Mayıs'ın kanlı günleri haziran'a dönüyordu…
Haziran hüznünü " pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim dökülüyor etim sarı yapraklar gibi uy anam anam Haziran'da ölmek zor...'' dizeleriyle anlatıyordu Hasan Hüseyin 1977'de. Ölene kadar işçi sınıfının haklı mücadelesini savunan bunu şiirlerle, şarkılarla, romanlarla ve anılarla daima dile getiren güzel insanlarımızı kaybettik Haziran ayında… İşçi sınıfını tüm içtenliği ve sevecenliğiyle anlatan Maksim Gorki'yi, "vatan hainliğine" devam eden, barışın, devrimin, aşkın, doğanın, başkaldırının şairi Nazım Hikmet'i, Maksim Gorki ve Nazım okumaktan 5 yıl hapis cezasına mahkum edilen değerli yazarımız Orhan Kemal'i, Anadolu'nun şairi olan, halk dilinden güzelim şiirlerini söyleyen Ahmed Arif'i ve Çernobil faciasının bugün bile süren etkilerinden, kanserden kaybettiğimiz Karadeniz'in şair ceketli çocuğu; Kazım Koyuncu'yu. Bu günlerde Kazım Koyuncu'nun memleketi olan güzelim Hopa'da, derelerini, kırmızı renkli alabalıklarını, dağlarını, coğrafyasını, kültürünü korumak isteyen Anadolu sevdalıları, mevcut hükümetin mitinginden önce eylem yaptılar ve açtıkları pankartlar, korkutan pankartlardı. "Su haktır, satılamaz", "Tek Yol Devrim", "Dereler Özgürdür, Özgür Akacak''. O kadar korktular ki, horonlarla tepki gösteren halka adeta "Madem su haktır, alın size tazyikli su" cevabı verildi! Polis devleti Hopa'yı ele geçirdi ve halka gaz bombaları ile cevap verildi. Öğretmen Metin Lokumcu gaz bombasından etkilenerek kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti. Bu olayı protesto eden herkesi, eşkıyalıkla suçladı, Erdoğan. Referandumunun ardından AKP kendi 12 Eylül`ünü yürürlüğe koyarak faşist yöntemlerle halkın mücadelesi sindirilmeye çalıştı. AKP bir yandan "ileri demokrasi" naraları atarken öte yandan gazla, copla her yerde halka saldırmaya devam ediyor!
Evrensel'i Takip Et