Kent Sorunları Sempozyumu ve Adana için çözüm önerileri
ADANA'NIN VİZYON İHTİYACI
Adana'nın Vizyona ve Çukurovalılık ruhuna ihtiyacı var. Görebildiğim kadarı ile Adana'da uzun zamandır bir heyecansızlık, adeta üzerine ölü toprağı serilmiş gibi kendi haline bırakılmış bir yapı oluşmuş. Adana kaderine terk edilmiş bir görüntü sergiliyor. Gün içinde uçak ile Adana semalarından geçerken Seyhan baraj gölü ve nehrinin görüntüsü dışında devasa dağınık bir köy görünümü yansıyor. Binaların üzerindeki teneke güneş enerjilerinin yaratığı çirkinlik, kaldırımların şekilsizliği, hiçbir estetiği olmayan kutu şeklindeki apartmanlar adeta bunaltıyor insanı. Kişi başına 1 m2 yeşil alanın düştüğü havasız ve boğuk Adana sıcağı taşınamaz konuma gelmiş ve cazibesini kaybetmiş durumdadır. Hepsinden ötesi Adananın bir vizyonu yok, bir dünya markası olması konusunda bir hedefi ve stratejisi yok. İçinde nehir geçen birçok Avrupa kentleri ile kıyaslandığında, meydanı ve yeşil alanı olmayan, estetikten yoksun yapıları yanında müzeleri, sanat galerileri, tiyatroları yetersiz sosyal yaşamdan yoksun bir kent. Varsa yoksa Adananın insanı son yıllarda açılan Alışveriş merkezlerine yönlenmek zorunda kalmaktadır. Adana'ya yeni bir kent bilinci ve Çukurovalılık ruhunun kazandırılması artık kaçınılmaz görülüyor.
SEMPOZYUMA İLGİSİZLİK
Yetkililer sempozyuma ilgi göstermediler. TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mustafa Altıokka odalar adına üstlendiği sempozyumda kentin asıl sorunlarını dinlemesi gereken yetkililerinin gelmediği görülüyor. Haklı olarak Sayın Altıokka yetkililerin gelmeyişini gündeme getirdi ve Adana basını da konuya ilgi gösterdi. İkinci gün Belediye Başkan vekilinin teşrifleri ancak beş dakikalık konuşmaları ile salonda ayrılışları da bir olması da yadırgandı. Adeta sıra savmaya benzer bir durum oluştu. Siyasilerin ilgisi de neredeyse yok denecek kadar azdı. Yetkililerin neden sempozyuma ilgi göstermediğini bilmiyorum. Ancak genel kanım Adana sanki tükenmiş ve kimsenin sorunlarla yüzleşmek istemek istemesindendir diye düşünüyorum. Adana adına çok üzücü.
GELİNEN NOKTA TESADÜF MÜ?
Ben de konuşmamda bu duruma dikkati çekerek kime ne anlatacağımız sorgulamıştım. Kendim 1981 yılında Adana'ya geldim ve son 30 yıllık gelişmeyi bilincim doğrultusunda yaşamaktayım. Kentin buraya gelmesi çok da tesadüfî değildir. Hepsinden önemlisi kentin sahipsiz olduğunu görüyorum. Sonuç bildirgesinden yararlanmak gerekir. Sonuç olarak iki gün süren ile kentin çeşitli alanlardaki sorunları ve eksiklikleri değişik katılımcılar tarafından işlenmiştir. İki günlük sempozyumun sonunda yayınlanan bildiride Adana kentinin sorunları, beklentiler ve görüşler kitaplaştırılarak kamuoyuna sunulmuştur. Soru şu: Bu önerileri kim okuyacak ve kim dikkate alacak; başta ilçe ve büyükşehir belediyesi olarak alınan kararlardan faydalanabilecek mi? Benim açımdan arazi kullanımı kentin ekolojik yapısı ve buna bağlı gelişen kentleşme ve mimarisi öncelikli konuların başında gelmektedir. Bu konuda içinde yaşadığımız kente karşı olan yurttaş ve bilim adamı sorumluğumuzu yerine getirmek ve bu konudaki yanlışları da doğruları da söylemek zorundayız.
