Gençsin yanında bulunsun
Tahir YILMAZ
Denizli
Birçoğumuz mali/iktisadi dengesini ‘peder kuru’ üzerinden idame ettiriyoruz... Ve bu ‘peder kuru devri’nin genel mottosu da ‘Gençsin, yanında bulunsun” şeklinde özetlenebilir...
- Baba yarın arkadaşlarla görüşecez, ahan da 5 lira param kaldı. Bi 3-5 kuruş koltuk çıksana yahu...
- 5 lira mı? Benden zenginsin it oğlu it, bende de üç, üç buçuk, üç yetmiş beş çıktı. Al bunu da yanında bulunsun!
Bu diyalog rutine bineli bir hayli zaman oldu.
O kadar alıştım ki, pederin ‘benden zenginsin it oğlu it’ demesine, çıkarıp bir 20 lira verdiği vakit işin içinde bir bit yeniği olabileceğini düşünmeden edemiyorum. Yoksa amansız bi hastalığa tutuldum da ev ahalisi bunu benden gizlemeye mi çalışıyor? Belki de babama loto vurdu fakat hiç çaktırmayıp bir süre daha bizle gayet normal takılmaya devam edecek. Sonra hiç beklenmedik bir anda uçağa atlayıp Ibiza’ya, Bahamalar’a ya da Acun Firarda’da izlediğimiz, gerek tarihi dokusu, gerek ılıman, elverişli iklim şartlarıyla cennet diyarlara elinde şampanyayla Yeşilçam kahkahası atarak irtica edecek.
3-5 KURUŞ DİYALOGLARI
Kısacası, pederle aramızdaki sarsılmaz güven ilişkisi 20 liraya endeksli.
- Paran var mı? Gönderemedik kaç zaman oldu.
- Var var merak etmeyin, idare ediyorum.
- Ne kadar var, kaç hafta geçti, doğruyu söyle.
- Ya var işte üç beş kuruşum.
- Yarın teyzenden borç alıp göndereceğim, baban maaşı yine sağda solda yiyip bitirmiş, bu akşam yemek yiyecek kadar bari vardır inşallah...
- Tamam annem var param. Yemek fişim var hem...
Bu 3-5 kuruş diyalogları hepimizin hayatında, günlük rutininde yer etmiş durumda.
AYAKKABI KUTULARINI EŞELERSEK...
Çoğumuzun 3-5 kuruştan anladığı şeyin aynı olmasının nedeni, ortak bir geçmişe sahip olmaktan yani hem saymayı bilmekten hem de yeterince dayak yemiş olmaktan ötürü...
Lakin bakan çocuğu nasıl bir üç beş kuruş algısına sahipse, babasına; ‘3-5 kuruş param var işte 1 trilyon kadar.’ diyebiliyor… Saymayı mı bilmiyor yoksa başka bir sebebi mi var?
Ve eminim ki; şu bakan/başbakan çocuklarının ceplerini incelersek, 35 yıllık emeğinin neticesinde cebinden üç yetmiş beş çıkan babaların geri kalan emeğinin bedelini bulabiliriz...
Ayakkabı kutularını az buçuk eşelersek, sırf ucuza karın doyuralım diye yediğimiz ketçaplı pilavların yanına ayran da alınabilir ve bütün teyzelerden alınan borçlar ödenebilir...
Evrensel'i Takip Et