Söyleyecek sözümüz var!
Günlük yaşamın yorgunluğunu atmak ve biraz da sohbet etmek üzere dört kadın arkadaş buluştuk. Çocukların rahatça oynayabileceği, bizim de rahatça çay içip, konuşabileceğimiz bir ortamı seçtik. Bizim sesimiz çocuk cıvıltılarına karıştı...
Zehra UZDEMİR
Günlük yaşamın yorgunluğunu atmak ve biraz da sohbet etmek üzere dört kadın arkadaş buluştuk. Çocukların rahatça oynayabileceği, bizim de rahatça çay içip, konuşabileceğimiz bir ortamı seçtik. Bizim sesimiz çocuk cıvıltılarına karıştı. Keşke her yer cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle dolup taşsa. Ne yazık ki bütün çocuklar böyle cıvıltılı değil.
Söz dönüp dolaşıp Soma’daki katliama ulaşıyor. Hepimiz üzgünüz. Hepimiz öfkeliyiz. Öfke ses tonumuza ve tınısına yansıyor. Sesimiz yükselmiş. Bir çift gözün, bir çift kulağın bizde olduğunun farkında bile değiliz. Cılız bir ses ile Ayşe teyze söze karışıyor yan masadan: “Beni de Soma'ya götürün!”
İlk önce baktık sadece. Anlayamadık onun da söyleyecek sözünün olduğunu. Daha sonra ayağa kalkarak tekrarlıyor: “Beni de Soma'ya götürün!”
Buyur ediyoruz Ayşe teyzeyi masamıza, “çayımızı iç” diyoruz. İstemiyor. Söyleyecek çok sözü var 85 yaşında, 3 çocuk annesi Ayşe teyzenin.
“Ne yapacaksın Soma’da” diyoruz?
“Neden hiç yabancı ülkelerde kaza olmuyor? Neden işçiler, o evlatlar böyle toplu ölmüyor. Kör olasıcalar kendileri girse ya madene” diye başlıyor söze. “Daha önce CHP haber vermiş hükümete burası incelensin diye. Reddetmişler. Niye? Cepleri daha çok para görsün diye! Dört bir tarafı yetim sardı. Soma'ya gidip bu seneki zekatımı oraya vereceğim. Ben devlete veriyordum hep. Artık vermeyeceğim. Yerine vermiyor onlar. Televizyondan duydum. Boş yere öldüler diye. Üzüldüm. Yandılar. Tutuştular. Zehirlendiler. Devletin kabahati. Benim mi kabahatim?” diye kızıyor bir yandan.
Sesi gittikçe yükseliyor, arada da tekrarlamayı unutmuyor: ”Beni de Soma’ya götürün. Otobüs gidiyor ise beni de yazın.”
“Ben çocuklarımı büyüttüm. Onlar nasıl büyüyecek diye, düşünüyorum. Devlet istifa edebilirdi. Özür dileyebilirdi. Ama ne yaptılar? Polisleri saldılar üstlerine. Bir de bir adam çocuğa tekme attı. Gitti çocukları kendi dövdü. Daha ne yapacaklar… Böyle Başbakan da 85 yaşına kadar görmedim” diyor Ayşe teyze.
Ayşe teyze gibi hepimizin söyleyecek sözü var. Uygun platform bulduğumuzda da bunu dile getirmek için uğraşıyoruz. Ayşe teyze müsaade isteyip kalkıyor. Elimizde telefon numarası, adresi, “Beni de yazın, beni de Soma’ya” diyerek uzaklaşmasına bakıyoruz ardından.
Etraftaki masalardaki bakışlardan da anlıyoruz ki aynı fikirde olan pek çok kadın var…