Güvenlikçilere kızdık, gittik sarıldık
İlyas COŞKUN
Marmara Üniversitesi
İstanbul
Marmara Üniversitesi’nde bir grup öğrenci durmaksızın bir koşuşturmaca içinde. Gezi direnişinden sonra başlayan yolculukları; söyleşi ve forumların ardından dergi ve kulüp açılmasıyla devam ediyor. Dinlenmeye niyetleri yok. Hatta sizi de bu koşuşturmaya davet ediyorlar. Bu üniversitelilerin neler yaptıklarını, planlarını merak ettik, Bastille dergisinden Uğur Tekin de yanıtlarıyla merakımızı giderdi. Buyurun sohbetimize.
GEZİ POTANSİYELİ AÇIĞA ÇIKARDI
Bastille dergisinin serüveninden bahsederek sohbete başlayalım.
Herkes gibi biz de Gezi’de sokağa çıktık. Bu süreçte bir araya gelmeye başladık. Öncesinde Haydarpaşa içerisinde var olan bir dostluk, birliktelik değildi. Gezi vesile oldu. Gezi bir potansiyeli açığa çıkardı. Potansiyel bir araya geldi, ‘Biz okulda neler yapabiliriz?’ sorusu üzerinden tartışmalar yapıldı ve dergi çıkarmaya karar verdik. Birikimimizi ortaya koymak istedik. Sonrasında da kulüp kuruldu.
Fakültedeki çalışmalar, okuduğunuz dergiler size yetmiyor muydu, neden durduk yerde başınızı ağrıttınız?
(Gülüyor) Bir eksiklik gördüğümüzden değil, biz de bir şeyler üretelim, sözümüzü söyleyelim diye yola çıktık. Dergi çevresinde daha da genişleyeceğimizi düşündük, kötü mü yaptık?
Yok canım iyi yaptınız. Peki derginin ilk sayısı ne zaman çıktı?
Eylülün sonları gibiydi. 2 aylık bir sürecin sonunda muradımıza erdik.
Kaç öğrenci ilgileniyor bu dergi için?
Dergi için ilk toplandığımızda yaklaşık 20 kişiydik. Şimdi de 10-15 kişilik çekirdek bir kadro işleri sırtlanmış gidiyor.
AMAN KİMSE ALMASIN!
Hepiniz hukuk fakültesinden misiniz?
Hayır. İlk sayı için hukuk fakültesi ağırlıklı diyebiliriz ama tüm üniversite öğrencilerine açık bir dergi. Zaten dağıtımını da geniş tutuyoruz. Te Avcılar’a kadar, ilk sayıda 750, ikinci sayıda 500 adet gitti dergimiz. Ayrıca diğer üniversitelerden edebi, politik bilgi birikimine güvenen arkadaşları da dergimizde yazmaya davet ediyoruz.
Hocalarınız, idare ne diyor bu işlere? Maddi destek sunuyorlar mı?
Ne desinler. Maddi destek ise almıyoruz. Bize destek verebilecek bir iki hoca vardı, onlara da Gezi sürecinden sonra soruşturma açıldı, birçok baskıya maruz kaldılar. Biz de idare karşısında daha fazla onları zorlamayalım dedik. Malum, burası Marmara.
İdare sizi seviyor mu, es geçtin o kısmı?
Kulüp kurarken çok sıkıntı yaşadık. Ama sonra halledildi. Dergi dağıtırken de çok sorun yaşadık. Güvenlikçiler nedensiz yere engellemek istedi. Hatta bir gün toplantı duyurusu için dağıttımız el ilanlarını arkadan gelen güvenlikçiler de topluyordu. Bir arkadaş da buna kızıp el ilanlarını havaya attı. Güvenlikçiler de aman kimse almasın diye bir acele yerlerden ilanları toplamaya giriştiler. Mesela kulüp etkinliği kapsamında (bu arada adı da Özgür Düşünce Kulübü’dür. Bir odamız olsa çaya da davet ederdik sizi) Roboski için Ümit Kıvanç’ın belgeselini göstermek istedik. İzinler alındı, duyurular yapıldı ancak son 10 dakika kala etkinlik iptal edildi.
Gerekçe?
Güvenliğimiz tehlikedeymiş. Kampüste o kadar sivil var, güvenlikçi var ama tehlikedeymişiz.
İKİNCİ SAYI DAHA DEMLENMİŞ ÇIKTI
Tekrar dergiye dönelim, bu kısım daha zevkli. Şimdiye kadarki iki sayıda hangi başlıklara değindiniz?
Birinci sayı da Gezi direnişi esas konuydu. Onun dışında Mısır’daki gelişmeler, kadın hakları dergide vardı. Mültecilik meselesi, gözaltında kayıplar yer aldı. Kültürel başlıklar da yer buldu dergide. İkinci sayı daha demlenmiş çıktı. Üniversitedeki disiplin soruşturmaları, dış politika, kadın emeği, vicdani ret, Kadıköy’deki dayanışma evleri, Roboski gibi birçok konu ikinci sayıda yer aldı. Daha fazla soru soran, derine inen yazılar vardı.
OKUYUCULAR DERGİYİ ÖKSÜZ BIRAKMIYOR
Dergi çıkartmak çok para gerektiriyor mu? Zengin işi mi?
Yok ya, kendi aramızda çözüyoruz maddi meseleleri. Çok büyük paralar da gerekmiyor zaten. Ayrıca dergiyi alanlar dayanışma amacıyla gönlünden ne koparsa bir şeyler veriyor. Okuyucuları da öksüz bırakmıyor dergiyi.
