Ne kader ne güzel ölüm
Bizler burjuva medyasının gerçek yüzünü kavramalı ve bu gerçeği yaymalıyız. Elimizdeki yayın organlarını kullanmalı, doğrunun peşinden giderek burjuvaziden ve onun hizmetkarlığını yapmaktan çekinmeyen hükümetten hesap sormalıyız
Adnan Güngör
Keçiören İncirli Anadolu Lisesi
Ankara
Seçim vaadi bir torba kömür ve ha-yatını kaybeden yüzlerce işçi… Şimdi kanallara, gazetelere bakıyorum, onların aileleri adına üzülüyorum. Hükümete ve burjuva medyasına lanet ediyorum. Sebebi açık. Size şu şekilde anlatayım:
Devletin kanalı TRT’de Soma konuşulmuyor. Ne konuşuluyor biliyor musunuz? Soma’da öldürülen madencilerin cennete gideceğini ve dinde ölümün yerini konuşuyorlar. Orada ölenler cennete gidecek diyorlar, din konuşarak lügat paralıyorlar. Şehit oldular, cennete gidecekler gibi sözler sarf edip olayı basitleştirmeye çalışıyorlar. Böyle olayları kader olarak nitelendirip temize çıkmaya, temize çıkarmaya çalışıyorlar.
BAKANLARIN GÖZYAŞLARI
Bunlara rağmen artık insanlar bir şeylerin farkına varıyor. Bu absürt yayınların farkına varıyor. İnsanlar orada olan facianın kader, güzel ölüm değil tam tersine taşeron şirketin hatalarının sonucunda devletin işbirliği ile oluşan katliam olduğunu biliyor.
Peki, politikacılarımız ne yapıyor? Bakanlar sırasıyla çıkıp kader vurgusu yapıyor gözleri yaşlı bir biçimde. Biz gözlerindeki yaşın neden kaynaklandığını biliyoruz. Gözlerindeki yaş hayatını kaybedenlere değil. Düştükleri o zor durumdan kaynaklanıyor. Korkuyorlar...
Başbakan ilk başlarda 1800’lü yıllarda olan maden kazalarından bahsediyor, adeta ‘Bakın onlarda daha fazla insan ölmüş, biz daha iyi durumdayız.’ demek istiyor, ölümleri kıyaslıyor. Sonrasında Başbakan, kendisini protesto eden halkı yumrukluyor ve mahalle kavgası edasıyla gel burada bağır diyor. Başbakanlık müsteşarı yerdeki Somalı vatandaşları tekmeliyor. Öte yandan tüm burjuva medyası üzüntüsünü belirtiyor fakat o facianın sebebini soruşturmuyor.
KÖMÜR EMEKTİR
Peki, bizler ne yapmalıyız?
Bizler burjuva medyasının gerçek yüzünü kavramalı ve bu gerçeği yaymalıyız. Elimizdeki yayın organlarını kullanmalı, doğrunun peşinden giderek burjuvaziden ve onun hizmetkarlığını yapmaktan çekinmeyen hükümetten hesap sormalıyız. Emek gücünün sömürüsüne karşı çıkmalı, her fırsatta derdimizi anlatmalıyız. Berkin’i ve Soma’da olanları 3-5 günde unutmamalı, tüm varlığımızla unutturmamalıyız. Ancak bu şekilde hesap sormuş ve katliama ortak olmamış oluruz. Olayları en ince ayrıntısına kadar kitlesel bir şekilde konuşup, konuşturup yaymalıyız. Gezi’den bu yana verilen mücadelenin aynı olduğunu, aynı amaçları taşıdığını bilmeliyiz. Kömürün sadece ‘oy’ olmadığını, kömürün emek olduğunu bilip kömürü seçim malzemesi yapanlardan hesap sormalıyız.