Baretsiz madenciler
Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden kazalarının ardından kölelik sisteminin en yaygın biçimde uygulandığı madenler yeniden ülke gündemine girdi. Türkiye Soma’daki büyük katliamın etkisini henüz üzerinden atamamışken bu kez Şırnak’taki kömür ocaklarından ard arda öçlüm haberleri geldi.
DOSYA: ŞIRNAK’IN ÖLÜM KUYULARI
Hazırlayan: Beyar ÖZALP
SUNU: ÖLÜMÜN KOL GEZDİĞİ ŞIRNAK MADENLERİNDE NELER OLUYOR?
Şırnak’ın Cudi Dağı eteklerindeki maden ocakları son haftalardaki ölümlerle ülke gündemine geldi. Çoğu kacak olan çok sayıda kömür ocağında 3 bin 500 maden işçisi sendikasız, sigortasız adeta kölelik koşullarında her gün madenlere iniyor Şırnak’ta. En az 9 saat çalışan işçiler çıkarttıkları kömürün miktarına göre ücret alıyor. Hiçbir sosyal haktan yararlanamıyorlar ve ölümle burun buruna çalışıyorlar. İşçiler “Mecburuz; ya çalışacağız, ya aç kalacağız” diyor. 3 Haziran’da yaşanan göçükte İbrahim Sağnak isimli işçinin öldüğü madenlerde, 11 Haziran’da da gaz sıkışması nedeniyle Selahattin Uçar, Ahmet Baysal ve Emin Baysal isimli işçiler zehirlenerek öldü. 18 Haziran’da ise Musa Seven isimli işçi göçük altında kalarak yaşamını yitirdi.
Şırnak’taki madenler bu olayların ardından Valilik tarafından kapatıldı. Ocakların kaçak olduğu için kapatıldığını söyleyen Valilik, bunca ölüm yaşanırken neden her hangi bir önlem alınmadığı ve sorumlular hakkında bir işlem yapılmadığı sorusunu şimdilik yanıtsız bırakıyor.
Ocaklarda çalışma şartlarının düzeltilmesi ve insanca çalışabilecek koşullar yaratılmasını sağlamak yerine madenleri kapatan devlet yetkililerine işçiler de tepkili. Öyleki, yapacak başka hiçbir işi olmayan işçiler, canlarına mal olan madenlerin kapatılmasıyla ekmek teknelerinin elden gittiğini düşünüyor. İşçiler, madenlerin kapatılmasını değil, koşulların düzeltilmesini istiyor.
Şırnak’taki madenlerde çalışan işçilerin hemen hemen tamamı 90’lı yıllarda devlet tarafından boşaltılan köylerden göç etmek zorunda kalan köylüler. Resmi olamayan rakamlara göre bu güne kadar 182 işçinin yaşamını yitirdiği Şırnak’taki kömür ocaklarındaki durum, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma’daki maden katliamını meşrulaştırmaya çalışırken örnek gösterdiği 1880’lü yıllardaki koşullardan hiç de farklı değil. İl Özel İdaresi’ne ait bölgede kurulu maden ocakları, özelleştirildikten sonra bazı şirketler tarafından işletildi ve koşullar alabildiğine kötüleşti. En az maliyetle kömür çıkartmayı ilke edinen patronlar, işçilerin yaşamını hiçe saydı. Öyleki Şırnak’taki madenlerde çalışan işçiler bırakın yaşam odasını, baret ve eldivene bile sahip değiller. Özel şirketlerin bölgeden çekilmesinin ardından kaçak olarak bazı kişiler tarafından işletilen madenlerin kapatılmasından sonra, kuralsızlık iyice hakim oldu madenlere. Şırnak’taki maden işçisi ölümlerinin ardından kentte maden işçileri, işçi aileleri, kentte yaşayanlar, sendikacı ve insan hakları savunucularıyla Şırnak madenlerinde ne olup bittiğini konuştuğumuz dosyamızda, Şırnak’taki maden gerçeğinin bir fotoğrafını çekmeye çalıştık
ŞIRNAK’TA MADEN İŞÇİLİĞİ YA DA KÖLELİK!
Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden kazalarının ardından kölelik sisteminin en yaygın biçimde uygulandığı madenler yeniden ülke gündemine girdi. Türkiye Soma’daki büyük katliamın etkisini henüz üzerinden atamamışken bu kez Şırnak’taki kömür ocaklarından ard arda öçlüm haberleri geldi. Bugüne kadar Kürt sorunuyla bağlantılı olarak, köy yakmalar, faili meçhul cinayetler, çatışmalar, sokak ortası infazları, her türlü halk eylemine şiddetli polis saldırısıyla gündeme gelen Şırnak’tan bu kez işçi ölümlerine dair haberler geldi. Cudi Dağı eteklerindeki onlarca kaçak madenden bellerine bağladıkları iplerle, başlarında bir baret, yüzlerinde maske olmadan kömür çıkartan işçilerin koşulları, Soma’da gördüklerimizin bile çok çok gerisindeydi. 20 gün içinde 5 işçinin göçük altında kalarak ya da gaz sıkışması nedeniyle zehirlenerek öldüğü Şırnak’ta işçiler öyle derin bir yoksulluk yaşıyor ki, tüm bu olanlara rağmen madenlerin kapatılmasını istemiyorlar. Onlar koşulların düzeltilmesini ama çalışmaya devam etmeyi istiyorlar. Konuşmak istediğimiz birçok işçi hem bir daha iş bulamamak endişesiyle hem de söylediklerinin madenlerin tamamen kapatılmasına neden olma ihtimali olduğu düşüncesiyle konuşmak istemiyor.
ÖLÜM KUYULARINA ZORUNLU GÖÇ!
Bu işçilerden biri de Hekim Bulut. 20 yıldır madenlerde çalışan Bulut, gazeteci olduğumuzu ve kendisi ile iş koşullarını konuşmak istediğimizi söylediğimizde önce reddediyor. Biraz sohbet ettikten sonra ikna oluyor konuşmaya. İşçilerin sorunlarını ve taleplerini sıralıyor ard arda. Hekim Bulut’un anlattıkları, bunca işçinin kölelik koşullarında çalışma nedenine ilişkin tanıdık bir gerekçe sunuyor. Tıpkı Türkiye’nin dört bir yanında kölelik koşullarına mahkum halde çalıştırılan sayısız Kürt işçi gibi o da bir zamanlar devlet tarafından boşaltılan köyünü terk ederek Şırnak merkeze gelmek zorunda kalanlardan.
İLKEL KOŞULLARDA, SİGORTASIZ HAYATLAR
Madenlerde çalışan işçiler için nasıl güvenlik önlemleri olduğunu sorduğumuz Bulut, hiçbir güvenlik önlemi olmadığını söyleyerek başlıyor söze. Soma’daki katliamın ardından çok tartışılan ‘yaşam odaları’nı sorduğumuz Bulut, “Değil yaşam odası başımızı koruyacak bir baretimiz bile yok” diyor. Madene bellerine bağladıkları iplerle indiklerini anlatan Bulut, “Sigortasız çalışıyoruz. Bizim buradaki madenlerde çalışma koşullarımız tamamen ilkeldir. Tüm bu zor şartlara evimize bir ekmek götürmek için katlanmak zorundayız” diyor.
KÖMÜR YOKSA PARA DA YOK!
Baret, eldiven, maske gibi hiçbir koruyucu malzemeye sahip olmayan Şırnaklı maden işçilerinin ücret sistemi de maaş usulüne dayanmıyor. Sabit bir yevmiyeleri de yok. Ne kadar kömür çıkartırlarsa onun karşılığını alıyorlar. Bu ‘karşılık’ çok cüzi bir rakam. Sözü Hekim Bulut’a bırakalım; “Belli bir maaşımız yok. Çıkarttığımız kömür kadar para kazanırız. Bazen aylarca çalışmamıza rağmen para alamayız. Çünkü kömür çıkmaz. Sadece toprak kazarız.” Bu sisteme göre işçiler madenden çıkardıkları kömürün 1 tonunu, madeni işletenlere 80 liraya satıyor. Çoğu zaman 1 ton kömürü iki işçi çıkarmış oluyor ve bu 80 lirayı paylaşıyorlar. Yani kişi başına 40 lira. İşçilerden kömürün tonunu 80 liraya alan işletmeci ya da taşeron firmalar ise bunu en az 3 katı fiyata başka yerlere satıyor.
'ELEKTRİK SU OLSA KÖYE GERİ DÖNERİZ'
Hekim Bulut’la sohbetimizde onun kardeşinin de yıllar önce göçük altında kalarak yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz. Kendisinin de defalarca göçük altında kaldığını ancak canını kurtardığını söylüyor. Tüm bu yaşadıklarına rağmen neden hâlâ madende çalıştığını sorduğumuzda, 90’lı yıllarda köylerini boşaltmak zorunda kalarak Şırnak’a taşındıklarını anlatıyor önce. “Maden ocağında çalışmaktan başka çaremiz yok” diyor. Köylerine geri dönmek istediklerini ama harabeye dönen köyde elektrik, su ve yol olmadığını anlatıyor. Devletin köylerdeki eksikleri gidermesi durumunda madende çalışmayı bırakıp, köyüne döneceğini, tarlasını ekeceğini söylüyor.
Valiliğin madenleri kapatmasına dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise “Madenler kapanırsa işsiz kalırız. Yapılamsı gereken madenlerde işçilerin sağlığı ve güvenliği için gereken önlemlerin alınması. Sigortalı çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz” diyor.
O ŞİRKET TERMİK SANTRALE DE TALİP!
Cudi Dağı eteklerindeki madenlerin içinde ruhsatlı olanlar da var. Ancak bu madenlerdeki koşullar kaçak madenlerden hiç farklı değil. Ruhsatı olan madenler büyük şirketlere ait. Bunlar Geliş Madencilik, Acar Group ve Zeyrek A.Ş adlı şirketler. Geliş Madencilik ve Acar Group aynı zamanda Şırnak’ın Toptepe Köyü mevkiinde yapılmak istenen termik santralle de ilgili. Son 15 gündeki kazalar Geliş Madencilik’e ait ocaklarda meydana geldi. Hekim Bulut, son dönemlerde çıkarılan kömürün dışarıya satılmadığını ve maden sahası içinde toplandığı bilgisini de veriyor sohbetimizde.
YARIN: Göçükte ölen maden işçisinin oğlu; Ben de
madenci olmak zorundayım