30 Mart 2014 11:22

Ayhan AKKAYA*

Bir dönem büyük müzik mağazalarının “yerli albüm” satış reyonlarına yöneldiğimizde, “Türkçe Pop” ve “Türkçe Halk – Fantezi” bölümleri karşılardı bizi. ‘‘Türkçe Pop’’ bölümünde hangi albümleri arayabileceğimizi az çok tahmin edebilirdik. Ancak “Türkçe Halk – Fantezi” bölümü sürprizlerle dolu olurdu. Şivan Perwer’den Selda Bağcan’a, Kibariye’den Moğollar’a, Ahmet Kaya’ya ya da Kardeş Türküler’e kadar, aradığımız değişik tarz ve üsluptaki birçok albümü bu bölümde bulabilirdik. Tabii bu durum, müzik mağazalarında albümlerin hangi kriterlere göre, hangi raflara yerleştirildiği sorusunu da beraberinde getirir ve kafalar karışırdı. Örneğin “Kürtçe” müzik yapan Şivan Perwer’in “Türkçe” halk müziği bölümüne yerleştirilmesi daha baştan yanlıştı. Selda Bağcan ya da Moğollar’ın “fantezi” müzik yaptığına kimse inanmazdı. Genel olarak “Türkçe Halk-Fantezi” başlığının nasıl oluşturulduğu ve bu kelimelerin ne amaçla bir araya getirildiği konusuysa kocaman bir soru işaretini içinde barındırırdı.
Sonraları, bu başlık yavaş yavaş ortadan kayboldu ve satış raflarındaki yerini “Türk Halk Müziği”, “Türk Sanat Müziği”, “Türk Pop Müziği” gibi başlıklara bırakmaya başladı. Albümlerdeki dil çeşitliliğine dair bir cevap oluşturamayan ve “Farklı dilleri konuşsak da aslında hepimiz Türk’üz” gibi indirgemeci bir mantığa dayanan bu başlıklandırma da ihtiyaçlara tam olarak cevap veremiyordu. Bu üç başlığa da doğrudan sokulamayacak olan bu çokdilli çalışmalar ya da “Arabesk”, “Anadolu pop” gibi kenarda bırakılan müzik kanallarından çıkan albümler “diğer” başlığı altında toplanmaktaydı. Başka bir deyişle “Fantezi”, başlığı, yerini “diğer başlığına bırakmıştı. Bir albümün yaslandığı müzikal kanal çeşitli nedenlerle biraz tartışmalıysa, o albüm “diğer” bölmesine yerleştirilerek, geçici bir çözüm oluşturuluyordu.
Bu karışıklığın üstesinden gelemeyen ya da mevcut başlıkları içine sindiremeyen başka bir yaklaşımsa, herhangi bir kimlik ya da tür ismi kullanmadan, “yerli” üst başlığı altında, satılan bütün albümleri alfabetik sıraya göre raflara yerleştirme yöntemini benimsedi. Yukarıdakilere göre daha naif ve pratik bir çözüm öneren ve tartışmaya fazla girmeden kararı aslında dinleyiciye bırakan bu tercih, zaman içinde giderek yaygınlaştı. (Tabii yeri gelmişken söyleyelim, bugün yabancı alıcılar için rafların üstüne ilgili başlığın ingilizce çevirisinin de konduğu mağazalarda “Yerli/Turkish” başlığına rastlayabiliyorsunuz. Burdaki “Turkish”, ne yazık ki “yerli” sözcüğünün İngilizce karşılığına tam olarak tekabül etmiyor; ama hiç olmazsa başlığın bir bölümü, geçici de olsa tartışmaya küçük bir soluk aldırabiliyor...)
Bu bahsedilen gelişmeler, çok uzak bir geçmişe ait değil. Çoğu, son on yıl içinde gözlemlediğimiz /gözlemlemekte olduğumuz gelişmeler. Daha detaylı sınıflandırmalar / başlıklar deneyen müzik mağazaları da var. Türler arasındaki alışverişin giderek arttığı günümüz müzik dünyasındaki hareketliliğe ülkemizin kültür politikalarındaki karmaşa ve yakın geçmişimizde ortaya çıkan müzik kanallarının okullaşamaması gibi etkenler de eklendiğinde, müzik mağazalarında yaşanan bu karışılıklara belki de çok yabancılaşmamak lazım. Sadece bu mağazalarda yapılan tercihlerden kaynaklanan bir sorun da değil zaten bu. Farklı dillerin görmezden gelinmesinin ya da bir türlü ana akım medyanın gözüne giremeyen ama bir yandan da dinleyicilerden ciddi bir talep alan müzikal kanalların “yok ama var” statüsüne nasıl kurnazca sokulabildiklerinin küçük bir göstergesi olarak kabul etmek lazım bu durumu.  
Bu yok saymaların görece azalmaya başladığı günümüzde, konuyu çözümsüz bir noktaya da taşımamak gerekiyor. Halihazırda, kesin çözüm önerileri yok belki elimizde. Ancak ülkemizin kültürel gerçekliklerine uygun bir şekilde geliştirilecek okullaşma girişimlerinden ve de bölgeler/müzikal formlar/ dönemler üzerinden yapılacak kapsamlı araştırmalardan, bu tartışmalara yön verebilecek önemli ipuçlarının elde edilebileceği de bir gerçek.

* Müzisyen/Kardeş Türküler

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutukluluğuna yapılan itiraz "kaçma şüphesi" gerekçesiyle reddedildi.

Evrensel'i Takip Et