31 Mayıs 2014 15:18

Bolu'nun genç yapıcıları

Bolu’da 500’e yakın inşaatta çalışmış Malik. Çalıştığı gün eve gelip hemen uyuyor. Çalışmadığı günlerde ise arkadaşları ile çarşıya çıkıp bol bol sohbet ediyorlar. Liseyi açıktan bitirmeyi düşünüyor ama inşaat işçiliği yapmaya devam edecek

Bolu\'nun genç yapıcıları
Paylaş

Çağlar Kazak
Bolu


Yapıcılar türkü söylüyor
Yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama.
Bu iş biraz zor.
Yapıcıların yüreği
bayram yeri gibi cıvıl cıvıl
ama yapı yeri bayram yeri değil.
yapı yeri toz toprak.
Çamur, kar.
Yapı yerinde ayağın burkulur
ellerin kanar.
Yapı yerinde ne çay her zaman şekerli
her zaman sıcak,
ne ekmek her zaman pamuk gibi yumuşak
ne herkes kahraman
ne dostlar vefalı her zaman.
Türkü söyler gibi yapılmıyor yapı
bu iş biraz zor,
zor ama yapı yükseliyor, yükseliyor.
Nazım Hikmet


Nazım usta ‘Yapıcılar’ şiirini inşaat işçileri için yazmış. Çalışma şartlarının zorluklarından bahsetmiş fakat işçilerin bütün zorluklarına rağmen binayı bitirdiklerini, tuğlalardan büyük bir apartman, gökdelen yarattıklarını anlatmış. Nazım Hikmet’in bu şiirinde sosyalizmin inşası ile inşaat işçilerinin binayı yapmasını birbirine benzetdiği de rivayet edilir. Sosyalizmi kuracak olan da yapıcılardır, üretenlerdir. Bolu’daki genç Kürt yapıcılarla çalışma koşulları ve hayatlarına dair konuştuk.

SICAK, SOĞUK, RÜZGARLI...

Gazi Yamer 21 yaşında, Muş’un Malazgirt ilçesinden 15 yaşında Bolu’ya gelmiş. 15 yaşından beri inşaatlarda çalışıyor. İlkokul 8. sınıfa kadar okumuş. Okulu bırakmasının nedeni maddi koşullar. Akrabalarının çoğu Bolu’da yaşıyor, o da ekmek parası için Bolu’nun yolunu tutmuş. Sıvacılıktan dış cephe kaplamasına, harç karmaya, inşaatta yapılabilecek her işi yaptığını söylüyor. Amele olarak işe başlamış, işe başladığında günde 25 lira alıyormuş.
Çalışırken en çok zorlandığı anlardan bahsediyor. Hava sıcak olduğu zaman iskelenin demirleri ateş gibi sıcak oluyor ve çıplak elle tutamıyor, soğuk olduğunda ise elleri soğuktan demire yapışıyor. Rüzgar olduğu zaman da iskeledeki malzemeleri uçuruyor sanki kendisini de uçuracakmış gibi oluyor. En çok rüzgarlı havalarda tedirgin olduğunu ekliyor.

TÜRKİYE’DE ADALET YOK

Bolu’da 500’e yakın inşaatta çalışmış. Çalıştığı gün eve gelip hemen uyuyor. Çalışmadığı günlerde ise arkadaşları ile çarşıya çıkıp bol bol sohbet ediyorlar. Aldığı para şimdilik kendisine yetiyor ve geleceği için epey para biriktirmiş. Liseyi açıktan bitirmeyi düşünüyor ama inşaat işçiliği yapmaya devam edecek. Kürt olmasından kaynaklı pek fazla sorun yaşamamış fakat bir iki defa kendisine bu nedenle iş veril-memiş.
Siyasete dair pek konuşmuyor. Fakat Türkiye’de adaletin olmadığını söylüyor. Roboski katliamını hatırlatıyor. “Eğer adalet olsaydı, ekmek parası için sınırdan geçen Roboskililer bombalanarak öldürülmezdi.” diyerek sözlerini bitiriyor.

YA ÇALIŞIYORUZ  YA DA UYUYORUZ

Konuştuğumuz diğer genç işçi Melik Vural da 19 yaşında Muş Malazgirt’li. İlkokulu Ağrı/Patnos’ta okumuş. Daha sonra o da Gazi gibi maddi imkansızlıklardan ötürü liseyi okuyamamış. İlkokuldan sonra Bolu’ya gelmiş inşaatlarda çalışmak için. Sıvacılık ve dış cephe kaplama işlerinde çalışan Melik aylık 2500 lira kazanıyor. Aldığım para emeğimin karşılığı değil diyor. İşe sabah sekizde başlıyor, akşam yediye kadar çalışıyor. “Ben aldığım para ile ailemi geçindiriyorum. 8 kardeşiz, ailenin ikinci çocuğuyum, ablam evli, babam kalp hastası olduğu için çalışamıyor, ailede tek çalışan benim, bütün ailenin geçimi benim üzerimde.” diyor. Liseyi açıktan okuyor fakat bitirdikten sonra üniversite hayali yok. Çünkü çalışmak ve ailesini geçindirmek zorunda. Omzunda büyük bir yük var ve bu yük onu erken yaşta olgunlaştırmış. Çalıştığı günlerde enerjisinin hiç kalmadığından dert yanıyor, hemen eve gidip dinlenmek istiyor. Çalışmadığında ise arkadaşlarıyla kahveye gidi-yor.


KÜRTÇE’YE TAHAMMÜLSÜZLÜK

Bolu’yu nasıl buldun diye soruyorum Melik’e. Bolu’nun sessiz, güzel, yaşamak için ideal bir şehir olduğunu belirtiyor. Fakat Kürt olmasından ötürü birkaç kez sorun çıkaranlar olmuş. Telefonda Kürtçe konuştuğunda; “Burası Türkiye, Kürtçe konuşamazsın”, “Tek dilimiz var Türkçe, sen ne konuşuyorsun böyle.” gibi tahammülsüzlüklerle karşılaşmış. Bazen müteahhitler de Kürt olduğu için iş vermek istememiş. Kürt sorununa dair görüşlerini de belirten Melik, Kürt halkının hala özgür olmadığını, sokaklarda özgürce Kürtçe konuşamadığını, hala çekindiklerini kaydediyor. Türk-Kürt ayrımının devam ettiğini, Bolu gibi taşra illerde bunu daha da yoğun hissettiklerini ifade ederek sözlerini tamamlıyor.

ÖNCEKİ HABER

E-bilet nedir?

SONRAKİ HABER

Erdoğan: Taksim\'e gelirseniz A\'dan Z\'ye gerekeni yaparız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa