İÇİMİZDEN BİRİ
Yaşam biz kadınların hayatına o kadar sorun ve sorumluluk yüklüyor ki, çoğu zaman bunlarla boğuşmaktan başka şeylerle uğraşmaya vakit ayıramayacağımıza inanıyoruz. Böyle olunca da çoğumuz “ben politikadan ne anlarım” diyoruz. Ne kendi gücümüzü görebiliyoruz, ne de sorunlarımız çözebiliyoruz. Kendi gücünü keşfedip hayata bakışını değiştirmiş bir kadın, Ankara’dan Gülcan, değişim öyküsünü paylaşıyor bizimle. Birlikteliğimizin her birimizin hayatını tek tek nasıl da değiştirebileceğinin bir örneğini sunuyor:
Kendi gücünü görmekten güzeli var mı!
Gülcan ÖZAYDIN
Benim özümde bir mücadelecilik vardı eskiden beri, bunu şimdi bütün yaşamıma bakınca görebiliyorum. Evdeyken annemle çok cebelleşirdim mesela. Ama evlendikten sonra bu değişti, bu kez babama karşı annemin yanında durmaya başladım hep. 90’lı yıllarda çalıştığım yerde sendikalaşma mücadelesi verildi, Otomobil-İş vardı. Ben de üye oldum, yapılan tüm eylemlere katıldım. Bir gün eve bir kâğıt geldi, “işyeri bir hafta reorganizasyon nedeniyle kapanıyor” yazıyor. Biz bu reorganizasyon kelimesini ilk defa o zaman duyduk. Direnişe başladık. İşyeri açılınca beni tekrar işe aldılar, ben öğlenleri gidip direnişe destek veriyordum tabii. 15 gün sonra da bir grup arkadaş işten tamamen çıkartıldık. Sonra bir daha da çalışamadım. İki çocuğum vardı zaten, bir tane daha oldu o sırada. Çok iş aradım. Hiç unutmuyorum, iş ararken önceki işyerimden bir yönetici vardı başvurduğum yerde. İşe almadılar diye çok sinirlenmiştim, bekâr ya da tek çocuğu olanları alıyorlardı işe. Oturdum adama mektup yazdım, “3 çocuğum var diye ben çalışamaz mıyım” diye sordum. Cevap gelmedi tabii. Ondan sonra iş aramayı bıraktım, böylece tamamen eve kapandım. Kendi paranı kazanman çok önemli gerçekten.
HER KADIN HİKÂYESİNİN ORTAK SORUNU: ŞİDDET
Kızlarımdan biri eşinden şiddet görüyordu. Bunları belgelemesi için çok uğraştım. Birçok kadın gibi istemedi bunu. Şiddeti uygulayan adamdı ama kızım hala “ama ben ona karşı yanlış şeyler yaptım” diyerek kendini suçluyordu. O zamanlar bunu o kadar iyi anlayamıyordum, kızıyordum. Ama şimdi bunların kadınların çok benzer olarak yaşadıkları duygular olduğunu anladım. “Seni de kızını da öldürürüm” diye tehditler de almaya başlayınca kızım karakola gitti artık. Tüm bunlar çocuğun yanında olduğu için o bunlardan çok etkilendi. Hala o ve ailesi bize bir sürü problem yaşatıyor. En son seçim günü oy kullanırken karşılaştık, o kadar kişinin ortasında hakaret edip bağırdılar, kavga çıkartmaya çalıştılar. Boşanınca da bitmiyor kadınların yaşadıkları yani.
‘BAŞKA ŞEYE VAKİT Mİ VAR’ DERKEN…
Tüm bu yaşananlar hepimizi ailece çok etkiledi. Bunlarla uğraşırken hayatının odak noktası bu oluyor doğal olarak. Başka şeyler düşünemiyorsun. Bu süreçte yalpaladığım zamanlar çok oldu. Panik atağa benzer şeyler yaşadım mesela. Kalbim o kadar çok çarpıyordu ki, kalbimi dışarıdan hissedebiliyordum. Güm güm güm … yerinden çıkacak gibi. Bunun üzerine giderek engellemeye çalıştım. Evdeki günlük işlerle geçiyordu vaktim çoğunlukla. Bu sorunlar varken başka şeylerle uğraşmaya çok zaman ve enerjim de kalmıyordu açıkçası. Çünkü hep aklımda bunlar vardı.
