Sağlıkta dönüşümün yükü asistanın sırtında
İzmir’in köklü ve en büyük hastanelerinden Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi asistanları, geçtiğimiz iş yüklerinin azaltılması ve fazladan harcadıkları emeklerinin karşılığını alabilmek için geçtiğimiz çarşamba başlattıkları grevi sürdürüyor.
Emine UYAR
İzmir
İzmir’in köklü ve en büyük hastanelerinden Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi asistanları geçtiğimiz iş yüklerinin azaltılması ve fazladan harcadıkları emeklerinin karşılığını alabilmek için geçtiğimiz çarşamba başlattıkları grevi sürdürüyor. Geçtiğimiz cuma günü Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve TUK Genel Sekreteri ile bir görüşme gerçekleştiren asistanların sorunlarının çözümüne ilişkin somut bir adım atılmadı. Görüşmede, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin artık bir üniversite hastanesi olduğu, YÖK’e bağlandığı ve hizmet hastanesine dönüştürüleceği söylendi. Dolayısı ile artık hastaneye asistan alınmayacağı, nöbet vs. gibi işleri uzman doktorların yapması gerektiği söylendi. Soruna dair bir adım atılmadığı gibi, “Biz aslında sizin için gelmedik başka bir iş için gelmiştik” diyerek toplantıyı terk ettiler.
Grevlerine ilk günkü kararlılıkla devam eden asistanlar, karşılarında muhatap bulamadıklarını, gelen yetkililerin kendi kadrolarının ne olduğunu açıklamadığını belirtiyor. Hastanelerin dönüştürülmesinin yükü sırtlarına yıkılmış olan asistanlar bugün Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşadıkları sorunların kısa süre sonra Tepecik ve Bozyaka hastanelerinde de gündeme geleceğine dikkat çekiyor.
Öte yandan SES Genel Merkezi’nin Çarşamba günü asistanlara destek amacıyla genel bir destek eylemi örgütlediğini belirtiliyor.
PROVOKASYON GİRİŞİMİ
Öte yandan dün grevde bulunan asistan hekimlerin bahçede toplu halde bulunduğu öğle saatlerinde bir otomobille hastane içine giren iki kişi provokasyon yaratmak istedi. Otomobille 200 dolayındaki asistanın yanındaki yolda duran araçtan çıkan kişi doktorlara doğru hamle yaparak tekme savurdu. Tekme bir asistan hekimin bacağına geldi. Direksiyonda bulunan kişi ise araçtan çıkıp kalabalığa doğru, “Seni evinden aldırtacağım!” diye bağırdı. Daha önce otomobilden çıkan ve asistan hekimler tarafından etkisiz hale getirilen kişiye, “Reis” diye hitap etmesi de dikkat çekti.
Asistanlar, hastanenin güvenlik görevlilerini çağırırken kendi aralarında tutanak tutup saldırganlardan şikayetçi oldular. Hastane bahçesinde bulunan sivil polislerden gereğinin yapılmasını istediler. Asistanlar, saldırgan kişilerin vefat eden bir hasta yakını olduklarını iddia etmesini inandırıcı bulmadıklarını belirttiler.
‘HERKES SON NOKTASINA GELDİ’
Grevdeki asistanlardan Pınar Yüzgeç 2 yıldır çalışıyor hastanede. İç hastalıkları asistanı olan Yüzgeç, hastanenin Ege Bölgesine hizmet verdiğini, bazı bölümlere ise Türkiye’nin her yerinden sevk alındığını belirtiyor. “Acil servise bir günde 1000 hasta gelebiliyor” diyen Yüzgeç, “Nöbet sayımız azalmıyor. Hocalarımız eğitim verecek asistan bulamıyor. Polikliniklerde, acil serviste, nöbette sürekli çalışıyoruz. Herkesin son noktasına geldi” diyor. 36 saat aralıksız çalıştıklarını belirten Yüzgeç bunun yasal olmadığının altını çiziyor: “Nöbeti devralıp ertesi sabaha kadar çalışıyorum, diğer personel hemşire ya da sağlık çalışanları gibi nöbet bitince eve gidemiyorum. Akşam 17.00’ye kadar çalışmaya devam ediyorum. Uykusuz bir şekilde çalışıyoruz. Aynı şeyi bir hastaya 5 kere anlattığımı biliyorum. Unutuyorum çünkü anlattığımı.”
Yüzgeç, hastaların sağlıksız doktorlarla muhatap olduğunun grevlerinin amacının daha iyi bir hekimlik hizmeti sunmak olduğunu vurguluyor: “Hastalar şu an mağdur olduklarını düşünüyorlar ama aslında bu eylem onlar için de yapılan bir eylem. Daha iyi daha sağlam bir kafayla sağlık hizmeti sunmak için buradayız. Herkesin bilmesini istiyor ve destek olmalarını bekliyoruz.”
Eve gidince bütün günlerini uyuyarak geçirdiklerini, dile getiren Yüzgeç, “Biz de genciz ve hekim olmadan önce hepimiz insanız. Herkesin sosyal yaşam hakkı var” diyor. Yüzgeç, emeklerinin karşılığını almak istediklerini belirterek, 8 nöbetten fazlası için para verilmediğini ancak yeri geldiğinde 15 nöbet tuttuklarını sözlerine ekliyor.
HASTANE BÜYÜYOR, ÖDEMELER AZALIYOR
Asistan Doktor Murat (Psikiyatri Kliniği): Hastanemiz, üniversite hastanesi ile birleşti ama bizim durumumuza ilişkin net bir şey söylenmedi. Burası üniversite hastanesi mi bakanlık hastanesi mi kafamız karışmış durumda. Bu da kadrolarımıza yansıdı. Hastane gittikçe büyüyor. Ek ödemelerimiz de azalıyor. İki temel talebimiz var, ek kontenjan açılması, ek ödemelerimizin iyileştirilmesi. Sağlıkta dönüşüm süreci ile alakalı. İlk başladığımdan bu yana iki kat fazla çalışmaya başladım.
Asistan Doktor Uğur (Dahiliye):Yeni sağlık politikasında belli hastanelerin asistan sayılarını azaltıp uzmanları artırıp şehir hastaneleri gibi tek çatı altında toplama niyetindeler. Buna ilk Atatürk Eğitim ve Araştırma ile başladı ama burada kalmayacak. Tepecik ve Bozyaka’ya da gelecek mutlaka. Artık Eğitim ve Araştırma hastanelerine karşı bir yaklaşım olduğu görülüyor. Asistan yetiştirmesi gereken Kurumların üniversite hastaneleri olduğu, eğitim ve araştırma hastanelerinin hizmet vermesi gerektiği yönünde bir eğilim var. Giderek tüm eğitim ve araştırma hastaneleri İstanbul’da Göztepe ile başladı. Eğitim vermeyen kurumlar haline çevirmek istiyorlar.
SORUNLAR YÖNETİMSEL
İlker Kızıloğlu (Uzman Hekim): Bu hastanenin sorunları tamamen yönetimsel. Hastanemizin geleceği veya bunun planlanması sağlık bakanlığı tarafından yapılmakta iken asistan komisyonunun görüştüğü müsteşar yardımcısı ve TUK genel sekreteri artık bu konunun YÖK’e devredildiğini söylüyor ama karşımızda YÖK’ten de bir muhatabımız yok. Kendi kendilerine planlayıp kendi kendilerine bir şey yapıyorlar. Çözüm konusuna gelirsek herkesin katılımcı olduğu ister uzman, ister asistan ister hemşire ya da görevlinin herkesin katıldığı kararla olabilir. Şu anda bir muhatap görünmüyor.