9 Nisan 2014 15:24

Başak SOPACI

"erkek yüreğinin özünde sertlik vardır, oysa kadının yüreği özünde kötüdür."
Friedrich Nietzsche
Nietzsche’ye  kızmayacağım, ne de olsa binlerce yıldır erkekler tarafından kadınlar kötülük yalan ve hile ile özdeşleştirildi. Mitolojide dünyaya gönderilen ilk kadın Pandora bile yanında kötülüklerle dolu bir kutu ile gelir ve merakına yenilip açmaması gereken bu kutuyu açması ile içindeki tüm kötülükler dünyaya yayılır. İzlediğimiz filmlerde, dinlediğimiz öykülerde mutlaka ki bir kadın vardır olayları karıştıran, çıkmazlar yaratan…  Henüz vizyonda olan ‘Geçmiş’ filminde olduğu gibi.
Bol ödüllü İranlı yönetmen Asghar Farhadi’ nin 2013 yılında çektiği orijinal adı Le Passé  olan film sabırlı, iyilik dolu İran asıllı erkek karakterimiz Ahmed’in Tahran'dan Paris'e 4 yıl önce ayrıldığı eşi Marie ile boşanma işlemleri için gelmesi ile başlar. Marie yeni sevgilisi ve çocukları ile yaşamaktadır ve büyük kızı ile aralarında yeni erkek arkadaşı Samir ile ilgili gerilim hissedilmektedir. İyi, şefkatli, anlayışlı kahramanımız Ahmet bu sorunları çözebilme adına Paris’teki ziyaretinin süresini uzatır. Marie kendisinden ayrılan eski eşi Ahmet’e olan benzerliği dikkat çeken Samir ile beraberdir ancak henüz Ahmet ile göremediği bir hesabı vardır. Üstelik bir de Samir’in eşi bu ilişkiyi öğrenmesinden kaynaklı olduğu düşündürecek şekilde intihar etmiş ve komadadır. Kısaca Marien, Ahmed’in değişiyle boğazına kadar belaya bulaşmayı başarmıştır. Filmdeki 4 kadın karakterin hiçbirisi salt kötü değildir. Ya da kötülük yapmaz.  Ancak olaylar karmaşasını yaratan, tutku, öfke, kıskançlık gibi duyguların kaynağıdır tüm kadınlar. Filmin kurgusundaki başarının kaynağı olan bu insana ait olan tüm duygu ve davranışlar aslında sorun olmazdı, eğer filmdeki erkek karakterler bu kadar aklı selim soğukkanlı ve yapıcı resmedilmemiş olsaydı ya da Asghar Farhadi’ nin son 3  filminde de konu kadın  karakterlerin yarattığı karmaşa üzerine şekilleniyor olmasaydı.
YALANCI KADIN, HAKSIZLIĞA UĞRAYAN ERKEK!
Ülkesi  İran’da hasılat rekorları kıran Berlin film festivalinde bol ödül alan 2010 yapımı olan ‘Bir Ayrılık’ adlı filmi yönetmenin bu açıdan inceleyeceğimiz  ikinci filmi. İran'ın üst orta sınıfından Nadir ile Simin’in boşanma kararı ile başlayan öykü, Nadirin eşinin evi terk etmesinin ardından hasta babasının bakımı için işe aldığı kadının onu çocuğunu düşürmesine sebep olmakla suçlaması ile karmaşıklaşıyor. Kocasından gizli olarak çalışan bakıcı Razieh, hamile olduğunu Nadir’den gizlemiştir ve ölen cenin ardından olayın mahkemeye intikal etmesi ile Nadir için zor zamanlar başlıyor.  Bu süreçte masumiyetini ispatlamaya çalışan Nadir ile kızı Termeh arasında bir güven ve dürüstlük sorunu yaşanıyor. Sonunda bakıcı kadının gizlediği gerçeğin ortaya çıkması ile olay örgüsü çözülse de  Nadir ile Simin’in boşanması  sonunda filmin ilk sahnesindeki açmaz olan Nadir’in kızının İran’da mı kalacağı yoksa annesi ile mi gideceği sorunu açıklığa kavuşturulmuyor.  Bu filmde de yine gerçekleri gizleyen (yalan söyleyen) bir kadının (bakıcı Razieh) neden olduğu karmaşa ve erkek karakter Nadir’in çözüm arayışları var bir de eski eşi Simin’in Nadire olan güvensizliği Nadirin haksızlığa uğradığı fikrini pekiştiriyor.  
KADINLAR KARIŞTIRIR, ERKEKLER ÇÖZER!
Yönetmenin inceleyeceğimiz 3. filmi 2009 yılı yapımlı ‘Elly Hakkında’, ‘kadının kötü huylarını’ diğerlerinden daha yüksek dozlu vermekte. Film Sepideh’in eski dostu olan Ahmet’in Almanya’dan ziyarete gelişi şerefine Hazal kıyısında bir ev kiralayarak eski dostlarla bir tatil planlamasıyla başlar. Bu tatilde arkadaşı Elly ile Ahmed’in yakınlaşmasını sağlamayı da planlamaktadır. Ancak işler umulduğu gibi gitmez. Elly kaybolur, onun ölmüş olma ihtimali de zaman geçtikçe artmaktadır. Tüm bunların yanında film ilerledikçe Elly’nin ölmüş mü yoksa gitmiş mi, eğer öldü ise nasıl öldüğü soruları üzerine yoğunlaşmak yerine; İran halkı için ahlaksızca kabul edilen bir sorun olan Elly’nin nişanlı bir kadın olup olmadığı, buna rağmen Ahmet’le tanışmayı nasıl kabul ettiği, onun nişanlı olduğunun Sepideh tarafından bilinip bilinmediği üzerinde yoğunlaşıyor. Bu öyküde de yine Elly ve Sepideh’in gizledikleri gerçekler  sebebiyle karmaşık hale gelen olay örgüsü ve gerilimiyle baş başayız. Eh tabiî ki diğer filmlerde olduğu gibi kadın karakterlerin yarattığı karmaşayı çözmek erkek karakterlere düşmektedir. Bu filmlerin hiçbirinde kadın karakterler kötülük amaçlı yalan söylemez ancak söyledikleri masum yalanlar kendisinin ve diğer karakterler için sonuçları amaçları kadar masum değildir.
Bu üç  filmin hem yönetmenliğini, hem de senaristliğini üstlenmiş Asghar Farhadi’nin başarısına, filmlerin sürükleyiciliğine ve oyuncuların performansına diyecek bir şey yok. Ancak yönetmenimizin, bin yıllardır erkek egemenliğinin kadının kötülüklerin kaynağı olduğu söyleminden diğer birçok erkek kadar etkilendiği ortada.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et