SINIRLARIN ÖTESİNDEN
Özge KURU
Geçtiğimiz ayın dünya kadın hareketindeki en önemli başlıklarından biri kürtaj hakkı oldu. Aslında kürtajı yasaklamadan da en aza indirmek, doğum kontrol yöntemlerinin arasından çıkarmak hem çok kolay hem de hükümetlerin kadın sağlığı açısından boynunun borcu. Ancak kürtajı yasaklayan zihniyet, kürtajın önüne geçebilecek tek şeyi, doğum kontrolünü de özellikle yoksul kadınlar için ulaşılmaz kılıyor, neredeyse yasaklıyor. Üstelik bunu en temel hak olan sağlık hizmetini kısıtlayarak yapıyor.
Son on yılda ABD’de politikacılar hedeflerine doğum kontrol yöntemlerini aldı. Amerikalı kadınların çok önemli bir bölümü doğum kontrol haplarına ulaşamıyor. Aile planlaması klinikleri kapatılırken yoksul kadınların üreme sağlığı hizmetlerine erişimi zorlaştırılıyor. Özel sağlık sisteminin geçerli olduğu ülkede, eğer vatandaşlar dini temelli şirketler üzerinden sigorta yaptırdıysa doğum kontrol hapı alamayabiliyor. İki yıl önce ABD Başkanı Barack Obama, Obamacare adını verdiği sağlık yasasını açıklarken kadınların hiçbir ücret ödemeden doğum kontrol haplarına erişebileceğini söylemişti ancak şimdi bu kesim ABD’de çok küçük bir azınlığa denk düşüyor.
TECAVÜZ TECAVÜZDÜR!
ABD’nin Virgina eyaletinde yakınlarda kabul edilen kürtaj karşıtı yasanın kaldırılması için girişimler sürdürülüyor. Eyalette, kadınların kürtaj olmadan önce ultrason taraması yaptırmaları şartı geri çekildi ve sigorta şirketleri, poliçelerine kürtajı da alabilecekler.
Ülkede ayrıca Ulusal İstihbarat Bürosu FBI’ın tecavüz tanımına karşı “Tecavüz tecavüzdür” kampanyası yürütülüyor. Tanımlama, anal ya da oral sekse zorlanmayı ya da olay esnasında kadının alkollü olması durumunda suçu, tecavüz kapsamından çıkartıyor. Kuzey Carolina’da da oy hakkı, kürtaj hakkı, istihdam ve eğitim gibi önemli konularda haklara saldırı anlamına gelen uygulamalar 100 bin kişi tarafından protesto edildi.
BİZ BU HAKKI KAZANMIŞTIK
İspanya’da da kadınların kürtaj hakkı uzun süredir tehdit altında. Ülkede vatandaşların yüzde 80’i kürtaj yapılmasına karşı çıkmazken Sosyalist Parti’nin yasanın ‘acilen geri çekilmesi’ teklifi iktidardaki Halk Partisi tarafından reddedildi. Şubat başında yasayı protesto etmek için sokağa çıkan eylemcilerden Maria Pilar, “Kendimi zaten kazandığımızı sandığımız bir şey için tekrar mücadele ederken bulacağımı hayal bile edemezdim” diyerek hakların ellerinden alınmasına şaşkınlığını ifade ediyor.
KADIN SENDİKACILARA TECAVÜZ TEHDİDİ
KüçükFotoaltı: Tekstil Sendikası’ndan kadınlar, fabrikada işçilerle görüşürken.
Bangladeş’te işçi gündeminin en önemli konularından biri tekstil sektöründe yaşananlar. 25 Şubat’ta bir fabrikada işçilerle buluşan Bangladeş İşçi Birliği Federasyonu’ndan sendikacılara deyim yerindeyse meydan dayağı atıldı. İşçi liderleri, fabrika müdürleri ve müdürler tarafından para ödenen iki işçi tarafından dövüldü, yerlerde sürüklendi. Birlik’ten bir yetkili dayak sonunda bilincini kaybederken, saldırıya maruz kalan bir tekstil işçisinin nerede olduğu bilinmiyor. Sendikal heyetteki iki kadın ise tecavüzle tehdit ediliyor.
