Brezilya’nın futbol kültürü tehdit altında
Brezilya, Dünya Kupası için 12 stadyuma 3.5 milyar dolar harcadı. Bu stadyumların en az 5’i ‘Beyaz Fil’ kategorisine giriyor. Yani yüksek meblağlara inşa edildiler, ihtiyacın çok ötesinde lüksler ve turnuva sonrası atıl duruma düşecekler. Dosyamızın ikinci gününde bize bu bilgileri veren kişi Christopher Gaffney.
DOSYA: DÜNYA KUPASI'NA ÖFKENİN SIRRI
Hazırlayan: Mithat Fabian SÖZMEN
Brezilya, Dünya Kupası için 12 stadyuma 3.5 milyar dolar harcadı. Bu stadyumların en az 5’i ‘Beyaz Fil’ kategorisine giriyor. Yani yüksek meblağlara inşa edildiler, ihtiyacın çok ötesinde lüksler ve turnuva sonrası atıl duruma düşecekler. Üstelik bu lüks stadyumlar bilet fiyatlarını yükseltti. Brezilya birinci ligi bu yıl ortalama seyirci sayısında ABD’nin bile çok gerisinde kaldı. Ortalama 40 dolarla Brezilya, dünyada asgari ücrete kıyasla en pahalı maç izlenen ülke. Dosyamızın ikinci gününde bize bu bilgileri veren kişi Christopher Gaffney. 2009’dan bu yana 2014 Dünya Kupası’nın Brezilya’ya olan kentsel, ekonomik ve siyasi etkilerini araştıran Gaffney ile daha çok Brezilya’ya yoğunlaşmaya çalıştık. Ancak gördük ki Gaffney’nin tespitleri uluslararası bir modelin kendisini her yerde tekrar eden sonuçları bakımından yerel değil genel bir içerikte.
Brezilyalıların futbolu ve milli takımlarını ne kadar sevdiğini tüm dünya bilir. Bir gün Brezilya’da bu kadar büyük Dünya Kupası karşıtı eylemler göreceğinizi tahmin eder miydiniz?
Bahsettiğimiz ülke Brezilya olmasaydı bunu tahmin etmek o kadar da güç olmazdı. Brezilya çok karmaşık bir ülke. Tanıklık ettiğimiz futbola dair protestolar hiçbir zaman politik bir eylem biçimi olmamıştır. Dolayısıyla Brezilyalıların Dünya Kupası konusundaki hayal kırıklığı biraz şaşırtıcı gelebilir ama Dünya Kupası adına Brezilya’da yaşananlara baktığınızda bunun hiç de sürpriz olmadığını görürsünüz. Çünkü Kupa büyük bir sektör haline gelirken Brezilyalılar da masrafları kendi cebinden çıkan bu Kupadan dışlandıklarını hissediyor.
Bu hissiyatın, öfkenin sebebi nedir?
Bence Brezilyalıların öfkeli olma sebebi Türkiyelilerin öfkeli olma sebebiyle aynı. Hükümet yetkilerini kullanarak iş dünyasındaki ve güvenlik sektöründeki dostlarını palazlandırıyor. Polisi demokratik eylemleri şiddet kullanarak bastırmakta kullanıyor ve halkın genelinin değil ama zenginlerin yararlanacağı projeler üretiyor. Hükümet Brezilyalılara çok sayıda söz verdi ve bunların hiçbirini tutmadı. Sonuç olarak Gezi Parkı’nda kamusal alanı korumaya çalışanlarla Brezilya’da kamu kaynaklarının Dünya Kupası’na harcanmasına karşı mücadele eden insanlar arasında önemli bir benzerlik olduğunu düşünüyorum. Brezilyalılar tüm bu projelerin kendilerine ait olmadığını, paralarının da FIFA ve uluslararası şirketlere aktarıldığını, stadyumlardan dışlandıklarını ve son olarak da demokratik eylemlerinin şiddetle bastırıldığını görüyor. Bu yüzden de öfkeliler.
Spor Yazarı Dave Zirin geçtiğimiz günlerde bir web sitesindeki anketten bahsediyordu. Burada katılımcıların yalnızca yüzde 22’sinin milli takımı destekleyeceğini aktarıyordu. Bu, gerçekçi bir rakam mı?
