Geleceksizleştirme politikası
Politik söylemlerle karşımıza çıkıyormuş gibi görüntü veren zihni aşırı bulandırılmış bu gençlerin söylemleri her ne kadar alıştığımız gerici söylemlere benzemese de özünde modifiye edilmiş idealist zırvaların önüne geçemiyor
Bahadır Bayazıt
Hacettepe Üniversitesi
Türkiye’de gençlik ve işsizlik sorunu uzun yıllardan bu yana eş anlamlı olarak kullanılıyor. TÜİK verilerine göre dahi 15-24 yaş arası genç işsizlik oranı yüzde 20. Ayrıca yine resmi rakamlara göre 2013 Haziran itibarıyla kayıt dışı istihdam 9 milyon 952 bin kişi. Söze matematiksel verilerle başladık çünkü bu rakamlar dile kolay gelse de bu rakamları oluşturan yığınlar tam da bizleriz.
Üniversite mezunu olmanın da işsizlik sorunundan sıyrılmaya yetmediği artık herkesin adı gibi bildiği bir gerçek. Öyle ki birçoğumuz daha üniversiteye geldik ders-hanelerden, kurslardan kurtulduk diyemeden gözümüzü yeni sınavların, mülakatların içinde açıyoruz. Güvencesiz çalışma koşulları ise işsizlikten daha az kaygı verici durumda değil.
SOMUT ADIM YOK
Biz gençleri boğan tüm bu gelecek kaygıları resmiyette devlet yetkililerince önlenmeye çalışılıyor, hükümet bunun kaygısını taşıyor gibi dursa da çözüme dair nitelikli tek bir adım atılmıyor. Bu sistem içerisinde atılmasını beklemek de çok iyi niyetli bir yaklaşım olur.
Olayın iki yüzü var. Birincisi her fırsatta ifade ettiğimiz artık hiçbir yerinden ayar tutmayacak hale gelmiş, eşitsizliğin makas arasını her gün daha da açan sistemin bu sıkıntılara çözüm oluşturamayacak halde olması.
İkinci mesele ise daha sistematik ve tehlikeli bir geleceksizleştirme politikasına dayalı. İşin bu kısmını karmaşık gibi gösteren ise bizlerle oynanan bir ‘tavşan kaç tazı tut’ oyununun mağduru olmamız. Yukarıdaki rakamlarla ifade edilen, sayısı milyonlara çoktan dayanmış bir geleceği çalınanlar ordusu sistemin ve AKP’nin işine nereden yarar sorusunu sorduğumuzda bu oyun ortaya çıkmaya başlıyor. Şu var ki; bugün geleceği çalınan her bir genç sistemin yozlaştırma eksenine daha da yaklaşmış oluyor.
GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL
Gelecek kaygısının verdiği korku, bu gün sistemin gençliğe dayattığı tarzla birleşince bireyci, rekabetçi, toplumsal kaygılardan uzak bir genç ortaya çıkıyor. Dahası geleceksizleştirme gençliği kararsızlığa itiyor. Bu kararsızlık sonucu yozlaşma yaygınlaşıyor.
Yoksul, emekçi gençler arasında her türden ahlaki yozlaşmanın devlet eliyle desteklendiği çok uzun süredir açıktan görülen bir gerçek. Ama özellikle AKP döneminde geleceksizleştirme politikaları doğrudan idealist fikre yedekleme üzerinden işliyor.
Bu yedekleme tarzının AKP’ye ve fikir ortaklarına belki de en büyük getirisi, söylemlerinin kampüslerden mahallelere kadar karşılık buluyor olması. Üniversite-lerde ve ‘aydın’ kesimlerde idealist fikri-yatın yaygın hale gelmesi ilk bakışta geleceksizlik veya işsizlik kaygısıyla ilişkilendirilemez gibi. İşin aslı ise çok farklı.
DAHA SICAK HAZİRANLAR YAKLAŞIYOR
Gençliği karasız bir hale getirme tam da bu alanlarda daha iyi işletiliyor. Potansiyeli örtbas edilmeye çalışılan bizlere tarihsel önemimiz yokmuş gibi gösteriliyor. Bu da gençliği bilinemezci, idealist bir kıskacın içine sürüklüyor. Önümüze seçenek gibi koyulan dayatma ya geleceksiz, güvencesiz bir hayat ya da şükürcü, ben bilmem büyüklerimiz bilir tutumuna dayalı bir tarzdan ibaret. Doğal olarak ilk seçeneğin çok cazip görünmemesi sisteme gençliğin çoğunluğunu ikinci anlayışa sürükleyebilme şansını veriyor!
Burada iki durum söz konusu. İlki yukarıdaki daha çok ekonomik eksenli gelecek kaygısı kullanılarak yedekleme. Ama gençlik enerjisi ve algısı bakımından yoğun potansiyel taşır ve fikir yürütmeye yatkındır. Kararsız hale getirilme, apolitize etme çabaları bir ayağını da buraya koyu-yor. Arayış içerisindeki gençliğe idealizm ve bilimsellikten uzak her türlü gerici akım böylece daha az zorlanarak empoze ediliyor. Bu da karşımıza çok iddialı çıkışlarla gelebilen, geri politikalara yedeklenmiş kişileri çıkarıyor. Politik söylemlerle karşımıza çıkıyormuş gibi görüntü veren zihni aşırı bulandırılmış bu gençlerin söylemleri her ne kadar alıştığımız gerici söylemlere benzemese de özünde modifiye edilmiş idealist zırvaların önüne geçemiyor.
Tabi yukarıdakiler AKP’nin ve gençliği çıkarları doğrultusunda yontmaya çalışan her türden gerici odakların planları. Peki bu planlar ille de tıkırında mı işleyecek. Bunun cevabına tarih şimdiye kadar hiç evet yanıtı vermemiş. Tüm bunların devamlı tıkırında işlemeyeceği sinyalini geçtiğimiz Haziran’da alan hükümet de önlemlerini arttırma, gençliği hizalama çalışmalarına hız verdi.
Bu gayret nereye kadar zulüm iktidarlarını uzatır tam tarih vermesi zor. Ancak 1 Mayıs’tan, 6 Mayıs’tan görülen daha sıcak Haziranların yakınlığıdır.