ADANA İÇİN ÖNERİLER
Sonuç bildirgesinde öne çıkan bazı ana başlıklar TMMOB İKK tarafından 2008 yılında ilki yapılan "Adana Kent Sorunları Sempozyumunda saptanan temel sorunların bu günde güncelliğini koruduğu saptanmış, sorunların çözümü bir yana, sorunlara ve çözümlere yaklaşımda, anlayışta da bir ilerleme gözlenmemiş, yerel yöneticilerin, meslek odaları ile işbirliği, bilim ve tekniğin ilke ve birikimlerinden yaralanma, her şeyden önce insan odaklı ve çevreye saygılı bir kent yaratma yönünde güçlü bir irade gösteremedikleri saptanmıştır" vurgusu yapılmıştır. Geleceğe yönelik olarak "Çağdaş, planlı, sağlıklı, güvenli, demokratik, sanayileşen, gelişen, üreten ve yaşanabilir bir Adana hedefimizin gerçekleşmesi" için güçlü bir işbirliği ve çalışmanın gerekliliği vurgulanmaktadır. Sonuç bildirgesinde Adana tarımı ve doğasının uygunluğu yanında çarpık gelişen kentleşme sorununun temelde imar uygulamaları ve ulaşım sorunu ile birlikte öne çıktığı vurgulanmaktadır. Adana'da 1930'lu yıllarda başlayan çok sayıdaki planlamaya rağmen halen sağlıklı bir kent planın yapılmadığı ancak kentin bir birikimi ve yetişmiş elemanı olduğu belirtilmektedir. Genelde yapılan imar planlamasında insanın yok sayıldığı çoğunlukla imarın odağına rantın konulduğu belirtilmiştir. Artık ızdıraba dönüşen ve içinden çıkılmaz hale gelen kent içi ulaşım sorununu ve çözümü önerileri önemli bir yer tutmaktadır. Özelikle Hafif raylı sistemin güzergâhı ve işletimi ilk gün sıkça eleştiri konusu edilmiştir. Bilim ve teknolojik verilerin maalesef yeterince yararlanılmadığı veya kullanılmadığı, ayrıca bilim kuruluşları ile işbirliği yapılması vurgusu yapılmış. İzmir Büyükşehir uygulaması konusundaki sunum Adana'ya örnek olabilir diye düşünüyorum. Adana'nın plansız, bilinçsiz ve ilkesiz kentleşmesi sonucu tarım topraklarının amaç dışı kullanımının arttığı belirtilmiş. Kamu gücü kullanılarak yapılan yapılaşmalar 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım yasasına aykırı olsa bile yasa ve yönetmeliklerin görmezlikten gelindiği görülüyor. En açık örneği ile Üniversite arazisine yapılan TOKİ hastanesi ve yeniden Zeytin gen bahçesi üzerine kurulacak okul örnekleri gösterilebilir.Bir önceki sempozyuma da "Tarım Topraklarının Amaç dışı Kullanımını" işlemiştim. Bu toplantıya da aynı şekilde "Üniversite Arazilerinin Amaç Dışı Kullanımı Ve Adana'nın Kentsel Planlanması" konusunu işledim. Konuyu kent üniversite ekseninde son yıllarda Belediyelerin ve İl Özel İdaresi tarafından talep edilen üniversite arazileri konusunda geçmişten bugüne üniversitenin gelişimi yanında kentin çarpık gelişimi ve günümüzde karşılaştığımız sorunları toprak- ekoloji bakış açısı ile işleyerek önerilerimizde model açıklamalar ile işlemeye çalıştım. Bir zamanlar tarım iş gücü nedeniyle göç etmek için ilk sıralarda tercih edilen Adana artık tercih edilen bir şehir olmaktan çıkmış, işsizlik artmış ve beraberinde sosyal sorunlar