Sorsanız pek çok Brezilyalı milli takımı desteklemeyeceğini söyleyebilir. Ancak bir kez takımınızı sahada gördüğünüzde tüm o anıları unutmak kolay değil. Dünya Kupası’nın yarattığı hayal kırıklığına rağmen bu önemli bir duygusal ve psikolojik etmen. Ancak Dünya Kupası’nın Brezilya’da hiç olmadığı kadar gözden düştüğü de kesin. Normalde Dünya Kupası’ndan aylar önce insanlar duvarları milli takıma ve futbola dair çizimlerle doldururdu. Bu sene ise Dünya Kupası Brezilya’da düzenlenmesine rağmen bunun neredeyse hiç yapılmadığını, çok az yapıldığını gördük. Bence Brezilya takımının kaderi biraz da turnuvada yapacaklarına bağlı. Ve bunun da kesinlikle Ekim ayındaki seçimlere önemli etkisi olacaktır. Hükümetten memnun olmayanlar Brezilya milli takımının başarısızlığını istiyor olabilir. Kısacası çok fazla birbiriyle çelişen duygu var. Bence destek oranı yüzde 22’den daha fazladır. Halkın en az yüzde 60’ı destekliyordur. Bir de şunu hesaba katmalıyız ki insanlar Brezilya’yı destekleyerek milli takımın kendilerine yani halka ait olduğunu göstermek isteyecektir. Brezilya’da insanlar futbolun FIFA ve hükümet tarafından bambaşka amaçlar için kullanılmak üzere kaçırıldığı hissine sahipler. Brezilya milli takımını destekleyerek ona dair güzel olan şeylere de sahip çıkmış olacaklar.
KAPİTALİSTLERİN DOSTU İŞÇİ PARTİSİ
Hükümetteki İşçi Partisi “solcu” bir parti olarak biliniyordu. Tüm bunlara imza atan parti olmaları bir çelişki mi?
Ortada büyük bir çelişki var gibi gözüküyor ama İşçi Partisi artık sola değil merkez sağa ait bir parti. Ve bir zamanlar Diktatörlük tarafından işkence görmüş olan Başkan Dilma Roussef’in protestocuları bastırmak için özel birlikler kurdurduğunu görmek daha büyük bir çelişki. Rousseff aynı zamanda “terörizm” suçunun kapsamını genişleterek protestoları engellemeyi hedeflediği bir yasa çıkarmak istiyor. İşçi Partisi kapitalistleri zenginleştirmek için her şeyi yaptı ve inşaat firmalarının işçilerin haklarını hiçe saymasını sessizce izledi. Uluslararası sermaye ve özel çıkarların sözde solcu bir partiyi kullanarak kendi çıkarına hareket ettirdiğine tanık olduk. Bu gerçekten büyük bir çelişkiydi ve Brezilya’da “sol” bunu yapabiliyorsa sağ neler yapabilir hayal bile edemiyoruz. Tabii İşçi Partisi için çok kötü bir durum. Sadece Brezilya solu için değil Latin Amerika solu için de çok acı. Son 10 yılda hükümetin “solcu” projelerinin çoğunun yarım kaldığını gördük. Ve her alandaki özelleştirmelerle kamu kaynaklarının gittikçe daha çok özel firmalarda toplandığına tanıklık ettik.
Tüm bunlar Ekim ayındaki seçimleri etkiler mi?
Umarım öyle olur. Özelleştirmelere ilişkin, Brezilya siyasi kurumlarının yeniden düzenlenmesine ilişkin tartışmalar maalesef hayata geçmedi. Tüm bu sonuçları yaratan politik kurumlardan çok şahısları konuşmaya devam ediyoruz. Brezilya gerçekten çok kapsamlı kurumsal reformlara, seçim reformuna ihtiyaç duyuyor ancak bunu da seçim yılında gerçekleştirmek imkansıza yakın. İşçi Partisi sonu gelmeyen yolsuzluk skandallarıyla da güçsüzleşti ve halkla, özellikle de solla diyalog kurabilme yetisini kaybetti. Bunun önümüzdeki seçimlerde sonuçlarının olacağını düşünüyorum.
Brezilya dünyanın 5. büyük ekonomisi ve İşçi Partisi Dünya Kupası ve Olimpiyatların altyapıya, ekonomiye büyük katkıları olacağını öne sürüyordu. Bu konuda yanıldılar mı?