4,500 işçinin çalıştığı fabrikada bu olaydan kısa süre önce 300 işçi sendikalı olmuştu. Saldırı sırasında işçilerin sendikaya kayıt evrakları da ortadan kayboldu. İşçiler, olay hakkında kapsamlı bir inceleme başlatılarak Bangladeş’in işçi haklarına yapılan saldırıların karşısında olduğunu göstermesini istiyor. İşçiler kötü çalışma koşullarını protesto ettiklerinde polis şiddetiyle yüz yüze geliyor.
YASA YOK
Türkiyeli De Facto, Colins, Seven Hill, Mavi, Collezione ve Batik markalarının da fason üretim yaptığı Bangladeş’te tekstil sektöründe büyük çoğunluğu kadın 377,600 işçi çalışıyor. Tekstil firmaları, sekiz serbest üretim bölgesinde bulunuyor ve ülkenin toplam gelirinin yüzde 20’si buradan sağlanıyor. Yabancı yatırımcılar için düşük vergi, çevre yasalarının yumuşatılması, işçi ücretlerinin düşük tutulması gibi imtiyazlarla cazip hale getirilen bu bölgeler, işçiler için cehennemin diğer adı. Ülkedeki yetersiz işçi yasalarının bile uygulanmadığı bölgelerde, sendika yok. Onun yerine yetkileri daha az işçi birlikleri kurulabiliyor. Ama onlar bile işten atılma korkusuyla kağıt üzerinde kalıyor.
AFGANİSTAN’DA KADINA ŞİDDET SERBEST!
Afganistan’da yeni çıkarılan bir yasa, erkeklerin ceza korkusu olmadan eşlerine, çocuklarına ve kız kardeşlerine şiddet uygulamasına olanak tanıyor. Aynı yasa çocuk istismarına ve tecavüze de kapı açıyor. Ülkede Afgan kadınların yıllardır sözde namus cinayeti, istek dışı evlilikler ve ev içi şiddete karşı kaydettikleri ilerleme, bu yasa değişikliğiyle geriye çekiliyor. Değişikliğe göre, suçlanan kişinin yakınları zanlının aleyhinde ifade veremeyecek. Yeni yasayı protesto etmek için yürüyüş düzenleyen Afgan kadınlar, Başbakan Karzai’nin imzasını bekleyen yasa değişikliğinin ülkede kadına yönelik şiddetin önemli bir bölümünün aile içinde yaşandığı göz önüne alındığında hem mağdurların hem de tanıkların sesini tamamen kısacağını söylüyor. Çocukların ve mağdurları muayene eden doktorların da ifade vermesini yasaklayan yasa, şiddet davalarının başlamadan bitmesi anlamına geliyor.
KISA KISA
Fotoaltı: Kahire’de ‘Bekaret testine hayır’ diyen duvar yazısı, kadın hakları savunucularına uygulanan bekaret testine dikkat çekiyor.
- Mısır’ın başkenti Kahire’de sınavları engelledikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 12 kadın öğrencinin ailesi, kızlarının aşağılandığını, işkence gördüğünü ve cinsel istismara uğradıklarını açıkladı. Aileler, kızlarının daha önce de çok kez zoraki bekaret testine maruz bırakıldıklarını belirtti.
- Afrika’da çatışmaların devam ettiği bölgelerde kadınlar cinsel şiddetle karşılaşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz ay Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler, cinsel şiddeti önleme yollarını geliştirmek amacıyla bir mutakabat imzaladı. Mutakabat özellikle cinsel şiddete maruz kalmış kişilerin rehabilite edilmesine ve bu suçu işleyenlerin yargı önüne çıkarılmalarına vurgu yapıyor.
Evrensel'i Takip Et