giderken öpüşmesi...”

Şimdilik dünyanın malını mülkünü ve hatta özgürlüğünü satın alabilen ana babalarla, kimsenin onları anlayamayacağını sanan çocuklarını Allah ıslah etsin. Hayattan onların anladığını anlamamak büyük mutluluk. Hem de ne. Bizim görecek güzel günlerimiz var daha.

Evrensel'i Takip Et