Taşeronu belediyelerden süpürmek gerek!
AKP Hükümeti döneminde, kamuda işçi istihdamı azalırken, taşeronlaştırma giderek yaygınlaştı. Belediyeler ise adeta başı çekti. Maliye Bakanlığının verilerine göre 2007’de belediyeler, bağlı kuruluşlar ve belediye iktisadi teşekküllerinde (BİT) toplam 173 bin 993 işçi çalışıyordu. Aynı yıl bu kurumlarda çalışan kamu personeli sayısı 92 bin 415’ti. 2014’e gelindiğinde işçi sayısı 125 bin 563’e düştü. Kamu personeli sayısı ise 115 bin 945’e yükseldi.
Onur BAKIR *
AKP Hükümeti döneminde, kamuda işçi istihdamı azalırken, taşeronlaştırma giderek yaygınlaştı. Belediyeler ise adeta başı çekti. Maliye Bakanlığının verilerine göre 2007’de belediyeler, bağlı kuruluşlar ve belediye iktisadi teşekküllerinde (BİT) toplam 173 bin 993 işçi çalışıyordu. Aynı yıl bu kurumlarda çalışan kamu personeli sayısı 92 bin 415’ti. 2014’e gelindiğinde işçi sayısı 125 bin 563’e düştü. Kamu personeli sayısı ise 115 bin 945’e yükseldi.
Son 7 yılda kamu personeli sayısı yüzde 25 arttı, dolayısıyla işçi sayısında da en azından bu civarda bir artış olması gerekirdi. Oysa son 7 yılda işçi sayısı rakamsal olarak 48 bin 430, oransal olarak yüzde 28 düştü. Ortaya çıkan büyük boşluk ise taşeron ile dolduruldu. Dr. Serkan Öngel’in yaptığı hesaplamaya göre (DİSK-AR dergisi, kış 2014) bugün itibariyle belediyelerde çalışan taşeron işçi sayısı 210 bin 884. Çoğu belediyelerin taşeronu olan BİT’leri dikkate almazsak, belediyelerdeki kamu işçi sayısı ise 111 bin 225.
Sonuç olarak belediyelerde bir kamu işçisi başına neredeyse iki taşeron işçi çalışıyor. İstihdam bakımından taşeronlar belediyeleri ikiye katlıyor.
TAŞERONA TÜM KAPILAR AÇIK
Bugün geldiğimiz noktanın temel nedeni 12 Eylül askeri darbesinden bu yana uygulanan yeni liberal politikalar. Norm kadro uygulaması ve işçi alabilmek için Maliye Bakanlığından vize alınması zorunluluğu, belediyelerde kamu işçisi istihdamının önündeki en büyük engel. Belediyeler, ihtiyaçları olsa bile, isteseler bile, kamu işçisi alamıyor.
Madalyonun öteki yüzünde ise AKP hükümetinin çıkardığı 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 67. maddesi yer alıyor. Bu maddeye göre belediyeler, İş Yasası’nın 2. maddesindeki sınırlamaya tabi olmaksızın asıl işlerini taşerona verebiliyor. Ulaşımdan, çöp toplamaya, fen işlerinden, itfaiyeye kadar, belediyelerin tüm işleri, koşul aranmaksızın taşerona devredilebiliyor.
Özetle belediyelere kamu işçisi almaya izin vermeyen yasal mevzuat, taşeronlaştırmaya kapıları sonuna kadar açıyor.
HEM YERELDE HEM GENELDE
Öncelikle Belediyeler Kanunu’nun 67. maddesinde belediyelere tanınan ayrıcalığın kaldırılması için mücadele etmek çok büyük önem taşıyor. Belediyelere tanınan “sınırsız taşeronlaştırma yetkisi” var oldukça, AKP başta olmak üzere piyasa dostu partilerin belediyelerinde taşeronlaştırmayı durdurmak mümkün değil. Daha da kötüsü, AKP hükümeti, belediyelere tanıdığı bu ayrıcalığı, tüm kamuya ve özel sektöre yaygınlaştırmayı, bunun için mevcut engelleri kaldırmayı amaçlıyor. Tam da bu noktada, hem yerelde hem genelde taşeronlaştırmaya karşı ortak bir mücadeleyi örmek elzem bir ihtiyaç. Kamuda işçi istihdamını engelleyen norm kadro uygulaması ve vize şartlarının kaldırılması, bilhassa belediyelerde taşerona karşı verilecek mücadelede kritik bir noktada duruyor.
YERELDE ALTERNATİF MÜMKÜN MÜ?
Şüphesiz, AKP Hükümetinin hem yerel hem merkezi yönetimde güç kaybetmesi, emekten yana bir siyasetin güç kazanması, bu mücadelenin merkezinde yer alıyor. 30 Mart seçimleri bu bakımdan bir dönüm noktası olabilir. Bununla birlikte emekten yana, halktan yana belediyelerde bir alternatif arayışı içine girmek mümkün. Yasalar emekten yana bir belediyeciliğin de elini kolunu bağlıyor; kamu işçisi almasına engel oluyor, taşeronlaştırmayı dayatıyor. Tam da bu nok-tada, belediye şirketleri (BİT’ler) aracılığı ile geçici bir ara formül üretmek mümkün.
Doğru bir planlama, altyapı ve kadro ile belediyeler, ihale mevzuatının öngördüğü şartları da yerine getirerek, hizmetlerini belediye şirketleri aracılığı ile yürütebilir. İşçileri, taşeron şirketlerden kurtararak belediye şirketleri aracılığı ile istihdam edebilir, işçilerin sendikal haklarını kullanmalarının altyapısını oluşturabilir. Bu formül, taşeronu ortadan kaldırmıyor, zira belediye şirketi de ihaleye girmek ve belediyenin taşeronu olmak zorunda. Bu yüzden bu geçici ara formülü, taşerona karşı yürütülecek genel mücadele ile birlikte ele almak gerekiyor. Altını çizerek belirtelim ki, CHP’li bazı belediyelerde bu alternatif arayışının eksik, kötü ve samimiyetsiz örnekleri yaşandı. Tam da bu noktada, belediyelerde alternatif bir istihdam modelini samimiyetle ve hakkıyla uygulayacak, taşerona karşı mücadeleye de omuz verecek gerçekten emek dostu bir belediyeciliğe büyük ihtiyaç var.
* Sendika Uzmanı