Birbirimize güvenmeyi öğreniyoruz
Aynı mahallede oturup aynı şeyleri yaşamak, aynı pazardan alışveriş yapmak, aynı okula çocuklarımızı göndermek, aynı arabalarda yolculuk yapmak, aynı fabrikada çalışmak ve bunları yaşarken aynı sorunları ortak yaşamak, ama birbirimizden haberdar olmamak. Biz Esenyalılı kadınların, yaşamımızın her alanında o kadar çok ortak yanımız var ki; ama bunları fark etmemiz zaman alıyor.
Adile DOĞAN
Aynı mahallede oturup aynı şeyleri yaşamak, aynı pazardan alışveriş yapmak, aynı okula çocuklarımızı göndermek, aynı arabalarda yolculuk yapmak, aynı fabrikada çalışmak ve bunları yaşarken aynı sorunları ortak yaşamak, ama birbirimizden haberdar olmamak. Biz Esenyalılı kadınların, yaşamımızın her alanında o kadar çok ortak yanımız var ki; ama bunları fark etmemiz zaman alıyor.
Örneğin, aynı sorunları yaşıyoruz ama sorun sadece yaşayanın oluyor. Yaşadığım bir sorunu, benimle aynı şeyleri yaşayan bir başka kadınla çok rahat paylaşamıyorum, bunun birçok nedeni var. En önemli nedenlerden biri güven sorunu. Genelde kadınlar birbirilerine güvenmiyor ve bu kadınların yan yana gelmesini de engelliyor. Günlük rutin yaşadıklarının dışına çıkmadan anlatır. Ama gerçekten içini açsa görecek ki aslında karşısındaki diğer kadın da aynı sorunları yaşıyor.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nde kadınlarla, yaşadığımız ortak sorunlar üzerinden bir araya geliyoruz. Birçok etkinlik düzenliyoruz. Bunlarla beraber elbette bu güven sorunu da yavaş yavaş aşılıyor. Geçtiğimiz haftalarda bir psikolog eşliğinde biraraya geldik. Amacımız, kadınların kafasındaki problemleri anlatması, belki tek kendisinin yaşadığını sandığı sıkıntıları paylaşmasıydı. 8 -10 kişilik guruplarla yapılan bu seansların üçüncüsünü gerçekleştirdik.
O FORMÜLÜ BULACAĞIZ
O kadar güzel örnekler çıktı ki, bu nedenle yazarak paylaşmak istedim. Çünkü bu kadar ortak sorunu yaşayan biz kadınların rahat ve güveneceğimiz ortamlar yaratıldığında aslında birbirimize güvenmeyi de öğrendiğimizi gördük. Bir araya geldiğimiz ilk oturumda gördük ki, belki aynı binada ya da aynı sokakta yaşasak da birbirimizin can yakıcı sorunlarından habersizmişiz ve bu yüzden de çözümsüzmüşüz. Ama bir sonraki grup terapisine gelenimiz, ilk yapılan terapide anlatılanları kendine dert edinmiş, bugüne kadar komşuluk ettiği ama yaşadıklarından habersiz olduğu arkadaşının sorunların nasıl çözebiliriz diye önerilerle geliyor. Bunu bir acıma duygusuyla yapmıyor kendi sorunuyla ortak olduğu için ya da bir insan olarak kendinden önce yanındakini düşünme duygusuyla yapıyor.
Dernekte yaptığımız bütün etkinliklerden genelde kadınlar çok keyif alıyor. Ama birlikte yaptığımız terapi toplantısı çok daha keyifli ve etkiliydi. Çünkü “benim sorunum” diye söze başlıyor, kendi yaşadığını komşusu yaşamış gibi anlatmıyor artık. Çünkü birbirimize güveniyoruz güvenmeye devam ettikçe de sorunlarımızı nasıl çözeceğimizin formülünü bulacağız.
Aynı mahallede oturup aynı şeyleri yaşamak, aynı pazardan alışveriş yapmak, aynı okula çocuklarımızı göndermek, aynı arabalarda yolculuk yapmak, aynı fabrikada çalışmak ve bunları yaşarken aynı sorunları ortak yaşamak, ama birbirimizden haberdar olmamak. Biz Esenyalılı kadınların, yaşamımızın her alanında o kadar çok ortak yanımız var ki; ama bunları fark etmemiz zaman alıyor.
Örneğin, aynı sorunları yaşıyoruz ama sorun sadece yaşayanın oluyor. Yaşadığım bir sorunu, benimle aynı şeyleri yaşayan bir başka kadınla çok rahat paylaşamıyorum, bunun birçok nedeni var. En önemli nedenlerden biri güven sorunu. Genelde kadınlar birbirilerine güvenmiyor ve bu kadınların yan yana gelmesini de engelliyor. Günlük rutin yaşadıklarının dışına çıkmadan anlatır. Ama gerçekten içini açsa görecek ki aslında karşısındaki diğer kadın da aynı sorunları yaşıyor.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nde kadınlarla, yaşadığımız ortak sorunlar üzerinden bir araya geliyoruz. Birçok etkinlik düzenliyoruz. Bunlarla beraber elbette bu güven sorunu da yavaş yavaş aşılıyor. Geçtiğimiz haftalarda bir psikolog eşliğinde biraraya geldik. Amacımız, kadınların kafasındaki problemleri anlatması, belki tek kendisinin yaşadığını sandığı sıkıntıları paylaşmasıydı. 8 -10 kişilik guruplarla yapılan bu seansların üçüncüsünü gerçekleştirdik.
O FORMÜLÜ BULACAĞIZ
O kadar güzel örnekler çıktı ki, bu nedenle yazarak paylaşmak istedim. Çünkü bu kadar ortak sorunu yaşayan biz kadınların rahat ve güveneceğimiz ortamlar yaratıldığında aslında birbirimize güvenmeyi de öğrendiğimizi gördük. Bir araya geldiğimiz ilk oturumda gördük ki, belki aynı binada ya da aynı sokakta yaşasak da birbirimizin can yakıcı sorunlarından habersizmişiz ve bu yüzden de çözümsüzmüşüz. Ama bir sonraki grup terapisine gelenimiz, ilk yapılan terapide anlatılanları kendine dert edinmiş, bugüne kadar komşuluk ettiği ama yaşadıklarından habersiz olduğu arkadaşının sorunların nasıl çözebiliriz diye önerilerle geliyor. Bunu bir acıma duygusuyla yapmıyor kendi sorunuyla ortak olduğu için ya da bir insan olarak kendinden önce yanındakini düşünme duygusuyla yapıyor.
Dernekte yaptığımız bütün etkinliklerden genelde kadınlar çok keyif alıyor. Ama birlikte yaptığımız terapi toplantısı çok daha keyifli ve etkiliydi. Çünkü “benim sorunum” diye söze başlıyor, kendi yaşadığını komşusu yaşamış gibi anlatmıyor artık. Çünkü birbirimize güveniyoruz güvenmeye devam ettikçe de sorunlarımızı nasıl çözeceğimizin formülünü bulacağız.