17 Mayıs 2014 06:00

Bu fabrikaya bak 1800’lü yılları gör!

Gaziantep Başpınar’da Gür İplik 2 işletmesinde, üç vardiyada da iş bırakan işçilerin direnişi 3. günü geride bıraktı. Bu süre içinde patron ya da yöneticilerden herhangi bir somut yanıt alamayan işçiler, haklarını alıncaya kadar direnişlerini sürdürmekte kararlı.

Bu fabrikaya bak 1800’lü yılları gör!
Paylaş

Fatma KESKİNTİMUR
Antep


Gaziantep Başpınar’da Gür İplik 2 işletmesinde, üç vardiyada da iş bırakan işçilerin direnişi 3. günü geride bıraktı. Bu süre içinde patron ya da yöneticilerden herhangi bir somut yanıt alamayan işçiler, haklarını alıncaya kadar direnişlerini sürdürmekte kararlı. İşçilerin gazetemize anlattıkları, çalışma koşullarının Başbakanın Soma katliamını meşrulaştırmaya çalışırken örnek verdiği 1800’lü yıllardan farksız.

KÖLELİĞE KARŞI BİRLİK ÇAĞRISI

Gür İplik 2’de ‘haksızlıklara ve kuralsızlıklara karşı direnişteyiz’ diyen işçiler, Başpınar’da aynı sektörde faaliyet gösteren fabrikaların işçilerine de seslenerek, kendi üye oldukları DERİTEKS Sendikasında örgütlenme çağrısı yaptılar. DERİTEKS’te örgütlenmelerini, “Kendi yönettiğimiz, kararlarını birlikte aldığımız, bizimle sonuna kadar birlikte mücadele edecek bir sendikada örgütlendik” sözleriyle anlatan işçiler, Başpınar’da tüm işçilerin artık ‘Sefalet ücretine ve kölelik koşullarına dur demesi gerektiği’ne dikkat çektiler. Fabrika önünde tam bir dayanışma ile bekleyişlerini sürdüren Gür İplik 2 işçileri, şimdiden temsilcilerini seçiyor, ortak kararlar alıyor ve talepleri dahil her konuda tüm işçilerin görüşlerini alarak hareket ediyorlar.  Direnişteki işçilerin aktardığı her ayrıntıda, işçilerin hangi koşullarda çalıştıkları ve nelere katlandıkları da bir bir çıkıyor ortaya.

‘İNSANLARIN TAZMİNATINA GÖZ DİKİYORLAR’

Başpınar’da birçok yerde olduğu gibi pazar mesailerinin zorunlu olması işçilerin en çok dile getirdikleri sorunlardan. Önemli bir işlerinde dahi, kolay izin alamadıklarını söyleyen Mesut adlı işçi, “İzin aldığımızda 100 lira performans priminden kesilirken 100 lira da ceza veriyorlar” diyor. Mesut’un aktardığı diğer konu ise işçiyi tazminatsız işten çıkarmak için yapılanlar. İzin almanın bile ‘göze batma’ sebebi olduğunu söyleyen Mesut durumu şöyle anlatıyor: “Göze battığında sürekli zor işlere yönlendiriyorlar. İşten caydırıp tazminatsız göndermeye çalışıyorlar. İnsanların tazminatına göz dikiyorlar.”

‘SOHBET ETTİĞİMİZDE  TUTANAK TUTUYORLAR’

Mehmet adlı işçi de destekliyor söylenenleri ve birbiriyle konuştuklarında bile tutanak tutmakla tehdit edildiklerini anlatıyor. Direnişin başlamasında etkili olan olayın da bu sebeple başladığını aktaran Mehmet, “Önce üç arkadaşımızı ayrı ayrı yerlere vermeye çalıştılar, diğer işletmeye gönderdiler, geri getirdiler, birbirlerini göremeyecekleri vardiyalara dağıttılar. Amaç dayanamayıp kendilerinin çıkmasıydı. Son olarak direnişin başladığı vardiyada da bir arkadaşımıza önce vardiyasının değiştiği söylenip, kabul etmeyince de ‘Beğenmeyen gitsin’ denilince hep birlikte çıktık dışarı” diyor.

‘MASKE VAR AMA VERMİYORLAR’

İşyerindeki sağlıksız koşullardan bahseden işçiler, içeride en çok ‘toz ve yüksek ses’ten rahatsız. İş yerinde maske olmasına rağmen kendilerine verilmediğini belirten Mesut, gürültü için de ancak 6 ayda, senede bir kulaklık verildiğini, onun da işe yaramayacak kadar kalitesiz olduğunu söylüyor.

