Her yer Soma; her yer ya direniş, ya ölüm…
Onur BAKIR
Soma’daki maden faciası, ilk değildi; böyle giderse son da olmayacak.
Büyük ölçekli özel bir maden şirketinin işlettiği madende böyle akıl almaz bir cinayet işlenebiliyorsa; bir masa iki sandalyeden ibaret taşeron şirketlerin faaliyet gösterdiği madenlerde kim bilir bizi ne facialar bekliyor…
1 KAMU İŞÇİSİNE, 2 TAŞERON
Türkiye’de madencilik sektöründe Soma örneğinde olduğu gibi bir yandan topyekün özelleştirmeler yapılırken, bir yandan da kamuya ait madenler parça parça taşeron şirketlere pay ediliyor. 2009 tarihli bir soru önergesine verilen yanıta göre, Türkiye Kömür İşletmeleri’nde 6 bin 678 taşeron işçi çalışıyordu. Bugünkü güncel rakam elimizde yok ama 10 bine yaklaştığını söyleyebiliriz. Türkiye Kömür İşletmeleri’nde kadrolu işçi sayısı ise 4 bin 575. Taşeronlaştırma öyle bir noktaya geldi ki, bir kamu işçisi başına iki taşeron düşüyor. Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri ile Eti Maden İşletmeleri’nde de binlerce taşeron işçi çalışıyor…
KOZLU’DA FACİA TEĞET GEÇMİŞİ
Özelleştirmenin sonuçlarını Soma’da bir kez daha gördük. Peki ya kendisi de bir özelleştirme biçimi olan taşeronlaştırma? Çok uzağa gitmeye gerek yok… 2013 yılının başında Zonguldak Kozlu’da Türkiye Taş Kömürü Kurumu bünyesinde Star Madencilik isimli taşeron şirketin faaliyet gösterdiği ocakta yaşanan iş cinayetinde 8 işçi yaşamını yitirmişti. Uzmanlar, ocakta yaşanan metan püskürmesinin her yerdeki metan gazı oranını tehlikeli boyutlara getirdiğini, ufak bir kıvılcım ile tüm ocağın havaya uçabileceğini ve 300-350 işçinin yaşamını yitirebileceğini söylemişti. Yani Kozlu’da Soma’da yaşanan facianın ucundan dönülmüştü…
Kozlu’daki taşeron, bir inşaat şirketiydi. Bir inşaat şirketine “galeri açma işi” emanet edilmiş, faciaya davet çıkarılmıştı. Kazanın ardından hazırlanan bilirkişi raporunda asıl kusurun taşeronlaştırma olduğu belirtilerek, taşeronlaştırmayı yapanların da kusurlu olduğu vurgulanmıştı.
UFAK BİR KIVILCIM
Kazadan sonra bir süre madenlerdeki taşeronlaştırma ve özelleştirmenin etkileri tartışıldı ancak Soma faciasına gelene kadar kamuoyu gündeminden düştü. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında, derme çatma, çakma madenci taşeron şirketler, madenlerde faaliyet gösteriyor. En düşük teklifi verdiği için ihaleyi alan, ekipmanı, altyapısı, deneyimi olmayan, çoğu zaman kendi işçisi bile olmayan, önceki taşerondan işçileri devralan, taşeronlar, bu ülkenin madenlerinde iş yapıyor. Kim bilir şu an kaç madende kömür içten içe yanıyor, metan gazı birikiyor. Ufak bir kıvılcım çakması belki de an meselesi. Ancak bu sefer kaç işçiyi ebediyen, toprağın altına uğurlayacağımızı kimse bilmiyor.
TORBADA ÖLÜM VAR
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, AKP hükümeti hazırladığı torba yasa, sadece madenlerde değil tüm kamu kurum ve kuruluşlarında taşeronlaştırmanın önündeki tüm engelleri kaldırmaya hazırlanıyor. Bugün madenlerdeki asıl işlerin taşerona verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” koşulu aranıyor. Bu koşul olmadığı halde, İş Yasası’na aykırı biçimde madenlerdeki asıl işler taşerona veriliyor. Ancak sayısı giderek artan muvazaalı (hileli) taşeronluk kararları hükümetin, kamu kurumlarının ve taşeronların ayağına bağ oluyor.
İşte torba yasada yer alan bir düzenleme ile kamu kendi personelini çalıştırmadığı sürece, asıl işlerin tümünü, hiçbir koşul aranmaksızın özel şirketlere verebilecek. Asıl işlerin bu şekilde taşerona verilmesi, artık “taşeronluk” sayılmayacağı için herhangi bir sınırlamaya tabi olmayacak, bu işlerde çalıştırılacak işçiler taşeron işçi bile sayılmayacak. Yani koşulsuz şartsız taşeron olacak ama adına “taşeron” denilmeyecek. Böylece Taşeron Cumhuriyeti’ne giden yolun önü tümüyle açılacak.
YA DİRENİŞ, YA ÖLÜM!
“Her yer Soma; her yer ya direniş, ya ölüm“ bir ajitasyon cümlesi değil. Keşke öyle olsa! “Ya direniş, ya ölüm”… Çünkü gerçekten de “Her yer Soma” artık, sadece madenleri değil, inşaatta, tersanesi, enerjisi, metali, petro-kimyası, ağaç sanayisi ve diğerleri... Memleketin dört bir yanı patlamaya hazır bombalar ile dolu. Mecazi olarak değil; Davutpaşa’da ve Ostim’de patlayan onlara işçinin canına mal olan gerçekten “bomba” gibi işyerlerinden söz ediyoruz…
Ve AKP hükümeti ile sermaye bu bombaların fitilini ateşlemek için elinden geleni yapıyor. Özelleştirme, taşeronlaştırma, rekabet, doymak bilmeyen kar hırsı, alınmayan işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri memleketin dört bir yanını Soma’ya çevirmiş durumda. Her yer Soma! Bu yetmezmiş gibi AKP’nin torbasından çıka çıka kibrit çıkıyor. Fitili ateşleyecek kibritler… İşte bu yüzden bizim payımıza ya “direniş” ya “ölüm” düşüyor. Emek düşmanı politikalara direnmediğimiz, sağlığımız ve güvenliğimiz için mücadele etmediğimiz sürece bizi ölüm bekliyor.
Ya hep yas tutacağız artık; ya da bir daha hiç yas tutmamak için direneceğiz…
Her yerde… Hep birlikte… Hiç yılmadan!
Evrensel'i Takip Et