Bir kız kardeşlik hikayesi: Nefser
Kız kardeşlik ne çok anlam ifade eder kadınlar için. Evde işte ayrı yük taşırken omzunda; kimselere anlatamadığını anlattığı bir dost kimi zaman, nefes olan soluk alamadığı anda... Kimi zaman da elini sımsıkı tutarak kaldırdığı, o yükü taşıyamadığı anda... Aynı zulmün nesnesi olduğunun bilincidir aslında kız kardeşlik. Müşterektir...
Duygu AYBER
Kız kardeşlik ne çok anlam ifade eder kadınlar için. Evde işte ayrı yük taşırken omzunda; kimselere anlatamadığını anlattığı bir dost kimi zaman, nefes olan soluk alamadığı anda... Kimi zaman da elini sımsıkı tutarak kaldırdığı, o yükü taşıyamadığı anda... Aynı zulmün nesnesi olduğunun bilincidir aslında kız kardeşlik. Müşterektir.
Sizi, Şair Yazar Melek Özlem Sezer’in kız kardeşiyle tanıştırayım o zaman. Adı Nefser. Şöyle göle taş atmışsın gibi usulca bakan gözleri, saçları birer söğüt dalı gibi güzel mi güzel... Yokluğunda, yani uzun uzadıya anlatmaya da gerek yok, bir günün ötekine devretmediği; sesi ise yükselttiğinde göğü arşınlayacak kadar güçlü bir kadın Nefser...
NEFSER KİM?
“Nefser kız kardeşim
Bazen atasım geliyor onu
Demeye kalmadan
Yar başında tutuyorum”
Geleneksel ailelerde büyüyen, büyürken de oyuncak bebeklerin bir gün hayatın gerçeğine dönüştüğünü gören, ekmek derdine karıştıkları kalabalıklarda birbirine destek olan iki kadının hikayesi aslında.
Melek Özlem Sezer’in yeni şiir kitabı Nefser, Evrensel Basım Yayın’dan çıktı. Yazarın hayatına giren bir kadın, bir kız kardeş. Birbirinin dostluğuna bunca ihtiyaç duymalarının nedeninin toplum ve aile algısından kaynaklanan nedenleri olduğunu söylüyor yazar... Kitap boyunca Nefser’e seslenişine, dayanışmanın o anlatılmaz güzelliğine, ara sıra serzenişine tanık olduğunuz kadar, “Sen benim iç sesimsindir belki de” derken kendisine de seslendiğini farkediyorsunuz. Yazar öyle güzel betimliyor ki Nefser’in yüzü gözünüzün önüne geliyor, öyle ki kaşlarını çatınca korkuyorsunuz... Sayfalar ilerledikçe de Nefser, “aynadaki ben, aynadaki öteki ve aynadaki kız kardeş” oluveriyor.
AYIPLI BELLEKLER
Büyüdüğümüzü bir türlü kabul etmek istemez ya anneler, içerler, dert bilir kendine... Zamanın bunca çabuk geçişini kabul etmek istemez kimi, kimi de misyon beller bedenlerimize yerleşip hüküm sürmeyi... Pencereden baksak sorar: Nereye?
“Kaçın derdi cümle anneler
Zar eşkıyadır erkekler
Bir ısırık alıp bırakılınca
Kararır, çürür, ölür meyveler”
Oysa bilmezler ki, bekaret denen o yasaklı sözcüğü dile getirmeyi bile ayıp belleyen zihniyetin havada uçuşan pabuçlarından korkmaz bu bedenler! Bu türden bir kardeşliğin, politik olmayan bir kadınlık direncine götürebileceğini düşünebilirsiniz. Tam da bu noktada "Sen ki en iyi susmayı bilirsin, susacak neyimiz kaldı Nefser?" diye sorar yazar, hem kendine hem de Nefser’e. Çünkü bilir köhneleşmiş düzeni değiştirmeye gücü vardır kadınların. Kız kardeşlik de işte tam olarak bunun adıdır.