Göz, gez, arpacık, Berkin
Berkin’in tanık ifadelerinin haber sitelerine düştüğü sırada gördüm o haberi de. Türkiye’de iki kişiden biri, göz kuruluğu hastalığından muzdaripmiş meğer. Göz bebeklerimizin her gün ülkenin Başbakanının gözünün içine baka baka öldürüldüğü bir ülkede gözlerde nasıl yaş kalsın da kurumasın!
Elif GÖRGÜ
Berkin’in tanık ifadelerinin haber sitelerine düştüğü sırada gördüm o haberi de. Türkiye’de iki kişiden biri, göz kuruluğu hastalığından muzdaripmiş meğer. Uzmanı söylemiş, göz yaşı üretemez olunca, kururmuş gözler. Göz bebeklerimizin her gün ülkenin Başbakanının gözünün içine baka baka öldürüldüğü bir ülkede gözlerde nasıl yaş kalsın da kurumasın! Göz kuruluğu biyolojik bir durağımız değil toplumsal hastalığımız. Evrim bizi kanlı tarihlerimizden böyle evirdi belli ki.
Roboski’de öldü çocuklarımız, kaçakçı dediler. Şimdi nasıl edelim de bu vicdan kuraklığında bir derin nefes alabilelim. Bir değil, iki değil 34 cana birden ağlayan gözlerimiz nasıl olsun da çöle dönmesin...
“Anne” dedi Berkin.
Okmeydanı’nda sabah fırından çıkan ekmeğin kokusunu bastırdı gaz bombaları. “Ekmek almaya gidiyorum, yeter, atmayın” dedi çocuk, kafasından vurdular. Yetmedi ‘terörist’ dediler eline taş alana da, ekmek alana da. O elin kaç yaşında olduğunu görmezden geldiler..
Eline, kucağına, evine milyon dolarları sığdıramayan o “helal çocuk”, “babacığım, babacığım” diye diye paraları sıfırlarken, 70 kuruşluk ekmeği haram ettikleri Berkin’e ‘terörist’ dedi, daha geçen yıl “sağlıklı ekmek” diyen, “beyaz ekmeğe son” diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı. Sağlığında ekmek alamayan ölü çocuğun annesini meydanlarda yuhalattı ve beyaz ekmeklerin tümü kanlı artık.
“Anne” demiş Berkin.
Zaten çok uzaklaşma fırsatı bulamadığı ana rahmine dönüvermiş vurulduğu anda. Doğalı daha 14 yıl olmuş bebeğin gözü toprak görür mü, annesini görmüş işte.
“Anne” demiş Berkin. Şimdi gel de gözünden sakındığın bebeğinin, 20 metreden karagözünün içine baka baka hedef alınarak vurulduğunu öğrenince kurumasın yaşların!
17 yaşında bir başka çocuğu, arkadaşının ölümünü tanık sıfatıyla anlatmak zorunda bırakan sıfatınız çürüsün. Bizi 14 yaşında bir çocuğun son sözlerini yazmak zorunda bırakan düzeninizin gözü çıksın! Daha 19 yaşındaki Ali İsmail’in “vurmayın, ölüyorum” sözleri rüyalarımıza girerken, “Anne” diye ölen Berkin’in 269 gün boyunca gördüğü tüm kabuslar kabusunuz olsun da kem gözünüze uyku girmesin.
Gözleri göz bebeklerimize işlenmiş, hafızamıza kazınmış daha çok ölü çocuk var. Kasım 2011’ydi bir başka çocuğun son sözlerini yazdırdıklarında bize. 13 yaşındaki Yunus, Van depreminde enkazda kaldığı yerden sesleniyordu “mirim, mirim, mirim” diye. Mucize diyordu herkes, tam orada televizyonuna haber yapan meslektaşım bir türlü anlamıyordu Yunus ne diyor, “anlaşılmaz bir şeyler söylüyor” diye anons yapıyordu. Halbuki “ölüyorum, ölüyorum, ölüyorum” diyordu Yunus, ama o yüzlerce yıllık meşhur Türk-Kürt kardeşliği mucizesi, efsaneden kurtulup meslektaşımın aklında yaşam alanı bulamıyordu bir türlü!
Gözümüzün içine baka baka “mirim, mirim, mirim” dedi Yunus ve sonra iç kanamadan öldü. Yunus’un Kürtçe konuşmuş olabileceği hiç aklına düştü mü, düşünce içi kanadı mı gazetecinin bilmiyorum, ama 13 yaşında “ölüyorum” diye diye ölen bir çocuğun hangi dilde öldüğünü anlamadığımız anda hayat suyunu kaybetmişti zaten gözlerimiz.
Sonra onun yasaklı dilini kendi iktidarına meze yapan boyu uzun vicdanı kısa adam, fotoğrafını eline, adını ağzına alma hadsizliğini gösterebildi. Miting meydanından salladı bize Yunus’u.
Şimdi yine miting meydanlarında ve elinde bir ölü çocuk daha var.
Memleketin, “göz kuruluğu”ndan en muzdarip hastası o.
Haber devam ediyor, Türkiye’de iki kişiden birinin, yani yüzde 50’nin gözünde yaş kalmadı diye... Tam ortamıza düştü çünkü vicdan yaşı kurumuş olan.
Göz bebeklerimizi paylaşmanın zamanıdır...