18 Mayıs 2014 08:30

Gözde TÜZER

İngiltere’de geçmişe gidiyorum, 1862’de bir madende göçük 204 kişi ölmüş. 1866, 361 kişi ölmüş. İngiltere’de 1894 patlama 290. Fransa’ya geliyorum 1906 dünya tarihinin en ölümlü ikinci kazası 1099. Japonya 1914’de 687. Çin’de 1942, gaz ve kömür tozu karışmasının neden olduğu sanılıyor, ölüm sayısı 1549. Yine Çin’de 1960 metan gazı patlaması 684. Japonya’da 1963’te yine kömür tozu patlaması 458. Hindistan’da 1965’te 375. Bakın Amerika. Teknolojisiyle her şeyiyle. 1907’de 361.”
Bunlar Başbakan Erdoğan’ın sözleri... Tarih tarih açıkladı... Nerede, ne zaman, nasıl bir “kaza” olduğunu ve kaç kişinin yaşamını yitirdiğini...
Ancak Başbakan geçmişten örnek verirken, dönemin koşullarını anlatmamayı tercih etti. Bugün, örneğin, İngiltere’de yılda en fazla 1-2 işçinin öldüğünü unutarak... Dünyanın birçok ülkesinde temel işçi sağlığı önlemlerinin alındığını, bu düzeyde ölümlerin yaşanmadığını unutturarak... Bakalım Başbakan’ın bahsettiği yıllarda, o kazalarda, o ülkelerde hayat nasıldı?

1800’LERİN SONLARI, İNGİLTERE...

1800’lerin sonları, İngiltere... Sanayi Devriminde gelişmeler yaşanıyor ancak işçilerin yaşamları ölümlerden ibaret. Satın alınan buğday üzerinden ele alındığında dahi gelir acıklı bir şekilde düşük... Londra gibi şehirler o kadar pis ve hastalık kaplı ki, her nesilde nüfuslarının üçte biri ölüyor ve kayıplar kırdan gelen göçmenlerle kapatılıyor. En zengin ve en fakir ülkelerin yaşam standartlarındaki uçurum hızla açılıyor. 1800’de 4’e 1 olan refah eşitsizliği bugün 50’ye 1 oranından daha fazla. 5 yaşındaki çocukların çalışmaya başladığı ve bacalardan iplerle sarkıtıldığı dönem. 7 yaşındaki çocukların madenlerde çalışmaya başladığı dönem... Ve Başbakan’ın bahsettiği 1862 İngiltere maden kazası... 16 Ocak’ta Hartley Kömür Madeni’nde yaşanıyor facia. 204 kişi hayatını kaybediyor....
Pompalama motorunun kırılması ve düşmesi sonucu işçiler hayatını kaybediyor. Yaşanan bu facia sonrası İngiltere’de maden kuralları değişiyor ve İngiltere’deki tüm maden ocaklarında en az 2 bağımsız kaçış yolu olması kuralı getiriliyor.

FRANSA... 1900’LERİN BAŞI...

Başbakan’ın bahsettiği ikinci ülke Fransa... 1900’lerin başı... Fransa burjuva devriminin üzerinden 100 yıl geçmiş, sanayi devrimine uyum sağlamış bir Fransa... Birinci dünya savaşı öncesi, sömürge kapma yarışında ön sıralara ilerlemek isteyen, işçilerinin, emekçilerinin üzerinden yükselen Fransa... İşçiler mi? Sınıfların oluşması devam etse de işçilerin yaşadığı sefalet tüm Avrupa’da benzerdi. İngiltere’de olduğu gibi burada da küçük yaşta çalışmak zorunda olan çocuklar, sefalet ve açlık... Ve yıl 1906, 10 Mart... Kuzey Fransa’daki Courrières maden ocağında kömür tozu patlaması yaşandı. 1.099 madenci hayatını kaybetti. Ve maalesef çalışanların üçte ikisi 18 yaşın altında çocuktu. Patlamadan birkaç gün sonra Jean Jaurês, Lille gazetesinde şöyle yazıyordu. “Ülke temsilcileri tarafından sosyal adalet kavramı madenin derinliklerinde yananlar için kullanılıyor. Bu işin, sert ve acı kaderi, kendini gösteriyor. Politikacıların hırslı ve gafletli bu oyuna dair bir şeyler yapması gerekiyor, eğer işçi sınıfının özgürleşmesi için yapmazlarsa, işçiler nasıl daha iyi bir yaşam kuracak?​” demişti. Fransa’da 18 Mart tarihindeyse bütün bölgelerde hızlıca bir grev örgütlendi. Dönemin Fransa Başkanı Georges Clemenceau bölgeyi iki kez ziyaret etti, ancak L’Humanité gazetesine göre verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı.

