Afganistanlı sendikacı kadınlar Evrensel'e konuştu
DİSK Kadın Komisyonu’nun daveti üzerine Türkiye’ye gelen Afganistanlı Sendikalar Konfederasyonu Kadın Komitesi Başkanı Habibe Fakri ve Kabil Bölge Temsilcisi Yardımcısı Fevziye Anveri ve kadın hakları aktivisti Nargis Azaryun’la buluştuk. Afganistanlı işçi kadınların yaşam koşullarını konuştuk.
Şenay KUMUZ
İstanbul
Günlük hayatta yeri olmayan, okula gittikleri için yüzlerine asit atılan, burka giymedikçe sokağa çıkamayan, 2 yaşındaki erkek bebeği yanında olmadan pazara bile gidemeyen, yıllardır süren savaştan dolayı erkeklerini kaybeden, okulda, sokakta yok sayılan ama çalıştıkları fabrikalarda kazandıkları ücretlere el konulan kadınların ülkesinden ziyaret var. DİSK Kadın Komisyonu’nun daveti üzerine Türkiye’ye gelen Afganistanlı Sendikalar Konfederasyonu Kadın Komitesi Başkanı Habibe Fakri ve Kabil Bölge Temsilcisi Yardımcısı Fevziye Anveri ve kadın hakları aktivisti Nargis Azaryun’la buluştuk. Afganistanlı işçi kadınların yaşam koşullarını konuştuk.
Afganistan İşçi ve Memur Sendikaları Konfederasyonu EMKA’nın Afganistan’ın 35 şehrinin 15’inde şubeleri, 29 bölgede ise temsilcilikleri var. Devlet memurları ile özel sektörde çalışan işçiler aynı sendikada örgütleniyor, her üye işçi sendikaya ayda 10 Afgani aidat ödüyor. Ancak güvenlik sorunları, birçok bölgeye örgütlenmek için girmelerini hâlâ engelliyor. EMKA’nın 131 bin üyesinin %30’u kadın. Kadınların temsilci olmalarına, sendika içinde özgün bir kadın çalışması yürütmeye ilişkin tüzüklerinde özel kararları var. Sendikanın kadın birimi kadınlara Anayasa, İslami kanunlar, İş Kanunu ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakları konusunda bilgilendirme toplantıları yapıyor. Kadına yönelik şiddete karşı önleyici tutum almak; hamilelik, süt izni, eşit işe eşdeğer ücret, işyeri değişikliği ve vardiya usulü uygulamasında yaşanan ihlâller konusunda bilgilendirme ve eğitim çalışmaları var. Kadın birimi her işyerinde toplumsal cinsiyet eğitimi vermek ve kreş için harekete geçme planı yapıyor.
Özellikle Kabil bölgesinde ne kadar işçi kadın var? Ağırlıklı olarak hangi işleri yapıyorlar? Kadınların çalışma koşullarından bahseder misiniz?
Fevziye Anveri: Kabil’de çok sayıda kadın işçi olduğunu söyleyebiliriz. Kentlerde kadınlar çalışma yaşamında çok fazla yer alıyorlar başta tarım, sağlık alanı ve tekstil olmak üzere. Statüleri genel olarak memur yani hükümet ya da devlet güvencesinde çalışıyorlar. EMKA’nın 131 bin üyesinin %30’u kadın. Kadınların temsilci olmalarına, sendika içinde özgün bir kadın çalışması yürütmeye ilişkin tüzüklerinde özel kararlarımız var.
Afganistan’da kadınların çalışma koşulları yaşadıkları şehirlere göre değişiyor. Büyük şehirlerde kadın işçilerin haklar konusunda daha iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz. Ama merkezden uzak şehirlerde bunu söylemek pek mümkün değil. Kırsal kesimde yaşayan işçi kadınların durumu oldukça kötü ve oralarda mücadele vermemiz daha zor.
Bu kent ve kır ayrımını, aradaki farkın nedenlerini biraz açar mısınız?
