Haydi sen de gel!
Gelin kendi organizasyonumuzu kendimiz yapalım. Aradığım her şeyi bu kampta buldum desem eksik söylemiş olurum, aradığımdan fazlasını buldum kesinlikle. Sabırsızlıkla bekliyorum bu yıl da gençlik kampımızı. Bu kolektif etkinliği beraber örgütleyelim, haydi sen de gel
Aykut Oğuzcan Kılıç
Düzce Üniversitesi
Ben daha önce kampa katılmış biri olarak bu yıl da kampın çok renkli olacağını düşünüyorum. İlk kam-pım 2010 uluslararası gençlik kampıydı. Kampa gitmeden önce atölyelerden, konserlerden, sahne gösterilerinden, panel ve söyleşilerden bahsedilmişti. İnsanın aklında daha çok arkadaşlarla gidilmiş normal bir kamp canlanıyor. Sadece biraz daha sosyal aktivite bolluğu var gibi görülüyor dışarıdan. Sonra anladım ki; paylaşım ruhu, dayanışma başka hiçbir yerde bulamayacağım şeylermiş.
Ben denize girmeyi çok severim yani oraya gidince zamanımın çoğunu denizde geçireceğimi düşünürdüm ama yapılacak öyle güzel şeyler vardı ki deniz benim için ikinci planda kalmıştı. Gidince önce çadırımıza yerleştik sonra bizim ardımızdan gelenlere yardım ettik, yeni insanlarla tanıştık.
MEDYADA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ DEĞİL
Atölye kayıtları başlamıştı. Birçok atölye vardı gidebileceğim, birkaçına kayıt yaptırdım. İkinci günden itibaren paneller ve forumlar başladı. Tabi uluslararası olması nedeniyle yurt dışından insanlarla tanışma fırsatım oldu. Aslında buraya gelen insanlar için bir fırsat da dünyanın biz ve bizim gibilerden ibaret olmadığını görmek oluyor. Bırakın diğer ülkeleri, kendi ülkemizdeki diğer insanların kültürlerini, yaşayış şekillerini, sorunlarını bilmiyoruz. Bunların farkına varmış oldum. Her şey medyada görüldüğü gibi değilmiş, bunları bir de onlardan dinleme fırsatı buldum.
Kimse çöpleri temizlememizi söylemiyordu, bakıyorduk ortalık kirliyse kendimiz temizliyorduk. Kantin çok yoğun olduğu zaman su almaya gittiğimi hatırlıyorum, parayı oradaki kasenin içine koyup para üzerini kendimiz alıyorduk, böyle bir güven ortamıydı. Yemekhanede yemek hazırlanması ve dağıtılması için yemekhane görevlisi arkadaşlar yardıma ihtiyaç olduğunu söylüyordu ve birçok kişi gönüllü oluyordu bunun için.
HERKESİN KAPISI HERKESE AÇIK
Dolu dolu on gün doğa ile baş başa kalmak şahaneydi ve bitmesin istedik. Kamp bittiğinde üzerimizdeki tatlı yorgunluk umrumuzda değildi. Herkes sazıyla sözüyle geliyor bu kampa. Yeteneği olan yeteneğiyle, bilgisi olan bilgisiyle, merakı olan merakıyla geliyordu öğrenmek için. Geceleri bir ağacın altında tanımadığım insanların yanına gidip onların müziklerine eşlik etmek, onlarla beraber şarkılar türküler söylemek benim için şahaneydi.
Burada herkesin kapısı herkese açık. Bu kampta hiç tanımadığım binlerce arkadaş edindim hem de on günde... Geceleri sahildeki konserlerde hep beraber eğlendik onlarla. Kamp bittiğinde hala kulağımdaydı sabah beni kahvaltıya uyandıran Karadenizli arkadaşların tulum sesi.
DÜŞLEDİĞİMİZ DÜNYA BU!
Anladım ki düşlediğimiz dünya buydu. Biz on günlüğüne de olsa hayalini kurduğumuz özgür, mutlu ve dayanışma içinde yaşayacağımız bir memleketin minyatürünü kurmuştuk oraya. Kurmuştuk diyorum çünkü bunu biz yaptık; ben, sen, o ve onlar, biz gençlerdi buranın mimarı.
Bu yıl da benzeri şeyler yaşayacağımızı düşünüyorum. Her sene üzerine bir şeyler koyarak, geliştirerek kendimizi daha güzel bir kamp inşa ediyoruz kendimize. Sosyallikse sosyallik, eğitimse eğitim, kültürse kültür, sanatsa sanat, tatilse tatil ne ararsanız işte burada, bizim elimizde.
Gelin kendi organizasyonumuzu kendimiz yapalım. Bir tatil için aradığım her şeyi bu kampta buldum dersem eksik söylemiş olurum, aradığımdan fazlasını buldum kesinlikle. Sabırsızlıkla bekliyorum yine bu yıl da gençlik kampımızı.
Bu kolektif etkinliği beraber örgütleyelim, haydi sen de gel!