1907 AMERİKA’SI...

Ve Erdoğan’ın son cümlesinde geçen “Teknolojisiyle, her şeyiyle...” 1907 Amerika’sı... Amerika tarihindeki en büyük maden kazalarından birisi gerçekleşti 6 Aralık 1907’de... Batı Virginia’daki Monongah kömür madeninde meydana gelen kazada içinde çocukların da bulunduğu, çoğunluğu İtalyan göçmenlerden oluşan 352 kişi hayatını kaybetti. Ancak o yıllarda kayıtların düzenli tutulmamasından dolayı aslında ölü sayısının 500 civarında olduğu düşünülüyor. Bu patlama sonrası Amerika “Birleşik Devletler Maden Bürosunu” kurmaya karar verdi. Kurumun görevi, maden patlamalarını soruşturma ve teftiş yapılma, saha çalışanlarının görevi madencileri eğitmek, arama kurtarmayı örgütleme ve kriz merkezi oluşturmaydı.

1914 JAPONYA’SI...

Ve 1914 Japonya’sı... Birinci Dünya Savaşının başladığı yıl. 1904 yılında Rusya’yla başlayan Kore sürtüşmesi her ne kadar sona ermiş olsa da, 1914 yılı Japonya için çok da iyi geçmedi. Binlerce Japon 1890’lardan itibaren Amerika’ya göçmeye başlamıştı. Amerika’daki yabancı düşmanı guruplarsa Japonya’da bir anti-Amerikan düşüncenin doğmasına sebep oldu. Ve 1914 Ağustos’unda Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla beraber işçi ve emekçiler de savaşa gönderilmeye başlandı. Tarih 15 Aralık 1914’ü gösterdiğindeyse Kyushu adasında Mitsubishi Hojyo kömür ocağında gaz patlaması yaşandı. 687 madenci yaşamını yitirdi. Bu kaza Japon tarihine en ölümcül maden kazası olarak geçti.

1942 YILINDAKİ ÇİN...

Erdoğan’ın bahsettiği 1942 yılındaki Çin... 26 Nisan 1942’de Çin’in Benxihu kentinde Japonya ve Çin’in kontrol ettiği Benxihu kömür ocağında meydana gelen patlama sonucu madende çalışan işçilerin yüzde 34’ü; 1,549 işçi hayatını kaybetti. İşçilerin cesetlerinin madenden çıkarılması 10 gün sürdü. Erdoğan’ın bahsettiği madende işçilerin çalışma koşulları ise inanılmaz derecede kötüydü. Maden 1905 yılında çalışmaya başladığında, demir ve kömür çıkarmaya başlamıştı. Bir zaman sonra Çinlilerden Japonların kontrolüne geçmeye başlamıştı. 1930’lu yıllara gelindiğinde madende çalışanlar için koşullar daha da kötüleşti. İnsanlar sadece kıyafet ve yiyecek için çalışıyor, neredeyse kölelik düzeni halinde işler sürdürülüyordu. Çalışanlar hastalık ve salgınla boğuşuyor, tifo ve kolerayla savaşıyordu. Ortalama bir işçinin vardiyası 12 saat veya daha fazlaydı. Japon görevliler çalışanları sadece dövmekle kalmıyor, ellerinden zincirleyip, çitle çevrili ve korumalı alanlara götürüyorlardı. İşçiler kölelik koşullarında yaşıyorlardı.

1965 HİNDİSTAN...

Erdoğan’ın deyimiyle söyleyecek olursak “Daha yakın bir zamana” gelelim. 1965 Hindistan... Hindistan’ın Dhanbad kentindeki kömür madeninde çıkan yangında 375 madenci yaşamını yitirdi. Hindistan bu dönemde İngiliz sömürgesinden yeni çıkmıştı. Hintliler uzun bir süre köle olarak çalıştırılmıştı. Kast sisteminin varlığı da İngilizler tarafından devam ettirilmiş, kölelik düzeni de varlığını korumuştu. Ve bu şartlar altında gerçekleşen maden faciasında da yine köle işçiler çalıştırılıyordu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var.

Bugün günlük milyonlarca lira değerinde elektrik üretimi yapan termik santralin yıllık 120 milyon dolar, 2060 yılına kadar 4.2 milyar dolar kâr elde edebileceği kaydedildi.

TPAO, BOTAŞ, ETİ Maden, EÜAŞ hedefte

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et