Sağlıklı çalışma ve yaşam hakkı
Sağlık kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması halidir ve her bireyin hakkıdır. Kişinin tek başına sağlıklı olması yetmez. Kişinin sosyal çevresi; içinde yaşadığı toplum, çalıştığı ortam, okuduğu okul…
Dr. Müberra YENİŞAR
Aile Hekimi
Sağlık kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olması halidir ve her bireyin hakkıdır. Kişinin tek başına sağlıklı olması yetmez. Kişinin sosyal çevresi; içinde yaşadığı toplum, çalıştığı ortam, okuduğu okul… Hem fiziksel hem de ruhsal açıdan sağlıklı olmalıdır. Kişi iş yaşamına ne kadar sağlıklı başlarsa başlasın, çalıştığı iş ortamı güvenli değilse, kaza hatta ölüm tehlikesi varsa bu kişinin sağlığından söz edilemez. Böyle bir ortamda çalışan kişilerin diyelim ki başına hiçbir şey gelmesin, burnu bile kanamasın, yine de o çalışanın ve ailesinin kaygısı, endişesi, yarın ne olacak korkusu onların sağlık haklarını ellerinden alır.
Bu ay sizlerle 112 ambulans hekimliği yaptığım dönemde karşılaştığım iş kazalarını paylaşmak istedim. 112’deki nöbetlerin birinde “acil çıkış yapın, yüksekten düşme” diyerek, Mudanya yolunda büyük bir şantiyeye yönlendirildik. Kazazedeyi ambulansa aldık, müdahalemizi yaptık. Hastaneye gittiğimizde orada da çok uğraştılar, ama 11. kattan düşen birinin hiç şansı yoktu, sonunda ‘hastanede öldü’ kararı verildi. Gerekli güvenlik önlemleri alınsa idi, o kişi ölmeyecekti. Bizimle hastaneye gelen gruptan birine – ölenin abisiymiş– “kardeşiniz öldü, başınız sağ olsun” dediklerinde adam yere çöktü ve “yeni doğmuş bebeği var, karısına ne derim’ dedi. Sesinde çaresizlik, acı vardı. Kardeşinin ölümüne üzülemeden geride kalanların, hele o yeni doğan bebeğin kaygısına düşmüştü. Kendi acısı, kardeş kaybının üzüntüsü bekleyebilirdi, diğerleri daha önemliydi.
İNSANLIK DERSİ
Maden faciasında botları kirli diye, kendinden sonrakilere ambulansı temiz bırakma gayretindeki genç adam, bana o abiyi anımsattı. Bazılarımız başkalarını kendinden bile daha çok düşünüyor; o başkası yeni doğan bebek, dul kalan eş ya da sonra o ambulansı kullanacak arkadaş, meslektaş… O madenci yerin altından çıkmış, yaşamı kıl payı kurtulmuşken, o korku ve şaşkınlıkla dona kalabilir ya da ağlayıp sızlayabilir ya da kurtulduğu için coşku ve sevinç duymayı seçebilirken, o ambulansı temiz bırakma gayretindeydi, tüm iyi niyeti ile…
Maden kazası korkunçtu, göz göre göre bu insanlar diri diri mezara gömüldüler, söylenecek söz yok. Ama madende can verenlerin aileleri, madenden kurtulanlar, hepsi de çok vakur, çok olgun, çok insanca davrandılar. Keşke bu insanların gösterdiği olgunluğu, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymayan işveren, yönetici, o madeni defalarca denetleyen memur, o memurların yöneticileri, bakanı gösterebilseydi. Hepimizin onlardan almamız gereken insanlık dersi var.
DEVLETİN SORUMLULUĞU
Ben çocukken ne zaman kaza ile bir şeyleri kırıp döksem, bizimle sürekli ilgilenen babaanneme “hacı anne, kaza kaza” der, durumu kurtarmaya çalışırdım. Hacıannem bana “eceli kaza, eceli müsemma var Müberra. Bazı olaylar eceli müsemmadır, engelleyemeyiz, ama bazıları bizim hatamızdan olur. O bardağı kaldırsaydın, masanın ilerisine koysaydın, kırılmayacaktı” derdi. Ben ne zaman sakarlık yapsam, aynı şekilde sakince açıklar, sonrada o olayın olmaması için ne yapmam gerektiğini anlatırdı. Hacıannem rahmetli yaşasaydı 95 yaşında olacaktı, “maden kazası işin gereği, isteyerek olmadı” diyenlere eminim “bu Eceli Kaza, yani önlenebilirdi, önleyebilirdiniz” derdi. İşveren üzerine düşen sorumluluğu yerine getirseydi, çalışanların uyarılarını dikkate alsaydı, müfettişler her şey kurallara uygun raporu vermekte bu kadar gayretkeş olmayıp, madene inseler, İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili çalışmaları yerinde görseler, hem o raporlara imza atmaktan kaçınır, hem de işverenden yasalara uygun davranmasını isteyebilirlerdi. Bakanlarımız çalışanı korumanın devletin sorumluluğunda olduğunu, çıkarılan yasalara herkesin uyması gerektiğini kabullenmiş olsalardı bu kaza olmazdı.
Birileri çıkıp, madendeki ölümler için işin gereği derlerse bu gerçeklerle, vicdanla, akılla, inançla bağdaşmaz. Madende ölenler; eş, çocuk, baba, kardeş, amca, dayı, komşu, köylü... İşçi sağlığı güvenliği kurallarına uyulmadığı için öldü, bunda toplum olarak hepimiz sorumluyuz.