9 Nisan 2014 19:05

Demet GÜNEY

37 yaşındayım ve doğduğumdan beri Okmeydanı’nda yaşıyorum. Sanırım İstanbul gibi büyük kentlerde benim durumuma az rastlanır. İnsanlar genelde öğrenim ya da evlilik gibi nedenlerle başka yerlere giderler. Ben ise evlendim, çocuğum oldu ve hala bu semtteyim.
Sokaklarında oynadığımız, akşamları rahatça evimize döndüğümüz semt artık güvensiz bir ortam bizim için. Normal koşullarda polis insana “güven” duygusu vermeli. Biz ise semtte polisi gördüğümüzde “Yine ne oldu? Bir şey mi olacak?​” kaygısı yaşıyoruz.  Buradaki çocuklar biber gazı kokusu ve gaz kapsülünün atıldığı sırada çıkardığı sese artık aşinalar. Kızım küçükken duyduğu seslerden tedirgin olurdu. Biz de ona “korkma kızım havai fişek atıyorlar” derdik. O ise bu sesleri duyduğunda “havai çiçek, havai çiçek” derdi. Gülerdik tabi, durumun vehametine.
Sokağımızdaki fırın evimize oldukça yakın. Kent çocuklarını sokaktan koruma refleksiyle davrandığımız için, 8 yaşındaki kızım Nehir’i yeni yeni ekmek almaya fırına göndermeye başlamıştık ki, çok değil 200, 300 metre ötemizde Berkin’in yaşadığı… Malum yaşananları hepimiz biliyoruz. Evet, ben artık Nehir’e “kızım hadi ekmek almaya git” dediğimde, Berkin aklıma geliyor. Tedirgin oluyorum. Ne kadar masum ve küçük bir talep aslında değil mi? Hesapsızca etrafa atılan biber gazı fişekleri… Tırnak içerisinde “hesapsızca” diyorum ama bilanço ortada, vücudun belirgin yerlerine hedef gözetilerek atılması sonucu ölümler, yaralanmalar…  
Berkin komadayken evet bir gün uyanabilir umudu hepimizin içindeydi. Öldüğünü duyduğumda  dakikalarca ağladım. Sanırım o gün birçok insan aynı duygu patlamasını yaşadı. Ölüm insanlar için acı veren bir duygudur. Bir anne için çocuğunun yaşarken ölümünü izlemek tarifi imkansız bence.
Bir de Burakcan’ın ölümü var. O da bu semtin çocuğu. Gencecik bir ölüm daha. Bu ölümde hesaplar tutmadı. Yaratılmak istenen düşmanlık ateşi çabuk söndü. İyi ki de söndü. Toplumsal hafızamıza kazınan Maraş, Çorum, Gazi ve Sivas katliamları benim gençliğimde hafızamda derin izler bırakmıştı.
Kızımın da aynı süreçleri yaşamasını istemiyorum. Tarihin acı bir şekilde tekrar ettiğine tanıklık etmek istemiyorum artık. Fiziki, siyasi harita var ya bir de coğrafik ölümler haritası yapılmalı. Ceylan 12 yaşında çobanlık yaptığı sırada patlayıcı maddeye basması sonucu öldü. Adalet sıfır. Uğur Kaymaz 12 yaşında vücuduna saplanan 13 kurşunla öldü. Adalet kendi ülkesinde tecelli etmediğinden, AHİM kararı sonucu Türkiye mahkûm edildi. Peki toplum bu çocuklarına ne kadar sahip çıkabildi? Adaletsizliğin hesabını sorabildi? Berkin vurulmasından bugüne geçen zamanda olay yerinde görevli memurlarını devlet hala tespit edemedi. Kara mizah çünkü Okmeydanı çok güvenli bir yer olduğu için tepemizde her yerde kameralar mevcut, ama görüntü yok. Adalet hala aranıyor.
Burakcan’ın ölümünden 12 Mart’tı yanlış hatırlamıyorsam, kamera görüntülerini ekranlardan izledik. Suçlu oldukları iddia edilen zanlılar 25 Mart’ta, 13 gün sonra gözaltına alındı. Çok acı değil mi? Aynı semtte iki ölüm. Kurumlar aynı. Ama adalet arayışı başka.  İnsanlarda adaletsizliğin yarattığı boşluk ve huzursuzluk bence bu toplumu kopuşa ve herkesin kendi adalet tarifini yapmaya itiyor.
 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et