Tamamen yanıldılar. Birkaç yeni havaalanı yaptık, bazı büyük kentlerde iletişim altyapısını geliştirdik, 12 tane dünya çapında futbol stadyumu inşa ettik. Bunun dışında tek gördüğümüz bitirilmeyen büyük kentsel projelerle cebelleşmemiz oldu. Ve seçimlerde bir hükümet değişikliği olursa büyük ihtimalle tüm bu projelerin de yarım bırakılacağını düşünüyorum. Örneğin Cuiaba’da stadyum dahil hiçbir proje bitirilmedi. Hükümet çok sayıda söz verdi ancak hiçbirini tutmadı. Bunun yanında verdiği sözleri tutmak için hayata geçirdiği projelerle inşaat firmaları için çok avantajlı sözleşmeler imzaladı ve temel olarak gördüğümüz kamu kaynaklarının halka karşı hiçbir sorumluluk taşımayan özel firmalara aktarılması oldu.
BREZİLYA’NIN ‘BEYAZ FİLLERİ’
Hunting White Elephants(Beyaz Fillerin Peşinde) adında çok takip edilen bir blogunuz var. Brezilya’nın ‘Beyaz Filleri’ hangileri?
Terimin klasik anlamıyla konuşacak olursak Cuiaba, Manaus, Brasilia, Natal ve Recife’de olmak üzere 5 “Beyaz Fil”imiz var. Ve bu stadyumlardan üçü turnuva sonrası alışveriş merkezi olarak işletilmek üzere özel firmalara veriliyor. Kısacası buraları ekonomik olarak taşıyacak şey futbol olmayacak, alışveriş merkezleri, restoranlar, sinemalar vs. olacak. Bir kente böylesi yeni bir unsur eklediğinizde doğal olarak şehirdeki diğer benzeri unsuru zayıflatırsınız. Yani 3 tane sinemanız varsa ve dördüncüsünü de stadyuma yapıyorsanız, diğer 3 sinema bundan zarar görecektir. Sonuç olarak yaptığınız sadece paranın bir yerden bir yere taşınması olacak. Yeni bir şeyler üretmeyeceksiniz. Diğer 2 stadyum Cuiaba ve Manaus halen kamu malı çünkü bir alıcısı çıkmadı. Bu da bu şehirlerin söz konusu stadyumların giderlerini üstlenmesi anlamına geliyor ve özellikle Manaus’ta teknolojik açıdan çok gelişmiş bir stadyum inşa edildi. Amazon bölgesindeki bu stat, mevsimin belli döneminde müthiş yağışlar alırken kalan dönemde de muazzam bir sıcaklıkla baş etmek zorunda. Kısacası bu stadyumun bakım giderleriyle başa çıkmak çok zor ve açıkçası herhangi bir şirketin ilgisini çekmemesinin sebebi de bu. Cuiaba’da da benzer bir durum var. Birinci ligde takımı olmayan ve hali hazırdaki stadyumda 2 bin kişi ortalamaya oynayan Cuiaba’da 45 bin kişilik bir stadyum yapıldı. Kısacası burada da stadyumun sürdürülebilirliğini sağlayan şey futbol olmayacak. Ancak kent halkı yine de bunun masraflarını ödemek zorunda. Bu stadyumlardaki bakım giderlerinin inşaat masrafının yüzde 10 ya da 15’i olacağını hesapladık. Bu, 10 yıl içerisinde stadyumun inşaat masrafı kadar bir bedelin bir kez daha ödenmesi anlamına gelecek. Yani Cuiaba stat için 250 milyon dolar ödedi ve 10 yıl sonra bir kez daha bu parayı ödemiş olacaklar.
‘BEYAZ FİL’E ÇÖZÜM NE?
Dünya Kupası ve Olimpiyatların gittikleri her yerde ‘Beyaz Filler’ üretmesini engellemenin bir yolu var mı?
Yapılabilecek iki şey var. Eğer FIFA, FIFA kalitesinde stadyumlar istiyorsa bu statların masrafını kendisi karşılamalı. Bu hızlı bir şekilde masrafları ve FIFA’nın taleplerini düşürecektir. İkinci olarak FIFA’nın stadyumların turnuva sonrası halk sahipliğine geçmesi yönünde bir ajandası olmalı. Stadyumların turnuva sonrası aynı zamanda okul, hastane, üniversite ya da ofis binaları vs. şeklinde kullanılmaması için hiçbir neden yok. FIFA’nın temel olarak yaptığı küresel spor mekanları mimarları için bir modeli teşvik etmek. Ve bu modelin kentsel bağlamla hiçbir ilişkisi yok. Tamamen görsel olarak spektaküler ikonlar inşa ederek kente yatırımcıların gelmesini sağlayacağı düşünülen küresel gözü cezp etmek amaçlanıyor. Ancak bunun etkili bir yöntem olduğuna dair hiçbir kanıt yok ya da Brasilia’nın Brezilya’nın başkenti olduğunun farkına varılması için gereğinden lüks bir stadyuma ihtiyacı yok. İnsanlar zaten bunu biliyor. Burada iş yapmak isteyecek insanların bakacağı şey bu olmayacak. Kısacası bu modelin değişmesi lazım. Şu anda Brezilya’da ilerleyişine tanıklık ettiğimiz beyaz filler, FIFA’nın Dünya Kupası üzerine yoğunlaştırdığı iş modelinin bir sonucudur. Bu Oyunlar nereye giderse gitsin aynı sonuçla karşılaştık. Çin’de, Hindistan’da, Kanada’da… Brezilya da maalesef bu tuzağa düştü ve şimdi turnuva sonrası hiçbir işimize yaramayacak stadyumlara sahibiz.
LÜKS STATLARIN BİLET FİYATLARINA ETKİSİ
Brezilya, bu “FIFA kalitesi”ndeki stadyumlara 3.5 milyar dolar harcadı ve bu da bilet fiyatlarında bir artışa neden oldu. Peki bunun stadyumların doluluk oranına bir etkisi oldu mu?
Brezilya futbolu için çok üzücü bir durum. Bu yeni stadyumlar, Brezilya’da geleneksel olarak var olan futbol kültürünü tehdit ediyor. Bilet fiyatları yükseldi ve ancak bu fiyatları karşılayabilenler artık tribünlerdeki yerini alabiliyor. Bunun direkt sonucu olarak Brezilya’daki statlarda müthiş bir boşalmaya tanıklık ediyoruz. Bu sezon Brezilya birinci liginde maç başına seyirci ortalaması 12 bin civarındaydı ki bu ABD ortalamasından bile 7 bin daha az. Alt liglerde bu rakamlar çok daha düşük. Fluminense-Flamengo gibi derbi maçlar dahi ancak 25 bin taraftar toplayabiliyor çünkü ortalama bilet fiyatı 40 dolar. Ve Brezilya asgari ücrete kıyasla bilet fiyatlarının dünyada en yüksek olduğu ülke. Bu da Dünya Kupası’nın bir hediyesi.
Bu, herhalde Dünya Kupası’nın futbol anlamındaki en büyük başarısızlığı olsa gerek. Yani Dünya Kupasının futbola da yardımı dokunmayacaksa...
Dünya Kupası hiçbir zaman birilerine yardım etmek için değildir. Dünyada refahın hakkaniyetli bir şekilde dağıtılmasına yardımcı olan bir mega organizasyon yok. Bunların hepsi hali hazırda çok fazla parası olanların sermaye birikim mekanizmaları olarak işlev görüyor. Ve FIFA’nın diğer projeleri de, örneğin “Umut programı” ya da “Yeşil Oyunlar” gibi şeyler de gerçekliği çarpıtmanın araçlarından başka bir şey değil. Bu stadyumlar bütçenin büyük bölümünü dahi oluşturmuyor. Yani aslında stadyumlar da ulaşım, güvenlik ve hayata geçirilmeyen tüm diğer projelerin arasında bir göz boyama aracı.
Brezilya kötü bir sınav verdi. Şunu da belirtmek gerek FIFA’nın iş modeli Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin pazarlık masasındaki elini de zayıflatıyor çünkü kısmi bir bağımlılık ilişkisi içerisindeler dolayısıyla FIFA daha kibirli ve bir anlamıyla kolonyalist bir tavır takınabiliyor.
2016 RIO, FAVELALAR VE YERLİLER
Brezilya 2016’da da Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak. Bu sebepten ev sahibi Rio de Janeiro’nun üzerindeki baskı daha fazla. Rio favelalarıyla da meşhur. Oyunlar favelaları nasıl etkiledi?
Hem direkt hem de endirekt olarak etkilendiler. Rio de Janeiro’da şu anki belediye başkanı yönetiminde son 5 yıldaki en büyük zorla yerinden etme operasyonlarına tanıklık ettik. Birçok favela ulaşım projeleri adına yıkıldı. Birçok favela bölgesinde de jantrifikasyon projelerinin hayata geçirildiğini gördük. Zengin muhitlerine yakın favelalarda ise UPP(Favela Pasifizasyon Birimleri) işgali yaşanıyor. Uyuşturucu çetelerini mahalleden temizleme adı altında gerçekleştirilen bu operasyonlarda yerel halkla hiçbir şekilde diyalog içerisine girilmedi. Mega organizasyonların en olumsuz etkileri, her zaman için yoksullar ve sermaye güçlerine karşı örgütlenip mücadele edecek pozisyonda olmayanlarda görülür. Rio’da bunun en ciddi örneklerine tanıklık ettik.