Habibe Fakri: İşçiler büyük şehirlerde daha kolay iş bulabiliyor. Onların koşulları daha iyi değilse bile, onlara ulaşmamız daha kolay. Ama farklı bölgelerde şehir dışındaki işçilerin durumu aynı değil. Bir de Afganistan'da zaten savaştan dolayı birçok kişi okuma yazma öğrenmekten uzak kaldı. Savaş dolayısıyla tek başına ailesini ayakta tutması gereken kadın sayısı arttı, bütün ailenin sorumluluğu kadınların başına kalmış durumda. Ve bu kadınlar da yaşamlarını idame ettirmek ve geride kalan çocuklarına bakabilmek için, az miktar para karşılığında, çok yoğun çalışıyorlar. Ve karşılığında aldıkları paralar ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak.
Aldıkları ücretle geçimlerini sağlayamayan kadınlar okul çağındaki çocuklarını işe göndermek zorunda kalıyor. Maalesef çocuklar küçük yaşlarda çalışmaları gerektiği için okuldan uzak kalıyorlar ve eğitim haklarından mahrum oluyorlar.
Peki bu bahsettiğiniz sorun karşısında hükümetiniz nasıl bir tutum takınıyor?
Habibe Fakri: Bildiğiniz gibi çok uzun süre savaş vardı. Şimdi biz her şeye sıfırdan başladık. Çalışma bakanlığından yasalar hazırlamasını talep ediyoruz. İş yasası düzenleniyor. İşçilerin haklarını savunmak için daha da ciddi stratejiler, planlar yapmaya çalışıyorlar. Mesela bizim sendikamız kendi parası ile işçiler için şehrin bir bölgesinde ucuz konut inşa ettiriyor ve uzun vadeli taksitlerle barınma sorunu olan işçilerin ev ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.
Fevziye Anveri: Taliban zamanı Afganistan'da kadınlar çok zor bir hayat yaşadılar. Taliban'dan önce ben sendikada çalışıyordum. Onlar geldikten sonra ben ayrıldım ve 5 yıl evde kaldım. Evden çıkmak için de hep bir erkeğin yanımda olmasına gerek duyuyordum. Çünkü o zaman da kadınların evden yalnız çıkmaları yasaktı. Yanlarında bir mahrem, erkeğin olması gerekiyordu. Bize 5 yıl zindan olmuştu. Evimizde hapis kalmıştık ve hiçbir şey yapamıyorduk. Zorla burka giyiyorduk. Şimdi kadınlar yeterine olmasa da artık okula gidebiliyorlar. Kadın hakları için savaşan ve mücadele eden kadınlar var. Şimdi durum değişiyor. Biz inanıyoruz ki Afgan kadınların durumu değişecek. Başka ülkelerle Afganistan'ı kıyaslayamayız, Çünkü Afganistan'ın durumu daha farklı. Orda emniyetsizlik var, açlık var, ekonomisi kötü, kadınlar o yüzden daha büyük sorunlar yaşıyor.
Sendikanızın kadın işçiler için özel olarak gündeme aldığı konular neler?
Fevziye Anveri: Sendikamız iş bakanlığı ile birlikte masaya oturdu ve yasada birkaç tane madde getirdiler, özellikle kadın hakları için. 7 madde var bu yasada. Mesela eşit ücret, eşit istihdam, hamilelik tatili, süt izni bunların hepsini bu yasada koymuşlar. Biz bu yasa aracılığıyla işçi kadınların haklarını rahatlıkla savunabiliyoruz. Bir de anayasamız da diyor ki, Afganistan'da yaşayan her erkek ve kadının iş hakları var. Bunun gereğinin yerine getirilmesine çalışıyoruz.