Bir üniversite dergisi çıkartmak isteyenlere, bu hayalle yatıp kalkanlara bir mesajın var mı?
Bir kere çok zevkli bir iş. İnsanın kendine güveni geliyor. Umut tazeliyor. Bir üretimin içinde yer alıyorsun, kesinlikle öneririm. Daha ne diyeyim.
3. sayı ne zaman çıkacak?
Mayıs ayının başında çıkacak. 1 Mayıs’a yetiştirmeyi düşünüyoruz. Bu sayıyı da Hafıza Merkezi ile birlikte yapıyoruz. Onların bir desteği olacak. Esas konu da gözaltında kayıplar olacak. Özel bir sayı olarak düşünüyoruz.
İnternet siteniz veya facebook ve twitter adresleriniz var mı?
İnternet sitemiz yapım aşamasında. Facebook’ta Bastille Dergi, twitter da ise @BastilleDergi adresimiz.
RENKLİ VE FARKLI BİR FİKİR
Bu sohbete vesile olan eyleminize geçelim istersen. Güvenlikçilere sarılma eylemi (free hugs) yapma fikri nasıl çıktı?
Biliyorsunuz Göztepe’de ilk dönem birçok faşist saldırı oldu. Hatta bir sabah durakta bekleyen bir öğrenciye satırla saldırıldı. İşte bu saldırılar sonrası Kadıköy’de protesto düzenlerken, Haydarpaşa’daki arkadaşlar okuldaki gerilim nedeniyle bizi arayarak güvenlik amacıyla çıkışa gelmemizi istedi. Çıkışa gittik ama yine de gerilimi engelleyemedik. Polis ve güvenlikçilerin gözü önünde öğrencilere saldırı oldu. Bunun üzerine yaptığımız bir toplantıda güvenlikçilere tepki olarak bu eylemi yapma kararı aldık. Sunulan birçok öneri içinden bunu seçtik çünkü hem renkli hem farklı bir fikirdi.
Polis istediği zaman kimseyi Gezi Parkı’na sokmazken, üniversitedeki öğrencileri neden koruyamaz?
Biz de merak ediyoruz. Aynen. Bu olaydan sonra da saldırganlar sanki hiçbir şey yapmamış gibi, biz onlara saldırmışız gibi bir algı oluşturmaya çalıştı. Bunu facebook’taki Büyük Marmara Hukuk sayfasında da yaptılar. Okulun Hukuk Fakültesi öğrenci temsilcisi cemaate yakınlığıyla bilinen birisi. Okul sayfası da onların idaresinde olduğu için biz herhangi bir tepkimizi koyduğumuzda direk sayfadan siliniyoruz. Düşünün, sözde bütün Hukuk Fakültesi öğrencilerine ait bir sayfa ama birkaç kişi ne derse o oluyor. Memleketin siyasi idaresi gibi.
SİZİ BİLE SEVİYORUZ!
Sarılma eyleminden devam edelim.
İşte öğrencilere dönük saldırılardan sonra temel mottomuz; ‘Bilim içeri, satır dışarı’ oldu. Şiddetin üniversitede yeri olmadığına inanıyoruz. Saldırıdan sonra güvenlikçiler de öğrencilere bir tehdit gibi bakıp elle aramalara kadar işi vardırınca rahatsızlıklar da arttı. Sonra da gidip sarıldık güvenlikçilere. Gerçi onlar garipsedi bu sevgi gösterimizi ama biz hayli eğlendik. Facebook sayfamızda da yayınladık.
Amacınız neydi?
Çok basit, bizden korkan, tehlikeli görenlere; ‘Biz hiç de zararlı değiliz. Bakın sizi bile seviyoruz.’ diyebilmekti.
Geri dönüşler nasıl oldu?
Gayet güzeldi. Çoğu kişi; ‘Sizin yapmanız gereken buydu, yakışanı yaptınız.’ şeklinde yorumda bulundu. ‘Keşke biz de orada olsaydık.’ diyenler oldu. Biz de protesto tarzımızı bu yönde geliştirmek istiyoruz.
Son sözleri alalım.
Özellikle Marmaralı arkadaşlara seslenmek istiyorum. Dergiye yazabilirsiniz, alıp okuyabilirsiniz. Kulübümüze her fakülteden üye alabiliyoruz, sizinle tanışmak için Haydarpaşa’da bekliyoruz. İlk çaylar bizden.
MURADIMIZI KULÜBÜMÜZÜN ADI YAPTIK
Özgür Düşünce Kulübü. Ne yapar, ne eder?
Bizim en çok dert yandığımız konu ne, kendimizi özgürce ifade edememek. Muradımızı kulübümüzün adı yaptık. Ayrıca dergi aracılığı ile okulda etkinlik yapmamıza izin verilmiyordu, kulübe ihtiyaç vardı. Bu açığı kapattı. Diyeceksin ki çok mu etkinlik düzenlediniz, ne yazık ki hayır. Biz düzenlemek istedik ama idare müsaade etmedi.
Onca hukuksal düzenleme gündemde tartışılıyor. Mesela HSYK, ÖYM’lerin kaldırılması, vb. Böylesi konular da gündeminizde mi?
Dediğin gibi yapacak çok şey var. Yeter ki önümüz açılsın. Mesela kulüp olarak, öğrenci notlarını toparlayıp alttaki sınıflardan öğrencilere ücretsiz, dayanışma ağıyla ulaştırmak da bir hedefimizdi. Ama ilk dönem yeteri kadar hedeflerimizi yerine getiremedik. Bir de okulda kariyer günleri rahatça yapılırken bize üvey evlat muamelesi gösteriliyor, olumsuz etkiliyor.
Evrensel'i Takip Et