Bülent FALAKAOĞLU
İnce belli bardağı elimizden, tadını damağımızdan, adını dilimizden eksik etmediğimiz çayın hayatımızın önemli bir parçası olduğu tartışılmaz.
Kimi zaman soğuk günlerde iki elimizin arasına alıp avuçlarımızı, üşüyen parmaklarımızı, buğusuyla yüzümüzü, sıcaklığıyla içimizi ısıttığımız vazgeçilmez içecek…
Kimi zaman uzayıp giden dost sohbetlerine eşlik eden keyif kaynağımız… Sabah kahvaltılarımızda, peynir ekmeğimizi katık ettiğimiz demirbaşımız!
Simidi, böreği onsuz yemez olmuşuz. Toplantılarda, misafirlikte hep çay demler çay içer olmuşuz.
Hep bir bahanemiz var çay içmek için. Adına bahçeler açmışız. Esnafın günlük çay ihtiyacını karşılamak için ocaklar kurmuşuz. Kantinlerden vapurlara, otobüs terminallerinden küçücük tost büfelerine, semt pazarından daha pek çok noktaya çayımızı koymuşuz.
“Biz öyle Avrupalılar, İngilizler gibi saatine de bakmayız içmek için” demiş birazdan sizinle de tanıştıracağım kitabın yazarı…
ÇAYIN TADI İYİCE KAÇIYOR!
Hayatımızın vazgeçilmezi o çay bir kent (Rize) için hayatın ta kendisi! O kentin ekonomisi çayın üzerine kurulmuş. Ama artık çay bölge halkının geçimini sağlamanın çok ötesinde sorunlar yumağına dönüşmüş durumda. Yaş çayın ucuzluğu, kota sorunu vb. sıkıntılar yaşayan çay üreticisinin en önemli koruyucusu Çay-Kur özelleştirilmenin eşiğinde. Çay Borsası ayrı bir kıskaç! Mecliste bekleyen Çay Kanun Tasarısı da… Tasarı, çayı özel şirketlere ve uluslararası tekellere teslim eden yol haritasını çiziyor. Tasarı mevcut haliyle yasalaşırsa sözleşmeli üreticilik başlayacak. Tütünün, pancarın başına ne geldiyse çayın da başına o gelecek.
Çay üreticisinin ve çay işçisinin örgütlü gücü süreci tersine çevirmezse, küresel sermaye, çayı ve Çay-Kur’u ele geçirecek.
İşte o vakit sadece üretici ve çay işçisi kaybetmeyecek. Çayımızın tadı bizim için de iyice kaçacak. Yeni Çay Kanunu tasarısına Rize çayı başka ülkelerin çaylarıyla harmanlanıp satılabilecek. Biliyoruz ki o uzak ülkelerde, tekeller tarafından neredeyse bedavaya çalıştırılan insanlara üretilen çaylara işleme sırasında bazı kimyasallar ekleniyor. Sözde daha düşük kalitedeki çaylara dem ve lezzet vermek üzere yapılan bu katkı çayı zehirliyor aslında. Çaydaki sorun sadece Doğu Karadenizlinin sorunu değil hepimizin sorunu.
ANKARA ÇAYIN BARDAKTAKİ HALİNİ BİLİR
Bir kent için ne kadar hayatiyse çay, o kentin birçok çocuğu için de hayat yolculuğunun en önemli yapı taşıdır.
İşte o kentin çocuklarından biri… Zihni Derin Çay Fabrikası’ndan emekli bir işçinin oğlu Avukat Remzi Kazmaz, ‘Çaylar Şirketten’ diye bir kitap yazmış. Kirli, birileri için bir o kadar da kârlı ama üreticiler, işçiler için ve çay tiryakileri için karanlık hedefleri farklı bir yaklaşımla ele almış.
Bu karanlık ne bireysel gayretlerle aşılabilir ne de siyasi torpillerle. Bu durumu, buruk bir damak tadında anlatılan hikayelerin birinde Muhtar Osman’ın, “Ama Başbakan sizden” cümlesine verdiği yanıt çok net özetliyor aslında: “Hiç sorma. Başbakan bizden mi değil mi bilmiyorum. Daha önce başka bir Rizeli başbakanımız vardı (Mesut Yılmaz’ı kastediyor). İlk hidroelektrik santraline onayı o vermişti. Mahkemelik olduk. Anlayacağınız ilkiyle pek anlaşamadık. Bu hükümet iktidar olduktan sonra duble yol yapıp denizle aramıza set çekti. Çay fiyatları memnun etmiyor. Ankara’dakiler çayı sadece bardağa konulduktan sonra bilir, burada yaşanan zorlukları anlayamaz.”
HES TEHLİKESİ
BAŞKA bir tehlike de bölgede yapılacak olan HES’ler. Aynı zamanda bölge insanının HES’lere karşı verdiği mücadelenin avukatlarından olan Remzi Kazmaz diyor ki… “HES’ler iklim değişikliğine neden olacakları gibi tahrip ettikleri doğanın doğal dengesinin bozulması nedeniyle göçleri artıracak. Küresel ısınma, yanlış gübreleme, yanlış üretim tekniği ve tekellerin hedefleriyle birleşen HES tehlikesi çayın tamamen yok olmasına neden olabilir.”
Kazmaz uyarıyor: Artık uzun yolculukların molalarında duyduğumuz ‘Çaylar şirketten lafı, çaylar şirketine dönüşecek. Ve hiçbir zaman bedava olmayacak.”
Kazmaz’ın, belgesel kurmaca niteliğindeki kitabı Chivi yazılarından çıktı. Dikkatinize.
REMZİ KAZMAZ KİMDİR?
BİR hukukçu olmanın yanı sıra sanat ve siyaset alanında da yaptığı çalışmalarla tanınan Kazmaz, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Vatandaş Mustafa, Antik Halikarnasos, Kehanetler Ülkesi, Gereği Düşünüldü. Gayrimuayyen ve Aşkın Mabedi gibi filmlerin yönetmenliğini de yapmış olan yazarın daha önce yayımlanmış iki kitabı da bulunmaktadır.
Evrensel'i Takip Et