Habibe Fakri: Başkanlar meclisinde 4 tane kadın var. Sendika hakkında, işçilerin hakkında alınan bütün kararlara katılıyorlar. Kadınlarla ilgili kararların alınmasına ön ayak oluyorlar. Sendikada kadınlara karşı hiçbir kötü his yok. Aynı zamanda ofiste pozitif ayrımcılık var. Kadınlara daha fazla saygı gösteriyorlar. Kadınların gece çalışmaları bizim iş yasamızda yasak. Biz sendika olarak bu yasağın gerekli olduğunu düşünüyoruz yani kadınlar için hiçbir emniyetin olmadığı Afganistan da böyle olmalı bizce. Kadınların gece vakti evlerinden çıkmaları ve işyerinde çalışmaları kötü şeylere sebep olabiliyor ve kadınlar daha çok eziyet görebiliyorlar. Ama sağlık alanında çalışan kadınlar gece hastanelerde çalışıyorlar nöbet sistemi dolayısıyla.
TÜRKİYELİ KADINLAR ÇOK İRADELİ
Biraz da Türkiye’ye yaptığınız ziyareti konuşalım. Neler gözlemlediniz?
Habibe Fakri: DİSK Kadın Komisyonu’nun 6 ay önce Afganistan’a yaptıkları ziyaretin karşılığı olarak bu kez biz Türkiye’ye geldik. 2 kadın arkadaş Afganistan’a sendikacıların ve sendikacılığın durumuna bakmak, karşılaştırmalar yapmak için gelmişlerdi. İki ülke arasında iletişim kurmaya çalıştılar. Farklılıkları ortaya koymaya çalıştılar. Biz de çok memnun kaldık bu ziyaretten. Gördüm ki kadınlar Türkiye’de gerçekten mücadele ediyorlar ve çok iradeliler. Bu çok hoşuma gitti. Afganistan’a döndüğümde işçilerle ve kadın hak savunucularıyla birlikte biz de benzer çalışmalara başlayacağız.
Fevziye Anveri: Ben çok mutluyum bu ziyaretten. En çok hoşuma giden şey, kadın belediye başkan adaylarıyla yaptığımız görüşme. Ayşe Berktay ve Seyhan Alma ile görüştük. Ayşe Hanım bir süre önce hapisten çıktığını söylediler. Bu bizim için çok büyük bir cesaret örneği. Bunu takdir ediyor ve umutlanıyoruz kendimiz için. Misafirperverliğe de teşekkür ediyorum.
ERKEKLERE HİZMET İÇİN YARATILMIŞ KADINLAR!
Nargis Azaryun, sendikacı kadınlara çevirmenlik yapmak için Türkiye’ye onlarla beraber gelen genç bir kadın. Akıcı Türkçesi ve parlak kara gözleri, araya kattığı kendi yorumlarıyla ilgiyi hemen üzerine topluyor. Gülen’in Afganistan’da açtığı okullarda eğitim görmüş, sonrasında Afganistanda kadın hereketi ile buluşmuş. Aktif siyasetin içersinde yer alan Azaryun ülkesindeki kadınların yaşadıklarının sadece onun ülkesi ile sınırlı olmadığına dikkat çekiyor her fırsatta. Olağanüstü bir biçimde umutlu davranışları heyecanı ile bütün kadınların birleşmesi gerektiğini savunuyor. Biz de bu dileğine katılıyor, sonrasında sohbetimize başlıyoruz.
