05 Nisan 2014 06:00

30 yıllık belediye meclisi rezaleti

Yerel seçimlerde, il genel ve belediye meclis seçimlerinde 30 yıldır uygulanan baraj sistemiyle pek çok parti meclislerde yine temsil edilemedi. Genel seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajından bile daha antidemokratik olarak ifade edilen “Onda birlik kesme baraj uygulamalı nispi temsil sistemi”ne göre, partiler yüzde 10’un üzerinde oy alsa dahi belediye meclislerine giremiyor.

30 yıllık belediye meclisi rezaleti
Paylaş

Sinem UĞURLU
İstanbul


Yerel seçimlerde, il genel ve belediye meclis seçimlerinde 30 yıldır uygulanan baraj sistemiyle pek çok parti meclislerde yine temsil edilemedi. Genel seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajından bile daha antidemokratik olarak ifade edilen “Onda birlik kesme baraj uygulamalı nispi temsil sistemi”ne göre, partiler yüzde 10’un üzerinde oy alsa dahi belediye meclislerine giremiyor. İmardan, kent planı ve ihalelere kadar pek çok önemli kararın belediye meclislerinde alındığı düşünülürse, belediye meclislerinde “muhalefet” neredeyse imkansız. Pek çok karar, belediye başkanının iki dudağının arasında.

GENEL SEÇİMDEN BİLE DAHA ANTİDEMOKRATİK

Kamuoyunda seçim barajı denilince akla ilk olarak, genel seçimlerde uygulanan yüzde 10’luk seçim barajı geliyor. Ancak, yerel yönetimlerde il genel meclisi ve belediye meclisi seçimlerinde uygulanan “Onda birlik kesme baraj uygulamalı nispi temsil sistemi”, temsilde adalet açısından genel seçimlerdekine göre daha antidemokratik bir uygulama.

BÜYÜK PARTİLERİN LEHİNE

Türkiye’de, 1984 yılında 2972 sayılı Kanun’la getirilen bu sisteme göre, bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının onda birine tekabül eden sayı, seçime katılan bütün partilerin aldıkları oy sayılarından ayrı ayrı çıkarılıyor. Partilerin kalan oyları, d’Hondt usulü denilen “nispi temsil sistemi” sistemine göre sıralanarak meclis üyelikleri saptanıyor. Bu sıralamada yüzde 10 barajını geçse de oyu yetmeyen partiler belediye meclis üyesi çıkaramıyor. Bu durum ise ‘küçük’ partilerin aleyhine, büyük partilerin ise lehine bir durum doğuruyor.

‘GÜÇLÜ BAŞKAN, ZAYIF MECLİS’

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Doç Dr. Yüksel Taşkın, yerel yönetimlerde uygulanan bu sistemde ‘küçük’ partilerin şansının olmadığını söyleyerek, “Hem muhalefetin, hem de temsilin önü kesiliyor. ‘Güçlü başkan, zayıf meclis’ sistemine yol açıyor. Daha şahısçı, kişici bir yerel yönetim anlayışı var. Yerel yönetimlerde başkanlık sistemi anlamına geliyor” diye konuştu.  

‘TEMSİLDE ADALET YOK’

Şehir Plancısı ve Yazar İkbal Polat, yerel yönetimlerde uygulanan bu sistemin temsilde adalet ilkesini zedelediğini ifade etti. Yerel yönetimlerin bir yönetim meselesinden öte, bir temsil ve demokrasi alanı olduğunu söyleyen Polat, “Bu nedenle de yerellerin demokratikleşmesi gerekir. Demokratikleşmesi için de temsil gücü arttırılmalıdır” diye konuştu.

‘GÜÇLÜ YERİNDEN YÖNETİM’

Yerel yönetimlerde uygulanan bu sistemi, “Başkanlık sistemine dayalı, güçlü başkan ve temsil krizi yaşayan meclis” olarak tarif eden Polat, “Bu sistemle yerel yönetimlerin demokratikleşmesi mümkün değildir. Yerel yönetimlerin demokratikleşmesi için seçim sisteminden başlayarak yetkilerin arttırıldığı, katılımın ve yerinden yönetimin güçlendirildiği köklü bir dönüşüme ihtiyaç vardır” fikrini savundu.

KADIN, GENÇ, LGBTİ VE ENGELLİ KOTASI

Onda birlik kesme baraj ile kontenjan adaylıklarının kaldırılması gerektiğini savunan Polat, “Tüm siyasal kesimlerin, belediye meclislerinde temsili sağlanmalıdır. Farklı siyasal kesimlerin temsilinin sağlanması da yetmez, temsil çeşitliliği de sağlanmalıdır. Temsil açısından dezavantajlı gruplar dediğimiz kesimlere öncelik verecek kota uygulaması da getirilmelidir. Kadın, Gençlik, LGBTİ ve Engelli kotası gibi” diye konuştu.

AVCI: BELEDİYELER DEREBEYLİK OLDU

İstanbul'un Esenyurt ilçesinden bir örnek. Esenyurt’ta 34 bin 686 oy alan HDP, hesaplamada yüzde 10’u geçse bile, “Onda birlik kesme barajı” uygulandığı için, belediye meclisinde temsil edilemedi. HDP Esenyurt Belediye Meclis Üyesi Adayı Devrim Avcı, 35 bin oy alan bir partinin temsil edilmemesinin adaletsizlik olduğunu ifade ederek, “Tek ve iki partili sisteme doğru gidiyor. AKP imparatorluk, belediyeleri de derebeylik oldu. Esenyurt gibi rantın yüksek olduğu bir yerde, mecliste muhalefetin olmaması istediklerini rahatça yapabilecekleri anlamına geliyor” diye konuştu.  

Bir diğer örnek de Beyoğlu’dan. Beyoğlu’da, toplam geçerli oy sayısı 145 bin 435 ve HDP’nin almış olduğu oy 10 bin 590. Onda birlik kesmeye göre HDP’nin mecliste temsil edilebilmesi için 14 bin 543 oya daha ihtiyacı var. Bu durumda Beyoğlu’daki tam 10 bin 590 seçmenin, belediye meclisinde temsili sağlanamadı.

KONTENJANDAN ÜYELİK

Yerel yönetim seçimlerindeki bir diğer uygulama ise, “Kontenjan adaylıkları.” Bu uygulamaya göre, geçerli oylarda birinci çıkan siyasi partinin kontenjan adayları belediye meclis üyeliğini kazanmış oluyor. Bu durumda, en çok oy alan partiye daha avantajlı bir durum sağlıyor. İkbal Polat, hem onda birlik kesme barajı, hem de kontenjan adaylığı uygulaması nedeniyle en çok oy alan partinin temsilinde, kanun yoluyla artı bir prim verildiğini, ‘küçük’ partilerin ise büyük partiler lehine düzenlenmiş bu sistemde temsil edilebilmelerinin mümkün olmadığını ifade ediyor.

 

ÖNCEKİ HABER

Taşeronu örgütleyecek sendikacılığa ihtiyaç var

SONRAKİ HABER

CHP, İzmir\'in ilçelerinde neden kaybetti?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa