Soma özelleştirmelerin sonucudur
Her gün iş cinayetleri, kadın cinayetleri, Roboskî, Reyhanlı gibi katliamlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunların sorumlusu devlettir. Devletin kimin tarafında olduğunu Soma’dan sonra daha net görmüş olduk. İşçilerden, emekçilerden, yoksullardan, köylülerden yani bizlerden yana olmadığı kesin
Van Genç Hayat Grubu
Soma’daki katliamın ardından hemen hemen her ilde okul boykotları gerçekleşti. Van’da da öğrenciler iki gün boyunca sokağa çıktı. Sokaklardan ‘katil devlet hesap verecek’ sloganları eksik olmadı. Van’da boykotlar gerçekleştiren kimi lise ve dershanelerden öğrencilere Soma’yı sorduk.
Mahsun Aydoğan (Van Atatürk Anadolu Lisesi): Asıl sorun devletin özelleştirme ve taşeron çalıştırma politikaları. Devlet özelleştirmediği kurumlarda bile şirketlerin daha fazla kar elde etmesi için işleri hizmet alımı olarak iha-leye veriyor. Şirketler de aldığı işi işçilere daha fazla mesai yaptırarak ve iş güvenliğini sağlamadan yaptırıyor. Soma katliamı özelleştirmenin bir sonucudur. Yaşam odalarının olmaması sonucu çok sayıda insan öldü. Çünkü denetim yapılmıyor. Başbakan ve onun mali müşaviri ise Soma’da insanlara tekme tokat dayak atıyor. Böylece kimin yanında olduğunu bir kez daha gösteriyorlar. Bunu ‘kader’ deyip geçiştirmemeliyiz. 300’den fazla işçinin ölmesi katliamdır. Sermaye sınıfının yandaşı hükümetin yıllarca uyguladığı işçiyi sömürme politikasının sonucudur. Bu ilk değil ve bu düzen değişmediği sürece son olmayacaktır. Biz de Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri olarak Soma katliamına tepki göstermek için okulu boykot ettik. Okulda basın açıklaması yapıp gün boyunca stant açıp tepkimizi gösterdik.
BOYUN EĞMEMİZ İSTENİYOR
Deniz Yüce (Van Açı Dershanesi): Geçmişten beri patronlar onlara boyun eğmemiz gerektiğini söyleyerek bizleri açlığa, yoksulluğa terk ediyor. İşçileri, emekçileri önce aç bırakıyor, sonra da güvenliği olmayan ocaklarda çalıştırarak katlediyor. Ya da kaçakçılık yapmaya mecbur bırakıp savaş uçaklarıyla öldürü-yor. Dersim’de Alevi, Ağrı’da, Zilan’da, Roboskî’de Kürt, Reyhanlı’da Arap, üniversitelerde çapulcu diyerek katledi-yor. Ama şunu çok iyi biliyorum ki hepi-mizin kurtuluşu sosyalizmdir. Yani işçilerin iktidarıdır. Bu yüzden tüm halkların işçileri ve emekçileri birlik içinde bu sisteme karşı mücadele etmelidir. Alevilerin inancını, Kürtlerin, Çerkeslerin dilini, kültürünü yaşayabilmesi için birlik olmalıyız. Bu yüzden biz de dershane-mizde bildiriler dağıtıp Soma’da aslında neler olduğunu tüm arkadaşlarımıza anlattık.
DEVLETİN TARAFI SOMA’DA GÖRÜLDÜ
Delil Aral (Orhan Okay Endüstri Meslek Lisesi): Yıllardır bizi sömüren ve açlıkla karşı karşıya bırakan bu devlet her geçen gün bizi daha fazla yoksullaştırıp bir ekmeğe bile muhtaç hale getiriyor. Maden ocakları kurup çıkarılan kömürü halka oy karşılığında veriyor. Her gün iş cinayetleri, kadın cinayetleri, Roboskî, Reyhanlı gibi katliamlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunların sorumlusu devlettir. Devletin kimin tarafında olduğunu Soma’dan sonra daha net görmüş olduk. İşçilerden, emekçilerden, yoksullardan, köylülerden yani bizlerden yana olmadığı kesin. Biz de bu acıların son bulması için dersleri boykot ettik. Çünkü ekmeğimizle oynayan bu devlet artık canımızla oynamaya başladı. Soma’da yaşanan katliam bardağı doldurup taşırdı. Bunun için sadece hükümetin değil bu sistemin değişmesi gerekiyor.
İŞ KAZASI DEMEMİZ İSTENİYOR
Özgür Bayram (Cumhuriyet Anadolu Lisesi): 13 Mayıs’tan bu yana yüreklerimiz yanıyor. Hepimizin, herkesin... Peki yüreklerimizin yanması başlı başına yeterli midir? Cevap elbette ki hayırdır. Biliyoruz ki bu olay düpedüz katliamdır. Yüzlerce kişi ölmüş ve bunların tek sebebi maliyetin düşürülmesi için iş güvenliğinin gözardı edilmesidir. Buna rağmen bizim olayın iş kazası olduğuna inanmamız bekleniyor. Yetmezmiş gibi vicdansız-lıklarının tezahürü olarak bazı şahsi çıkarları ve halktan gelecek tepkinin azalması için ölenlerin sayısını çarpıtıyorlar. Patronun ihmalinden dolayı yüzlerce kişinin ölmesi katliamdır. Hükümet gerek özelleştirmeleri yapmış olduğundan gerekse patrondan yana tavır aldığı için bu katliamın sorumlusudur. Diğer bir deyişle katil devlettir. Televizyonda birkaç tane kanal dışındaki bütün kanalların hükümetten ve patronlardan yana tavır alması ise rezaletin başka bir yüzüdür. Ama hükümetin patronlardan yana tavır alması bizi şaşırtmamalıdır. Zira diktatörün emekten, emekçiden yana tavır aldığı dünya tarihinde görülmüş şey değildir. Bütün bu olayların tekrarlanmamasının ise tek yolu var bu da işçilerin iktidarıdır. İşçilerin iktidarı imkansız değil tek gerekli olan örgütlenmektir.