‘4 KİŞİLİK İŞE 2 KİŞİ BAKIYOR’

İş esnasında fenalaşan, rahatsızlanan işçiler için de gerekli önlemlerin alınmadığını, işletme içinde ilkel yöntemlerle geçiştirildiğini anlatan işçilerden Mehmet, işyerinin ağır koşullarını şu sözlerle özetliyor: “18 aydır buradayım, geldiğimde 96 kiloydum şimdi 78 kiloya düştüm. Buranın işi çok yorucu, 4 kişilik yere 2 kişi bakıyoruz.”

‘İZİNSİZ TUVALETE GİDEMİYORUZ’

Tuvalet ihtiyacı için bile sorun yaşadıklarını anlatan işçiler, “Arayıp çavuşu bulmalıyız, izin istemeliyiz ihtiyaç için. Bırakıp gidersek, bunun da hesabı soruluyor”. Tuvalet ihtiyacının mola sürelerinden düşülüp düşülmediğini sorduğumuzda ise başka çarpıcı bir cevapla karşılaşıyoruz; “15 dakika yemek molası dışında mola yok.”


İŞÇİLERİN TALEPLERİ

GÜR İplik’te direniş başlatan işçilerin talepleri şöyle
* Fazla mesai yapmadan, pazar ve tatillerde çalışmaya muhtaç olmadan, insanca yaşamamıza yetecek bir ücret
* Haksız yere bir tek kişi bile işten atılmayacak, görev yeri ve vardiya değişimi yapılmayacak.
* Ücret kadar önemli olan sosyal haklar ve ücret tutarında 4 ikramiye olacak
* Pazar günleri, bayram ve resmi tatillerde çalışma zorunluluğuna son verilecek. Fazla mesailer zorunlu olmayacak ve fazla mesai ücretleri iki katına çıkacak
* Toplusözleşme ile senelik izin günleri artacak. İzin günlerini patron istediği zaman değil, işçi ihtiyacına göre kullanacak
* Hastalık, düğün, taziye ve iş kazası gibi durumlarda ücretli izin hakkı olacak
* Eğitim yardımı, yakacak yardımı, cenaze ve düğün yardımı, gece vardiyasında çalışanlar için yıpranma payı gibi pek çok sosyal hak ve ek ücretler olacak.


‘İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ’

GÜR İplik işçilerinin anlattıkları, sadece kendi fabrikaları için geçerli değil. Birçoğu uzun yıllar Başpınar’ın çeşitli yerlerinde çalışmış olan bu işçilerin önceki deneyimleri, benzer örneklerle dolu. Son olarak, Bozan adlı işçi, Soma’daki katliama değinip başsağlığı diledikten sonra, “İşçinin işçiden başka dostu yok, diğer işçiler de bizimle birleşsin istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz, artık yeter.” diyor.


‘KAZA TUTANAĞI TUTULMASIN DİYE ANLAŞMALI HASTANEYE GÖTÜRÜYORLAR’

SOMA’daki katliamı da konuştuğumuz işçilerin kendi iş yerlerine dair anlattıkları durumun vehametini gösteriyor. Eğitim vermesi gereken uzmanın ‘Bir kez gelip kağıttan okur gibi bir şeyler anlattığını’ söyleyen işçiler, kendilerine hiçbir şey sorulmadığını belirtiyor. Denetleme konusunda birçok yerde alınan cevap burada da aynı: “Denetleme olacağından haberleri oluyor, tertemiz yapıyorlar. Kağıt üstünde hallediliyor.” Bir diğer önemli sorun da bazı işçilerin sigortasız çalıştırılması. İş kazalarında yaralanmaya müdahalede de Başpınar genelinde uygulanan yöntemlerden söz ediyorlar. Eski işyerinde parmağını kaybeden Celal Usta’nın anlattıkları, İşçi Hasan’ın kolundaki dikişlik yaraya bantla müdahale edilmesi, ardından da özel bir hastanede ameliyat edilmesi patronların işçi sağlığına nasıl baktığını gösteriyor. Kazalara dair dikkat çeken ortak nokta ise işçilerin kaza tutanağı tutulmaması için anlaşmalı özel hastanelere götürülüyor olmaları.

ÖNCEKİ HABER

İş bırakan işçiler: Taşerona geçit verenler sorumlu

SONRAKİ HABER

Soma\'ya giden Hak-İş Başkanı\'na \'ne diyelim?\'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa