1 Mart 2014 14:55

Pes etmeyeceğim

Bir insan doğduğu için suçlanır mı? Ben suçlandım. Peki ya bir insan doğurduğu için suçlanır mı? Annem suçlandı... Belki saçma ya da önemsiz gelebilir ama ben hiç hatırlamıyorum babamın elimden tutup beni parka götürdüğünü ya da okulda veliler toplantısına geldiğini. Belki birkaç kez. O da abim gelmişti, formalite icabı yani... Nasıl olsa Hatice uslu, akıllı, çalışkan; bir köşede unuttular.
Ben 12 yaşında çalışmaya başladım. Okuldan sonraları hep işe giderdim. Zaten bir süre sonra okula da gidemedim. 7. sınıftaydım annem aldı beni okuldan. Babam hep “Ben senin önüne engel koymuyorum okuyabildiğin kadar oku” derdi ama okuldan ayrılmama da hiç engel olmadı. Zaten annem de sonradan pişman oldu, “Hiç değilse ortaokul diploması olsun” dedi. Öyle gittim geldim okula günlük elbiselerle. Şu an da açıköğretimden liseye devam ediyorum.
Bu sene bitirmeyi çok istiyorum. Üniversite sınavına da çalışmaya başladım, tabi onu da açıköğretimden okuyacağım. Çünkü çalışmaya devam etmem gerek. Kendim için, annem için kendi ayaklarımın üstünde durmalıyım.. Hem nasıl bırakırım ki çalışmayı?...
Bir çorap atölyesinde çalışıyorum. Çorap işinde çalışmak bazen sıkıcı, yorucu, boğucu olabiliyor. Gün boyu bir sandalyenin üstünde bir çorabı bitirip diğerine başlamak ve bunu gün boyu binlerce kez tekrar etmek. Bazı günler akşam saat 10’a kadar çaşıştığım oluyor. Pazar tatilim de pek olmuyor. Normalde tatilim var ama iyi maaş almak için haftasonu da çalışıyorum. İki senedir evde çalışıyorum. çorap makinasını eve getirdim. Nerdeyse iki aydır da Zeynep diye bir arkadaşımla beraber çalışıyoruz. Onun da anne ve babası boşandı. Yedi kardeşler ve eve annesi bakmaya çalışıyor ve gün boyu işyerinde olduğu için kardeşlerine ve özellikle down sendromu olan küçük kız kardeşine Zeynep bakıyor. O yüzden saat üçe kadar çalışabiliyor ancak. O da açıköğretimden okudu ortaokulu ve liseyi de bitirmeyi istiyor. Bilemiyorum yaptığım işi kötülemeli miyim? Hem bir tek bende değilim bu işi yapan. Dilovası, Şifa mahallesi hatta İstanbul'da bile var. Senelerdir bu iş bize ekmek kapısı oldu, umut oldu, kimseye boyun eğmemeyi öğretti. Bu yüzden pes etmeyeceğim. Kadınların bu hayata sadece çocuk doğurmak, yemek yapmak için gelmediğini göstereceğim herkese...
Babama: Hep o insanlar ne yapacak, nasıl yaşayacak diye tasalandın... Binlerce kilometre uzakta yaşayan insanlar için üzüldün, dua ettin. Bazen de onları o hale koyanlara beddua ettin... Ama hiç kendi ülkendeki insanların nasıl yaşadığını umursamadın... Kaptanı olduğun gemide nasıl oradan oraya savrulduğumuzu görmedin görmeyeceksin de.
Hatice ÜLKER
 

Evrensel'i Takip Et