Maalesef Afganistan’da kadınlar yaşadıklarına alışmış durumdalar ve nasıl değiştireceklerinin yolunu da bulamıyorlar. Çünkü bilmiyorlar! Afganistan’da süren savaştan kaynaklanıyor bu. Kadınlar eğitimden uzak bir yaşam sürüyor ve sadece bir hizmetçi olarak görülüyorlar. Başka bir hayat da hayal edemiyorlar bu nedenle. Bu durum Afganistan’ın birçok bölgesinde böyle üstelik. Kadınları insan yerine koymuyorlar ve bunu yapmak erkekler için çok kolay. Bir kadın evinden yalnız çıkamıyor. 2 yaşındaki bir erkek çocuğu annesini dışarıya götürebilirken, annesi kendi başına çıkamıyor. Kadınlara burka giydiriyorlar. Ülkemizde şiddet çok fazla, Afganistan İnsan Hakları Komisyonu’nun verilerine göre geçen yıldan bu yana kadına dönük şiddet %34 artmış. Demek ki durum çok daha kötüye gidiyor. Her gün şiddet vakası görüyoruz. Kadınlar bir bir ölüyor. Bunu fark etmeleri için de eğitime ihtiyaçları var. Kadınlar sadece erkeklere hizmet etmek için yaratılmış gibi muamele yapılıyor. Erkekler de bunun yaradılıştan ötürü olduğuna inanıyorlar.
Kadınlara örnek oluşturabilecek mücadeleci kadınlar yok mu?
Benim bir genç kadın olarak, çok dert ettiğim bir konu var. “Bu benim rol model kadınımdır, ben onun gibi olmak istiyorum” dediğim kimse yok. O yüzden sıfırdan başlamak zorundayız. Her şeyi kendimiz biriktiriyoruz, değerlendiriyoruz. 15 yaşımdayken işe başladım, kadın hakları için mücadele ettiğimiz bir grup sayesinde. 40 kişiyiz şimdilik. Aramızda erkekler de var, ancak kadınlarla ilgili kararları yalnız alıyoruz. Geçmişte devrimci kadınlar varmış. Şu anda Afganistan’da bütün güçlü kadınlar sembolik olarak çalışıyorlar. Kendi politik ve sosyal duruşlarını kaybetmemek için yani. Fazlasını yapmıyorlar. Bu durum bizi üzüyor, çünkü isteseler çok fazla şey yapabilirler. Maalesef hayatları “sembolik”.
Taliban sonrası kız çocukları için hala değişen şeyler çok az. Toplumsal bir değişim gerekiyor, orada hala sıkıntılar had safhada. Sırf kız öğrenciler okula gitmesin diye, Afganistan’da okullarda yangın çıkarıyorlar. Kızların yüzlerine asit döküyorlar sırf evden çıktıkları için. Okullarda sulara zehir koyuyorlar. Her şeye rağmen süren bir mücadele var. Basın da çok farklı gösteriyor Afganistan’ı. Onların gösterdiği gibi görürse, Afganistan berbat. Kötü haber çabuk yayılır anlayışı gibi. Ama burada bir mücadele de var. Bunu görmüyorlar, görmek istemiyorlar.
Etnik ayrımcılık devam ediyor mu?
Evet. Hazaralar, Peştunlar, Tacikler ve Özbekler var. Bir süredir halkların arasındaki savaş devam ediyor. En çok zararı da kadınlar görüyor. Çünkü onlar savaşta ölmüyor, savaşın bedelini bedenleriyle ödüyorlar. Erkeklerin neden savaştığını da bilmiyorlar. Erkekler savaşta öldüğünde maddi ve manevi geride kalan yükü kadınlar omuzlanıyorlar. Hazariler Afganistan’da şimdi çok güçlü. Okuyorlar ve çok kültürel işler yapıyorlar. Ama bizce hiçbirinin birinden üstünlüğü yok. Çünkü hepsi savaşa katıldı. Kim hükümete geçerse diğerini eziyor. Bence esas buna karşı birleşmeliyiz. Biz savaşın tarafı değiliz, kadın olduğumuz için mücadele etmeliyiz. Bence dünyanın her yerinde kadın olmak aynı, faşist ya da demokratik değişen hiçbir şey yok, ülkelerimiz ayrı ama sorunlarımız aynı. Mücadelemiz daha da büyümeli. Birbirimizi daha yakından tanımalıyız. Peştun, Türkmen, Özbek demeden hepsi için diyorum. Bu savaş erkeklerin savaşı. Yolumuz zor bir yol ama yeter ki titremeyelim. Haklarımızı isteyelim.