28 Nisan 2014 17:43

Fulya Alikoç
Kadın Çalışmaları Atölyesi Yürütücüsü


‘Kadın mıdır kız mıdır, bilmem…’
‘Sen arkama geç, ben seni korurum.’
‘O etek biraz kısa değil mi aşkım!’
‘Hamileyse eylemde işi ne?​’
‘O da hak etmiş ama… Kız başına…’
‘Eve erkek alıyorlar.’…

Uzayıp gidiyor bu liste. Attığımız her adıma karşılık söyleyecek on sözü var ‘elalem’in… Sanki hayatımız, bedenimiz, emeğimiz, uğraşımız çabamız bizim değil de ‘görünmeyen bir el’den emanet bizlere. Görünmeyen eller tutmuş yakamızdan, görünmeyen duvarlar, parmaklıklar örmüş de etrafımıza hareket ettirmeyecekler bizlere.
KISKANÇLIK, ŞİDDET, TACİZ, TECAVÜZ...
Neymiş efendim? Kız yurduna giriş çıkış saatleri namusumuza halel getirmeyecek cinsten olmalıymış. Liselerde kızlar sınıfın bir yanına, erkekler öbür yanınaymış. Hatta aynı sınıfta olmak bile ayıpmış! Ayrı koridorlardan, ayrı merdivenlerden yürünmeliymiş. Kızlı erkekli aynı evde yaşanmaz, sohbet dahi edilemezmiş. Çocukken gelin edilmeli, hadi edilemediysek de üniversitedeyken kredilerle evliliğe teşvik edilmeliymişiz. Ha bir de sipariş ve-riliyor manavdan sanki. En az 3 çocuk… Sanki geleceğimiz bizim değilmiş, kendi fikirlerimizin, umutlarımızın ve arzularımızın kendi hayatımız üzerinde hiç hükmü yokmuş gibi… Akrabanın tecavüzü, patronun tacizi, sevgilinin kıskançlığı, kocanın mal gibi sahiplenmesi, babanın, ağabeyin şiddeti hak edilecek bir şeymiş de tacize, tecavüze, şiddete maruz kalmayı biz hak etmişiz gibi… Bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın olmak, olmak için çabalamak ‘muhafazakar aile’ yapılarına ters miymiş neymiş.
İşte böyle bir mengeneye sıkıştırılmak istenirken…
Kadına yönelik şiddet son yıllarda %1400 artmışken…
Her gün 5 kadın öldürülürken…
Kezzap dö-kerek… Benzinle yakarak… 17 yerinden bıçaklayarak… Artık kadın cinayetlerinin fantezi boyutunda işlendiği bir toplumda hiçbir güvenliğimiz, güvencemiz kalmamışken…
Tam da bu muhafazakarlaşma ve eşitsizlik cenderesinde benliğimizin kemikleri çatırdamaya başlamışken…
DİRENİŞİN YARISI
Geçen sene… Haziranda… Hep beraber bir ‘Öf be!’ demek ilaç gibi gelmedi mi hepimize?
‘Sen arkamda dur, ben seni korurum.’ diyene, ‘Direnişimiz erkeklerin bize hediyesi olmayacak’ diyerek… Devlet şiddetine, polis vahşetine karşı dimdik ayakta durmanın verdiği gücü tatmadık mı hep birlikte. Üstelik daha önce ‘Kızım olaylara karışma. Kız başına bir şey gelir.’ diyen annelerimizle kol kola durmadık mı barikatlarda.Toplumun bir yarısıydık her daim ama kağıt üstünde. Ne mecliste ne başka yönetim kademelerinde ne de vaat edilmiş topraklar gibi sunulan kariyer basamaklarının en tepesinde… Kağıt üzerindeki yüzde elliliğimizin bir hayrını görememiştik şimdiye kadar ama oradaydık işte. Direnişte. Yüzde elliydik. Hem de rengarenk, capcanlı ve dimdik. Kağıt üstünde değil hem de. Parklarda, meydanlarda, barikatta. Direnişin bir yarısı bizdik. Biz, genç kadınlar.
Çıktık bir kere evlerden diyoruz şimdi de. Sokaklar da bizim meydanlar da. Başka ne diyorduk? Bu daha başlangıç, mücade-leye devam!
KADIN DAYANIŞMASI
İşte tam da bu yüzden daha bir önemli hale geldi, el ele tutuşmamız ve tutuştuğumuz ellerimizi bırakmamak. Kadın dayanışması… ‘Mücadeleye devam… Ama nasıl?​’ sorusunu hep birlikte tartışmak, fikirler üretmek ve hayata geçirmek için… Daha önceki gençlik kamplarımızda olduğu gibi ha-yatımıza dair ne varsa ortaya dökerek… Değersizleştirilen kadın emeğinden tutun haksız tahrik indirimi tarifeli şiddete, daha biz doğmadan üstümüze yapıştırılmış toplumsal cinsiyet rollerinden özgür bir aşkı nasıl yaşayabileceğimize, LGBTİ bireylerin ensesindeki homofobi/transfobi tehditleri ve nefret cinayetlerine kadar. Ne varsa paylaşıp tartışıyoruz biz bu atölyede. Hem de yaşadıklarımızı canlandırarak drama teknikleriyle. Çoğu zaman da eğlenerek kadın kadına sohbetlerde. Ya da mesela yaşadığımız baskıyı erkek egemenliğinin gözüne sokmak için defile yapıyoruz dertlerimizin ve umutlarımızın her birini giyinerek. Kadın ve onur yürüyüşleri yapıyoruz bir de. Dünyanın farklı yerlerinden gelse de benzer deneyimleri yaşadığımız kız kardeşlerimiz renk katıyor sohbete, güç veriyor dayanışmamıza.
DİRENMEK GÜZELLEŞTİRİR!
Sevgili kız kardeşim,
Biz bu yıl yine 24. Anti-Faşist Anti-Emperyalist Uluslararası Gençlik Kampı’nın Kadın Çalışmaları Atölyesi’ndeyiz. Tartışıp fikir üretmeye, dayanışmaya, eğlenmeye, mücadeleye ve direnmeye çağırıyoruz seni.
Çünkü direnmek güzelleştirir!
Hadi gelin, çayı koyduk bekli-yoruz…


NOT: Atölyemize katılan erkek arkadaşlar da çok faydasını gördüklerini söylüyorlar, bizden söylemesi.

 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et