06 Mayıs 2014 06:00

'Üç Fidan’ın idam gecesi!

Hiç unutmuyorum… Ben lisedeydim. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm cezalarına çarptırılmalarına dair Meclis görüşmelerinde babam da konuşma yapmıştı. Mayıs 1972’de bir gün sabaha karşı Meclisten dönmesini bekliyorduk. O gece Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idam cezaları oylanıyordu. Babam geldiğinde “Olmadı kızım” dedi. Karşı çıkmışlar ama kurtaramamışlardı üç genci. Sanki 10 yaş ihtiyarlamıştı…

\'Üç Fidan’ın idam gecesi!
Paylaş

Yaşar SEYMAN

Hiç unutmuyorum… Ben lisedeydim. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm cezalarına çarptırılmalarına dair Meclis görüşmelerinde babam da konuşma yapmıştı. Mayıs 1972’de bir gün sabaha karşı Meclisten dönmesini bekliyorduk. O gece Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın idam cezaları oylanıyordu. Babam geldiğinde “Olmadı kızım” dedi. Karşı çıkmışlar ama kurtaramamışlardı üç genci. Sanki 10 yaş ihtiyarlamıştı…

Bu sözler Eski Sanayi Bakanlarından Muammer Erten’in ölümünden sonra yayınlanan  “Topraktan Parlamentoya’ kitabına önsöz yazan kızı Şule Bucak’a ait…
Aynı gecenin anılarını farklı biçimde yaşamak bir yazgı sanki…

Benim Altındağ’da yaşayan muhtar babamı 6 Mayıs gece yarısı polisler evinin kapısını tokmaklayarak derin uykulardan uyandırıyor ve aynı mahalleden iki kişinin evlerini göstermesini istiyorlar. Babam, mahallemizde oturan Mezarlıklar Müdürü Alişan Canpolat’ın ve karşı mahallede oturan celladın evini gösteriyor. Babam, o acıyla sabaha kadar uyuyamıyor. Uyandığımda balkonda annemle, babam çökmüş otururlarken gördüm: “Yine kim öldü” dedim. Babam bana “İnsafsızlar üç genci astılar!” dedi. “Ne?​” diye gelen sorumun ardından ağlamaya başladım. Babam anlatıyordu: “Polisler uyandırdı, Alişan Bey’in evini gösterdim. Sonra da annenle balkonda sabaha kadar oturduk” dedi. Celladın da bizim semtte oturduğunu yıllar sonra annem söyledi. Muhtarlığa geldiğinde hep acıyarak baktığım o zavallı adamın cellat olduğunu öğrenince şok olmuştum.

Aynı kuşaktan iki genç kız aynı olayı birbirinden farklı semtlerde babalarından duyuyor, aynı acıyla okula gidiyor, aynı anı her 6 Mayıs günü yeniden canlanıyor…
Aynı acının buluşturduğu bu iki kadın 1999- 2000 yıllarında CHP parti yönetiminde (MYK) da 17 ay birlikte çalıştık. Bu anıdan habersiz kadın dayanışmamız, dostluğumuz ve sevgimiz sayesinde yıllar sonra bu acıyı ikimizin de kalbini kavuran bu acıyı paylaşmamızı sağladı. Kadın dayanışmasının olmadığı ülkemizde hele siyasette inanılmaz yitimlerin olduğu bir süreçte bu yaşanmışlık bize paha biçilmez bir armağan gibiydi.

Gelin, o acımasız TBMM’deki oylamayı “TOPRAK’TAN PARLAMENTOYA”dan okuyalım:

Kitabın 258. sayfasında:

“Deniz Gezmiş’lerin İdamı konusunda Millet Meclisi’nde Yaptığı konuşma ( 10 Mart 1972)

BİRİNCİ OTURUM
Başkan: Başkanvekili Fikret Turhangil
Başkan: Millet Meclisi’nin 58. bileşimini açıyorum.Bu adaylardan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlik kadrolarına atanmak isteyenler ile Diyanet İşleri Başkanlığında din hizmetlerinde görev almak isteyenlerin de KPSS'ye başvurması gerekiyor.
(…)

V. GÖRÜŞÜLEN İŞLER:

1. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm cezalarına çarptırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve Adalet komisyonu raporu ( 3/711) (S.Sayısı: 509) (!)
(…)
Başkan: Sayın Muammer Erten, buyurunuz efendim.
Muammer Erten: ( Manisa) Sayın başkan, değerli arkadaşlarım,
Bu konunun müzakeresine başladığımız saat 15.00’ten beri bu çatı altında gelecek nesillerin ibretle okuyacağı pek çok konuşma dinledik. Bilhassa sayın Adalet Partisi sözcüsünün kendisini kaybederek burada yaptığı konuşmayı gelecek nesiller ibretle okuyacaklardır. (AP sıralarından: “Asıl kendisini kaybeden sizsiniz” sesleri.)
CHP Manisa Milletvekili Muammer Erten’in 10 sayfalık bu konuşma metninin tamamı kitapta…
6 Mayıs aynı zamanda Anadolu topraklarında Hıdırellez…
Ülkeyi adaletsizce yönetenler ne ‘Hıdırellez’ ne ‘ Newroz’ ne de ‘1 Mayıs’ları kana bulamaktan hiç çekinmediler…

6 MAYIS ÜÇ GÜLDÜR!

Üç fidanı asmakla kalmayıp, mezarlarının yan yana olmasına izin vermediniz.
Yıllardır genç yaşlı Karşıyaka mezarlığına ellerinde gül koşuyorlar.
Her yıl artan bu sayıyı görüyor musunuz?
Önemlisi utanıyor musunuz?
Ne mutlu ki babalarımızın anılarını utanmadan aktarabiliyoruz.

ÖNCEKİ HABER

\'Üç Fidan\' her yerde anılıyor

SONRAKİ HABER

Zafer Çağlayan gerdi, yumruklaşmaya ramak kaldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa