Türkiye'nin bitmez Leyla'sı
“Gelin Başı”, “Hanımların Dikkatine” gibi öyküleriyle tanışmıştım Seray’la. O günden beri de okuruz, nereye ne yazsa. Geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi rafımızdaki okuduklarımızın yanına; “Antabus”. Kitabın ismi daha önce duymayan için hayli dikkat çekici...
Sevda AYDIN
“Gelin Başı”, “Hanımların Dikkatine” gibi öyküleriyle tanışmıştım Seray’la. O günden beri de okuruz, nereye ne yazsa. Geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi rafımızdaki okuduklarımızın yanına; “Antabus”. Kitabın ismi daha önce duymayan için hayli dikkat çekici. Alkolik kocalarından kurtulmanın, ya da “Alkol almadığında iyi adam aslında” sözünü duymak isteyen kadınların çok haşır neşir olduğu bir şey. Alkol tedavisinde kullanılan ilacı, prospektüsündeki noktasını, virgülünü tanır o kadınlar.
Seray Şahiner, iki öykü kitabının ardından şimdi bir ilk romanla okurunun karşısında. Öykülerinden tanıdığımız pek çok şey var aslında romanında da. Evde oturmuş “Ne ederim de kurtulurum ben bu adamdan” düşüncesine fon sesini yine TV veriyor. Baş kahramanımız Leyla ise diğer öykülerindeki pek çok karakter gibi mizahı güçlü. Kendi yaşadıkları, gördükleri üzerinden kurduğu espriler de yine okurunun tanıdığı “güçlü kadın” profiline uygun.
‘3. SAYFA HABERLERİNİ OKUYUN VE HEMEN GEÇMEYİN!’
Diyor ve okurun ilk sayfayı geçmesini engelliyor. Böylece Leyla’nın resmini çiziyoruz hafızamıza. İstanbul’a göç etmiş, tekstilde çalışan çocuk Leyla’yla tanışıyoruz. İstanbul’a bir kamyon kasasında geldiğinden bahsediyor Leyla hemen. Hayal ettiği gibi o engin boğazı göremediğinden hayıflanıyor. Bir gecekondu mahallesinde durur kamyon, o an anlar ki televizyondan gördüğü İstanbul’un başka yüzleri de vardır.
İstanbul’un ‘şartlarıyla’ çok geçmeden işe sokulur sokağa çıkmasına bile izin verilmeyen Leyla. İlk aşkı mastar atarken yaşar. Ömer’le kumaşı kestikleri masanın bir ucundan diğer ucuna beraber attıkları her adım ilk heyecanlarıdır aynı zamanda Leyla’nın. Fazla mesai gözüne batmaz. Çünkü fazla mesai Ömer’i daha fazla görmek demek!
ANTABUS’LA TANIŞMA
Tekstilde çalışan her kadın, Leyla’nın iş yerine dair bahsettiklerini çok yakından bilir. Belki de çoğu daha fazlasını da... Neyse Leyla da o bilinenleri yaşar, mesailer, sürekli aşağılayan ustalar, köşede sıkıştırmaya çalışan patronlar...
Bütün bunlara katlanır, sıkar dişini yeter ki aşık olduğu adamı her gün görebilsin... O sıkar da patron ‘sıkamaz dişini’ tecavüz eder daha 20 yaşında bile olmayan Leyla’ya. Aile namusu temizlemek için geleneksel adetlerden kaçınmaz. Yaşça büyük, karısı ölmüş, hali vakti yerinde alkoliğin tekini buluverir hemen. Leyla her şeyini yitirir artık. Ne gençlik, ne ilk aşk, ne güven kalmaz ruhunda. Kırıklarla dolu ruhunu yine kendi iyileştirmeye çalışır. Başından geçenlere kendince mizah yüklü anlatımlar bulur. Kurtulmak için çeşitli çözümler üretir. Olmaz ya yine de vazgeçmez. Antabus’la da böyle tanışır.
ÇIKARIZ KARŞINIZA HABERİNİZ OLA
Bir kadının, Leyla’nın hikayesi gazetenin üçüncü sayfasında, “Karnındaki bebeğiyle birlikte balkondan atlayıp intihar etti.” başlığını taşır. Tek satırlık bu başlık, iki çocuk ve bir kadının hayatı, geleceği umutları olmuş kimin umurunda geçer okur 4. sayfadaki magazin sayfasına, “ileri ekonominin” gelir gider hesaplarına... Ama Seray Şahiner burada bırakmaz hikayeyi ikinci bir hikaye daha yazar. Leyla, Antabus’tan da çare bulmayınca bu sefer kocasını öldürür. Her iki öyküde de iki satıra boyun eğmeyen bu kadın, “Dur burada, anlatacağım sana aslında ne olduğunu” diyor ve başlıyor anlatmaya.
Türkiye’nin bitmez Leyla’sı. Dokumacı kızların öyküleri, fabrika kızlarının hayalleri, tütün saran ellerin hasreti bitmez. Kırmızılı kadınlarımız da çıkar karşınıza, grev sözcülerimiz de, tencere tavayla koca bir direnişe ses olanımız da çıkar, ağıtlarımızı yakanımız da. Ama en çok “Dur burada, anlatacağım sana aslında ne olduğunu” diyenlerimiz çıkar karşınıza. Eli değer Leyla’ların hayata haberiniz ola...