oluşmuştur. İşsizlik, eğitimsizlik, sosyal güvencesizlik, dışlanma, cinsiyet eşitsizliği, tabakalaşma, gelir dağılımındaki uçurum, kamu hizmetlerinde ulaşamama ve eşit yararlanamama gibi sorunlar kentin potansiyel sosyal sorunlardandır. Sempozyumda sunulan bilimsel veriler ve yapılan öneriler Adana'nın tarıma dayalı gelişimine vurgu yapılmış. Enerji koridorundaki Adana için yeni makro planlamaya gidilmesi, kentin siyasiler tarafından ihmal edilmemesi vurgulanmıştır. Halk siyasilerden kente sahip Çıkmasını İstemelidir. İlin Valisinden, Belediye Başkanına, Üniversite yönetiminden diğer sorumlu erkâna kadar ne kadar kent ile ilgili, kentin ve bölgenin sorunlarını analiz edebiliyorlar. Değişik konularda ne kadar proje üretebilme becerisi gösteriyorlar. Bu konularda ne kadar bir araya geliyor çok merak ediyorum. Tabii halk da bundan sorumlu, seçtikleri yöneticilerine muhtar, ilçe belediye başkanı, Büyükşehir ve siyasi olarak milletvekillerinden herhangi bir biçimde Adananın sorunlarını gündeme getiriyorlar mı? Çok da sanmıyorum. Talepleri olsa da günlük küçük çıkar ilişkilerinin ötesine geçtiğini sanmıyorum.
KENTİN SORUNLARINA SAHİP ÇIKMAK
Sonuç bildirgesinde özellikle "Sağlıklı bir kent yönetimi ve planlaması ancak kent halkının kararlara katılacağı süreçlerin yaratılması, bilgi dolaşımının ve saydamlığın sağlanabilmesi ile mümkün olabilir" deniyor. Bu bağlamda kent halkının sorunlarına demokratik yollardan sahip çıkması istenmektedir. Doğal olarak bu sorunları ve önerileri dikkate alacak ve çözüme yardımcı olacaklar kent yöneticileridir. Ne yazık ki yukarıda da belirtildiği gibi konunun ana sahipleri sempozyuma katılmışlar ve bu konudaki çözüm önerileri ve yönetsel anlayışlarını bilmiyoruz. Sonuç bildirgesinde "Valilikten İl Özel İdaresine, Belediyelerden Üniversiteye kadar kurum ve kuruluşlar arasında büyük bir kopukluğun yaşandığı" vurgusu yapılmaktadır. Bu bağlamda yeniden Adana halkının duyarlı kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerini meslek örgütlerinin Adananın devasa sorunlarına sahip çıkması, siyasilerden çözüm ürütmesini istemeleri en doğal haklarıdır. Sokaktaki insanından, değişik düzeydeki kişilere kadar birçok kişiden edindiğim izlenim ve bana doğrudan iletilen Adananın sahipsiz olduğu ve yönetilemediği yönündedir. Belki bir kısmımız için kabul edilemez, ancak halkın arasına karıştığımızda duyacağımız ilk söz bu olacaktır. Yaşadığım kentin sorunları bana bu söylemi doğrulatıyor. Yoksa Adananın iki yıldır belediye başkanından yoksun olması nasıl açıklanabilir. Adananın sürekli gerilemesi, işsizlikteki birincilik, eğitimde 36. sırada olması, üniversite-kent ilişkisindeki kopukluk nasıl açıklanabilir? Sonuç olarak önemsediğim ve başarılı bulduğum sempozyumun Adananın sorunlarına ışık tutması bakımından önemlidir. Umarım yetkililer önerilerden yararlanır ve yaşanabilir bir kente kavuşuruz.
*Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi
Evrensel'i Takip Et