Büro emekçileri talepleri için mücadeleye
Fikret ASLAN/ Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Başkanı
Büro Emekçileri Sendikası olarak 8-9-10-11 Mayıs 2014 tarihlerinde Merkez Genel Kurulumuzu yaptık. Merkez Genel Kurulumuzda sınıf hareketinin genel durumu büro emekçilerinin sorunları ve önümüzdeki dönemin politikalarını belirleme noktasında düzeyi düşükte olsa bir tartışma sürdürdük.
Bilindiği üzere ülkemizin gündemleri çok hızlı değişmekte son üç, dört ay içersinde iç ve dış politikada önemli gelişmeler yaşanmıştır. ABD ve başta AKP Hükümeti olmak üzere bölgedeki sadık izleyicilerinin elbirliğiyle büyüttüğü IŞİD şimdi tüm bölgeyi tehdit eden bir canavara dönüşmüş, Şii-Alevi kesimlerle Sünniler arasında gerilim ve düşmanlık yaratma politikasının açtığı zeminde gelişen IŞİD terörü bölgede halkları tehdit eder boyutlara gelmiştir.
Son yıllarda yaşanan gelişmeler barış umutlarının yeniden ve daha güçlü bir şekilde yeşermesini sağlamıştır. Fakat AKP hükümeti Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümünü içeren yasal adımlar atmamakta, tersine yeni karakol/kalekol inşa ederek bu konuda samimiyetsiz olduğunu göstermektedir. Lice’de olduğu gibi halkın üzerine ateş açarak gençleri öldürmekte anaların gözyaşlarına yeni gözyaşları katılmaktadır. Bu nedenle“yeni dönem”in göreceli olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Kalıcı bir barışın inşası için ülkemizin işçilerine emekçilerine daha fazla sorumluluk düşmektedir.
Soma’da yaşanan kitlesel iş cinayeti, yıllardır ısrarla hayata geçirilen özelleştirme uygulamalarının, işçilerin can güvenliğini ortadan kaldıran taşeron sisteminin bizzat devlet politikası haline getirilmesinin en somut ve en acı sonucu olarak meydana gelmiştir. Taşeron işçilerinin sorunlarını çözme iddiasıyla gündeme gelen torba yasa tasarısı aksine taşeronluk sisteminin hukuki alt yapısını genişleterek kamu kurumlarına da yaygınlaştıracak düzenlemeleri içermektedir.
Torba yasa içerisine dahil edilen af yasasıyla AKP hükümetin asıl niyeti temsilcisi olduğu sermaye sınıfının vergi, sigorta ve prim borçlarını af etmektir. Küçük esnafa ve vatandaşa üç kuruş afla asıl yapmak istediğinin üstünü kapatıyor. Yine şirketlerin kayıtlarında bulunmayan paraların nerden geldiğine bakılmaksızın yüzde üç vergiyle kayıt altına alınacaktır. Bu düzenlemeyle kara para aklamanın ve yolsuzluğun önü açılırken emekçilerin iş yükü artacaktır.
İdari hukukta yapılan değişiklikle yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının iki yıl içerisinde uygulanacağı hükmü konarak hükümete sürgün yetkisi verilmektedir. Bu düzenleme en fazla KESK’e, bağlı sendikaların kadrolarını ve talepleri için mücadele eden kamu emekçilerini tasfiye amaçlı kullanılacaktır.
Ülkemizde ve bölgemizde yukarıda altını çizmeye çalıştığım önemli tartışmaların ve gelişmelerin yaşandığı bir dönemde 27-28 Haziran tarihlerinde Merkez Temsilciler Kurulumuzu (MTK) topluyoruz. Demokrasi ve emek alanının temel sorunlarıyla birlikte büro emekçilerinin taleplerini ve örgütsel ihtiyaçlarımız üzerinden bir tartışma yaparak dönemsel mücadele programımızı oluşturacağız.
İŞ KOLUMUZUN ORTAK TALEPLERİ
İş kolumuza sürdürülen yeniden yapılandırma sonrasında hizmet üreten emekçilerin çalışma koşulları ağırlaşmış, birçok kurumda performans ölçümleri başlatılmış, esnek ve kuralsız çalışma yaygınlaşmıştır. Böylece emekçiler birer çağdaş köleler haline getirilerek, emekçilerin dayanışma ilişkileri bozulmuş ve rekabet ortamında çalışmaya mahkum edilmişlerdir.
İş kolumuzda güvencesiz istihdam; Sözleşmeli, 4/b-4/c ve taşeron çalıştırma bütün emekçileri tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
Büro iş kolu bütünlüğünde; liyakat ve kariyer ilkeleri bir tarafa bırakılarak, siyasi kadrolaşma personel atmalarında temel etken olmuş, kurum içi acılan görevde yükselme sınavlarının güvenirliği her kes tarafından sorgulanır durumdadır.
Personel yetersizliği yada iş yoğunluğu nedeniyle bir çok kurumda büro emekçileri idare tarafından fazla mesai yapmaya zorlanmakta veya adliyelerde yaşandığı üzere işi yetiştirmek için zorunlu olarak kalınmaktadır. Bu nedenle bütün kurumlara yeni kadrolu personel alımı yapılmalıdır.
Bütçe oluşum süreçlerinde sendikaların, emek ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmalıdır.Bütçeden eğitime, sağlığa, personel giderlerine ve yatırımlara daha fazla pay ayrılmalı, savaş bütçesi uygulamalarından vazgeçilmelidir. 2014 yılı enflasyon farkı ödemesinin yapılması için bütçe kanununa ek madde konmalıdır.
Tüm ek ödemelerin emekli aylığına yansıtılmalı, İŞKUR ve SGK emekçilerinin gasbedilen ikramiyeleri ödenmelidir. 666 sayılı Kararnameden sonra artık eşit işe eşit ücret mücadelesi işkolumuzdaki Maliye, SGK, Yargı, TÜİK, Nüfus çalışanlarının temel sorunlarından biri olmuştur.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği yasası kamu emekçilerini içerisine alacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Kamuda yeniden yapılandırma politikaları nedeniyle çalışma koşulları ağırlaşmış ve bu gelişmeler emekçilerin sağlıklarını olumsuz anlamda etkilemiştir. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin verilmesi için çalışma yapılması, kamu emekçilerinin “iş kazası meslek hastalığı sigortası” kapsamına alınmalıdır.
İş kolumuzun ortak talepleri üzerinden işyerlerinde toplantılar yapılarak üyelerle tartışılması ve yazılı rapor haline getirilerek MTK’ya sunulması tabanın söz ve karar sahibi olması açısından önemlidir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemin mücadele programının emekçilerce sahiplenmesini ve sendikamızın işyerlerinden başlayarak yenilenmesini sağlayacaktır.
Evrensel'i Takip Et