BİZDEN UMUTLANANLARI GÖRMEK NE GÜZEL!
Ben evdeki işlerden, sorunlardan çok bunalmaya başlamıştım. Kördüğüme dönüyor tüm bunlar bir süre sonra. Kendi sorunlarına kendi işlerine gömülüyorsun, böyle olunca o sorunları da çözemiyorsun zaten. Komşum aracılığıyla Halkların Demokratik Kongresi’nin çalışmalarına katıldım. Seçimle birlikte aktif olarak da çalışmak bana terapi gibi geldi aslında. Pazarlara gidip insanlarla konuşmak, insanların gözlerindeki ışığı görmek, bizden umutlananları görmek çok başka bir dünyayı hatırlattı tekrar bana. Dinlediler, sorular sordular, anlamaya çalıştılar, bazen tepki gösterdiler, kızdılar… Bir komşumuz kadınlarla yaptığımız toplantılara, kahvaltılara katıldı. Çok mutluydu, bunu görünce biz de çok mutlu olduk tabii. Daha önce HDK’nin hiçbir etkinliğine katılmamıştı. Sonradan konuşurken anladık ki, Kürtlerle ilgili medyadan şurdan burada öğrendiği yanlış bilgileri, önyargıları varmış. Doğruları öğrendikçe önyargıları da azaldı.
İKİ KAT ÇALIŞIYORUM AMA AĞRI MAĞRI YOK!
Bu çalışmalara katıldıkça aslında sorumluluklarım da iki kat arttı. Evdeki işler yine benim üzerimdeydi. Sadece evdeki işlerle ve sorunlarla uğraştığım zamanlarda her yerim ağrırdı, sabahları ağrıyla uyanırdım. Şimdi iki kat iş yapıyorum, daha çok yoruluyorum ama ağrı mağrı yok. Garip geliyor değil mi? Ama bu faaliyetler aslında beni güçlendirdi. İnsanlarla doğru diyalog kurma, bir şeyler başarma, bunlar insanı değiştiriyormuş. Bütün bunları yaşayınca şunu görmeye ve düşünmeye başladım; kadınları asıl yıpratan aslında ev içindeki kısır döngü, sorunların ve stresin birikmesi ve çözülmeden kalması. Böyle olunca kendi sorunlarımızda boğuluyoruz, bu sorunları da çözemiyoruz böyle olunca zaten. O nedenle biz kadınların dışarıya dönük yaşamamız çok önemli. Böyle olunca kendi sorunlarımızı da daha rahat çözeceğimizi düşünüyorum. Bireysel yaşamak biz kadınları köhneleştiriyor.
IŞIĞA DOĞRU YÜRÜMEK…
Bir komşum aracılığı ile Halkların Demokratik Kongresi ile tanıştım. Kongreye katılmaya karar verdim. Her yerden gelenler vardı. İmam bile vardı orada, hem çok şaşırdım hem de etkilendim. Bir defa benim bildiğim imamlardan çok farklıydı. Oldukça yoksul bir kadının hikayesini anlatmıştı. Her gün 3 tane bayat ekmek alırmış, daha ucuz olduğu için. Oradan artan parayı da biriktirirmiş. Sonra o biriken parayla gidip battaniye almış ve Van depremzedelerine göndermiş. Ben çok etkilendim bundan. Ben de destek olmaya çalışmıştım Van depremzedelerine ama bu kadının koşullarını ve yaptıklarını düşününce onun yanında çok bir şey yapamamışım diye düşündüm. Başka şehirlerden gelen kadınlar vardı sonra, onların oradaki varlığı evde oturmanın bir anlamı olmadığını gösterdi bir kez daha bana. Biz niye Ankara’da da daha çok olup bunları yapmayalım diye kendime sorduğumu hatırlıyorum. Hem yeni ufuklar açıldı önüme bu kongreyle, hem de korkmamayı öğrendim. Oradakileri dinlerken, karanlığın değil güneşin ışığına doğru gittiğini hissediyorsun. Kongreden sonra da HDP seçim çalışmalarına tüm gücümle katılmaya çalıştım.