Taşeron, yarın aç kalmak demek
Adile DOĞAN
11 Mayıs günü derneğimizin birinci kongresini gerçekleştirdik. Kongrede söz alan kadınların hepsi kadına yönelik şiddetin, son bulması kadın cinayetlerini, işleyenlerin ağır cezalarla yargılanmasını, çocuk istismarının son bulması gibi somut taleplerini dile getirdi.
Mahallemiz bir işçi mahallesi olduğundan ve kadın arkadaşlarımızın çoğunun da taşeron firmalarda çalıştığından dolayı doğal olarak Kongremizde taşeronun yasaklanması, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması için mücadele etme kararı da aldık. Kongremizden bir gün sonra yaşanan Soma maden katliamı ne kadar doğru bir karar aldığımızı gösterdi.
Bu faciayla beraber kadın işçilerin de sorunlarını gündeme getirdi. Mahallede kadınlar genelde çeşitli fabrikalarda, hastanelerde, belediyelerde ve temizlik işlerinde taşerona bağlı çalışıyor. Kongremizde söz alan işçi kadınların anlattıkları buna işaret ediyordu. Her işçi ailesinin hayatında bir şekilde taşeron var. Kadının çalıştığı iş yerinde kadroysa bile ya eşi ya babası ya da kardeşi taşeron işçisi. Mahallemizde işçi kadınlarla çalışma koşullarını Soma katliamını, taşeron uygulamasını, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularını konuştuk.
İŞSİZLİK SOPASI
“Taşeron, yarın aç kalmak demek” diyen, hastanede çalışan bir kadın arkadaşımız, bizimle çalışma koşullarını paylaştı. 38 yaşındaki Fatma ablayla gece vardiyasından dönerken tanıştım. Kendi çalışma koşullarından önce Soma faciasından açıldı söz. “Sabahlara kadar televizyon izleyip ağladım, 301 işçinin böyle yok yere ölmesi, beni derinden yaraladı. Daha kimse açıklama yapmadan, ben taşeron yüzünden bu işler öldü diye kendi kendime söylendim. Çünkü ben de taşeron işçisiyim ve sağlık sektöründe çalışıyorum sözde. ‘Asgari ücret ve uzun çalışma saatleri, sağlıksız koşullar bir hastanede, olur mu’ diyebilirsiniz ama oluyor. Taşeron olunca bunların hepsi mümkün. Benim iki çocuğum var yaklaşık üç yıldır çalışıyorum; daha önce çalışmıyordum. Eşim tek başına yetemeyince ben de çalışmaya başladım. Çünkü eşim de, tersanede taşeron işçisi. Ve sürekli iş değiştiriyor bu onun elinde olan bir şey değil. Taşeron firmanın, aldığı işler bitince bünyesinde çalışan işçiler, işsiz kalıyor. Bazen yeni bir iş bulmak uzun sürüyor, böyle olunca ne kiramızı ödeye biliyoruz ne de faturaları. Baktım olmuyor ben de çalışmaya başladım ve yaklaşık altı aydır da hastanede çalışıyorum. ‘Taşeron işçisi olunca çok hak talep edemezsin’ demişti bir arkadaşım işe başlarken. ‘Ben talep etmesini bilirim’ demiştim. Sonra anladım ki arkadaşım haklıymış. ‘Mesaiye kalamayacağım’ demek gibi bir şansımız yok kafalarına göre, istedikleri bölümlere verebiliyorlar. Herhangi bir itirazda işten atmakla tehdit ediyorlar. Bir arkadaşımız iş kazası geçirdi temizlik yaparken, sahip çıkılmadı ve raporlu olmasına rağmen işten atıldı. Her an işten atılmakla karşı karşıyayız şimdi de servisimizi kaldıracaklarını söylüyorlar. Aynı hastanede başka bir taşeron firma daha var, o da işçilerin öğlen yemeğini vermiyor. Taşeron demek yarın aç kalmak demek, bu nedenle taşeron kaldırılsın istiyorum.
‘SEN KADINSIN SUS’
Soma maden işçileri için mahallede düzenlenen yürüyüşü gören Nergis Algün de anlatıyor yaşadıklarını. “Hemen servisten indim ve ‘ben de bu yürüyüşte olmalıyım’ dedim”. Daha sonra derneğe gelen Nergis, ölen işçiler için çok üzüldüğünü ve ‘Ölmek neden sadece biz işçilerin kaderi olsun?’ diye isyanda bulundu. “22 yaşındayım sekiz yıldır çalışıyorum. Şu an Gebze sanayide bir metal fabrikasında iki yıldır çalışıyorum. Bizim iş yerimizde taşeron yok ama iki abim tersanede taşeron işçisi ve hiçbir güvenceleri yok. Asgari ücretle ve günde 12 saatten fazla çalışıyorlar. İşler bitince ücretsiz izne çıkarılıyorlar, aylarca işsiz kalıyorlar. Gecen sene büyük abim iş kazası geçirdi üç ay çalışamadı. Yüksekten düşmüş ve taşeron hemen onu özel bir hastaneye götürmüş iş kazası olduğunu söylememiş. Bacağı kırılan abim bunu sorgulamaya çalışmış ama taşeron firma onu tehdit etmiş işten çıkarırım ve bir daha tersanenin hiçbir yerinde iş bulamasın demiş. Abim hiçbir şey yapamadı.
Aslında ben yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Birlikte olmalıyız, birlikte olamadığımız için oluyor bütün bunlar. Soma maden işçileri birlik olsaydı belki bunlar olmayacaktı. Sadece taşeron işçileri değil bütün işyerlerinde baskı var biz işçilerin üzerinde. Özellikle kadınlar üzerinde. Taşeronun olmadığı yerlerde tamamen sorunlar yok anlamına gelmiyor. Başta bir kadın olarak bir sorun karşısında sesimi biraz yükselttiğimde ‘sen kadınsın sus’ diyorlar. Başta ağabeylerim diyor bunu, ben abime ‘Bak senin iş yerinde birlik olsaydı bunlar gelmezdi başına’ dediğimde ‘Sesin çok çıkıyor’ diyor. Bence hükümet bütün işçilerin çalışma koşullarını yeniden gözden geçirmeli. Asgari ücretlerin yükselmesi ve güvenceli iş ortamlarının olmasını sağlamalı.”
Evrensel'i Takip Et