Rio’da bir de Maracana’nın özelleştirilmesi ve Maracana’nın yanındaki yerli müzesinin tahliyesi vardı...
Aldeia Maracana’daki yerli müzesi çevresindeki evlerden yerlilerin zorla çıkarılması Dünya Kupası’nın en üzücü hikayelerinden biri oldu. Bu insanlar yaşam alanlarından uzaklaştırıldı ve çoğu şimdi kentin çeperlerinde konteynerlerde yaşıyor. Geçtiğimiz haftalarda Brasilia’da yerlilerin protesto gösterisine de katılmışlardı. Maracana örneğinde olduğu gibi Hükümetin yerli halkı idare ediş biçimi, yerlilere yönelik daha geniş bir ideolojinin yansıması. Brezilya’da hükümetler işine geldiği zaman yerlileri propaganda malzemesi yapmayı severler ama gerçekte onların kültürlerinin korunmasına ilişkin hiçbir şey yapmazlar. Maracana’daki yerli sorunu için daha yaratıcı bir çözüm bulunabilirdi. Yerli halkla ortaklık içerisinde tarihi yapıyı yeniden inşa etmek ve Dünya Kupası ile Olimpiyatlar sırasında milyonlarca insanın ziyaret edebileceği bir müze yaratılabilirdi. Hükümetse halkı binayı yok etmekle tehdit edip, askeri polisle yerli halkı yaşam alanlarından zorla çıkartmayı tercih etti. Tüm bunların İşçi Partisi hükümeti yönetiminde olduğunun da altını çizelim. Yerlilerin durumu Para, Amazon, Mato Grosso gibi bölgelerde çok daha kötü. Oralarda da yaşam alanlarını tehdit eden tarım tekelleri var.
OYUNLARIN ‘MİRASI’
Son yıllarda herkes “Oyunların Mirası”ndan söz etmeyi seviyor. Brezilya’daki Dünya Kupası’nın mirası ne olacak?
“Miras” esasında kullanılmaması gereken bir kelime çünkü sadece pozitif bir anlamı var. Bu, Sidney 2000 Olimpiyatları’ndaki muazzam harcamaları meşrulaştırmak için icat edilmiş bir kelimeydi. O günden bu yana da kamuya ait olan parayı Oyunlar adına çarçur edersek bize ne kadar yardımcı olacağını anlatan hikayenin bir bileşeni olarak kullanılıyor. Bahsedilmesi gereken şey “Oyunların mirası” değil “Oyunların etkisi”dir. Etki pozitif de olabilir negatif de. Bazı açılardan pozitif etkileri vardır. Örneğin Brezilya halkının siyasi uyanışını biraz da Dünya Kupası’na borçluyuz. Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyatları Brezilya halkının, ülke demokrasisine dair sorunları görmesini hızlandırdı ve bu Oyunların halkın sorunlarına yardımcı olmadığını hatta tam tersi etkide bulunduğunu gördük. Toplumsal hareketin genişlediğini, toplumsal hareketler arasındaki bağın geliştiğini gördük. Negatif etkilere baktığımızda ise ev sahibi kentler için olumsuz bir ekonomik tablonun yaşanacağını görüyoruz. Şimdiden büyük bir borç içindeler. Siyasi açıdan demokratik kurumlar zayıflatıldı, silahlı güvenlik güçlerine büyük bir yatırım yapıldı, artan militarizasyonla insan hakları ihlalleri sürüyor ve elbette özelleştirmeler hız kazandı. Pek çok kentin hiçbir işine yaramayacak olan ‘Beyaz fil’ stadyumlardan da sıkça bahsettik zaten.
CHRISTOPHER GAFFNEY KİMDİR?
HUNTING White Elephants-Beyaz Fillerin Peşinde blogunun yazarı olan Christopher Gaffney, 2009 yılından bu yana 2014 Dünya Kupası’nın Brezilya’ya olan kentsel, siyasi ve ekonomik etkilerini araştırıyor. Federal Fluminense Üniversitesi’nde Mimari ve Kentleşme bölümünde öğretim üyeliği yapan Gaffney’nin, Guardian, Al Jazeera gibi mecralarda makaleleri de yayımlanıyor.