Yatağan Soma olmasın!
Soma’da 301 işçinin hayatına mal olan kazanın ardından gözler özelleştirme süreci devam eden Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile buralara kömür sağlanan açık ocaklara çevrildi. Yaklaşık bir yıldır santrallerin önünde, 50 gündür de Ankara Kurtuluş Parkı’nda süren direnişe rağmen Yeniköy ve Kemerköy Santrallerinin ihalesi 18 Nisan’da yapılarak İÇTAŞ isimli firmaya satılmıştı. Yatağan’ın ihale tarihi ise belirsiz bir tarihe ertelendi.
Emine UYAR
Muğla
Soma’da 301 işçinin hayatına mal olan kazanın ardından gözler özelleştirme süreci devam eden Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile buralara kömür sağlanan açık ocaklara çevrildi. Yaklaşık bir yıldır santrallerin önünde, 50 gündür de Ankara Kurtuluş Parkı’nda süren direnişe rağmen Yeniköy ve Kemerköy Santrallerinin ihalesi 18 Nisan’da yapılarak İÇTAŞ isimli firmaya satılmıştı. Yatağan’ın ihale tarihi ise belirsiz bir tarihe ertelendi.
Facianın ardından Soma’yı ziyaret eden işçiler ve sendikacılarla Soma faciasını, özelleştirme ve taşeronlaştırmayı konuştuk. Tes-İş Yatağan Şubesi Sekreteri Mustafa Koçak, Devletin ‘en güvenli maden ocağı’ dediği yerde 301 canın gittiğini ifade ederek, “Acımıza mı yanalım ülkeyi yönetenlerin açıklamalarına mı yanalım” dedi. Soma’daki kazadan bu yana ülkeyi yönetenlerin bir gün bile şapkayı çıkarıp önüne koymamasını eleştirerek, “Ülkeyi yönetenlerden şunu bekliyoruz: Safsatalara son vermeli, bu cinayetlerin son bulması için özelleştirme ve taşeronlaştırma derhal iptal edilmelidir” dedi.
ÇALIŞTIRMA O ZAMAN
Tes-İş Yatağan Şubesi Eğitim Sekreteri Güvenç Tunay, özelleştirmelerin olduğu her yerde boşanma, intihar ve iş kazalarında artış olduğuna dikkat çekerek, “Soma’da da görülen özel sektörün hırsıdır. 300 kişilik ocağa 800 kişinin sokulduğu söyleniyor. Özel sektör çivi bile çakmamış. Kemerköy’ün sadece aylık net kârı 45 trilyon. Özel sektör bunu 50-60’a çıkarmak için uğraşacak. Bunu malzeme ve insan gücünden çalarak yapar. Hükümetin bu yanlıştan dönmesi için 9 aydır mücadele ediyoruz” dedi. Taşeron sistemini de bu Hükümetin yaygınlaştırdığını belirten Tunay, “Bakan Çelik, ‘Ağır işlerde taşeron çalıştırılmaması lazım’ diyor. Bakan ben değilim sensin, çalıştırma o zaman” dedi. Soma’da görüldüğü gibi taşeronlaştırmanın siyasi baskıyı da beraberinde getirdiğini belirterek “Buradaki taşeronların da durumu farklı değil. Siyasi kanattan geliyorlar. Baskı altındalar 800 liraya çalışıyorlar” dedi. Tunay, İÇTAŞ firması yetkililerine de “Hoş geldin” demeyeceklerini sözlerine ekledi.
30 YILDA 3 KİŞİ ÖLDÜ
T. Maden-İş Yatağan Şubesi Teşkilatlandırma Sekreteri Niyazi Alkan, Soma faciası nedeniyle üzüntülerinin büyük olduğunu belirterek, “Her ne kadar yer üstünde çalışsak da bizim için de iş güvenliği önlemleri alınmadıktan sonra aynı riskler söz konusu. Bu işyerleri kamunun elinde kalmalı, Soma örneğini görüyoruz. Yarın bu işletme özelleştiğinde de iş kazaları, ölüm oranları artacak. Bu işletme 1984’te kurulmuş o zamandan bu zamana ağır işkolunda çalışmamıza rağmen üç ölü vermişiz 30 yılda” dedi.
ÖZELLEŞTİRMENİN HİÇBİR İYİ TARAFI YOK
Seyfettin Metin 20 yıldır santralde çalışıyor. “Özelleştirmenin hiçbir iyi tarafı yok. Soma’da yaşanan vahşet bunu gösterdi. İnsana değil paraya önem verilen uygulamalar yapılıyor. Bakan diyor ki özelleşince santralin rehabilitasyonu yapılacak. Bu santralin tribünü, kazanı her şeyi yenilendi. Bu şekilde peşkeş çekmek istiyorlar. Burayı almak isteyenleri buraya sokmayacağız. Emekliliğim geldi. Kendi açımdan hiçbir sıkıntım yok ama buraları kan emici yarasalara teslim etmeyeceğiz” dedi.
OĞLUM ‘BABAM ÖLDÜ’ DEMESİN DİYE...
Faruk Gökçe: Daha önce Eti Holding’te çalışıyordum. 2004’te özelleşti. Sokağa atıldık kimse arayıp sormadı. Bizi İbrahim Çeçen’in eline atacaklar o da üç yıl sonra sokağa atacak. Taşeron işçilerle yan yana çalışıyoruz. Ben 2200 lira alıyorum yanımdaki arkadaşım 1000 TL alıyor. Üç yıl sonra bizi de taşeronlaştıracaklar. Taşeronların durumu değişmeyecek. Bizde de Soma’daki gibi ölümler olacak. Taşeronu getiren onlar niye iyileştirsinler ki.
Cafer Yıldırım: Bir an önce buraların özelleştirilmesinden vazgeçilmesini Soma’nın da kamulaştırılmasının istiyoruz. Gelecek nesillere iyi bir ülke bırakmak istiyoruz.
Turgay Yarar: Soma’ya gittik. Acının resmini gördük. Her sokakta bir cenaze vardı. Bize kolay geliyor 301 kişi öldü demek. Ama “Benim babam öldü, benim oğlum öldü” demek o insanlar için çok zor. 400’den fazla çocuk babasız kaldı. Benim oğlum, ‘Babam öldü’ demesin diye direniyoruz.
Deniz Yaşar: Önlemini almadığınızda yer altı yer üstü fark etmiyor. Açık madende de kayma riskleri var. Televizyonda izledim, gözyaşlarımı tutamadım. “Tekrar inmek zorundayım oraya diyor” Somalı işçi. Bu şartlarda çalıştırılmamalı insanlar. Kütahya Seyitömer’de millet boşuna veryansın etmedi. Önce iyi paralar verdiler sonra işten çıkaracağız dediler.
‘İŞYERİMİZİ TESLİM ETMEYECEĞİZ’
Dalaman SEKA’nın özelleştirilmesi ile santrale geçen Nazmi Özbey, ikinci kere özelleştirme mağduru olacaklarına dikkat çekti. “40-45 yaşına gelmiş insanların geleceği firmaya bırakılmış durumda. Ya işsiz kalacağız ya 4-c’ye gönderecekler” diyen Özbey, 301 işçi öldükten sonra bile iki bakanını, maden işçisini tekmeleyen bir müsteşar yardımcısını görevden alamayan bir Başbakanın ülkeyi yönetmesini ve Cumhurbaşkanı olmak istemesini eleştirdi.
Özbey, “Buradaki işçiyi çoluğu çocuğu hiç düşünmüyorlar. Soma’daki işçiyi de hiç düşünmüyorlar. Kurtuluş parkındaki işçiye plastik mermi sıktılar. İşyerimizi teslim etmeyeceğiz” dedi.
Özgür Demir, yaptığı işi, iş güvenliği kurallarını bilen insanların santralde çalıştığını belirterek, “Zonguldak’ta 236 işçi öldü, tersanelerin durumu belli. Afşin Elbistan’da açık sahada ölen hâlâ çıkarılmamış insanlar var. Bu kadar olan bitenden sonra devletin hâlâ taşeronlaştırma ve özelleştirmeye karşı bu kadar yüklenmesi herhangi bir önlem almaması akıl mantığa sığmayan olaylar. Buralar özelleştirildikten sonra başımıza gelecekleri biliyoruz. Hedef 2023 deyip 1800’lerden örnekler veriyorlar. Teknoloji ilerliyor. Soma’da dönüp arkaya baktığınızda 1800-1900’lü yılları yöntemi ile maden çıkarılmaya devam ediliyor. Kişiye göre kanun uygulanıyor. Bunlar bizi düşündürüyor” dedi.