Hakkımızı almadan yolumuzdan dönmeyeceğiz
Öncelikle cam işçisinden selamlar. Ben 5 bin 800 cam işçisi adına sizler emek dostlarına sesimizi duyurduğunuz, bizi her ortamda desteklediğiniz için gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.
Ersin BÜYÜKYILMAZ*
Öncelikle cam işçisinden selamlar. Ben 5 bin 800 cam işçisi adına sizler emek dostlarına sesimizi duyurduğunuz, bizi her ortamda desteklediğiniz için gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.
Bilindiği gibi 5 bin 800 cam işçisi 20 Haziran’dan bu yana grevdeyiz. Grevimizin 5. gününe coşkuyla sevinçle dayanışmayla geldik. Her gün biraz daha birbirimize kenetleniyor ekmek etrafında birleştiğimiz bu kader-dava arkadaşlarımızla bir vücut oluyoruz. Bize gelen destekler artıyor. Milletvekilleri belediye başkanları sendikalar çeşitli dernekler sivil toplum kuruluşları yani gönülleri bizimle olan insanlar ziyaretlerimize gelince ya da bizden bahsederek desteklerini ilettiklerinde grevimizi bir şenlik-şölene çeviriyorlar. Hepsine gönülden teşekkürlerimizi iletiyorum.
Biraz kendimden ne yaptığımızdan, neden greve çıktığımızdan ne istediğimizden bahsetmek istiyorum siz emek dostlarına.
Ben 31 yaşında evli ve iki erkek çocuk babası bir cam işçisiyim. 8 yıldır Şişecam’a bağlı Trakya Otocam fabrikasında çalışmaktayım. 1750 lira brüt ücret almaktayım. Vergi ve sigorta düştüğünde 1201 lira net ücret kalmakta. Yani açlık sınırında yaşamaktayım. Sosyal aktivite, sağlık, eğitim gibi kalemlere harcayacak param yok. Kirada oturuyorum. Bazı aylarda kiramı ödemekte bile zorlanıyorum. Benim durumum yine iyi. Birlikte çalıştığım birçok yeni arkadaşım benim üçte ikim kadar ücretle çalışıyor. Bu da asgari ücret zaten ya da biraz üzerine denk gelmekte. 5 bin 800 cam işçisinin 3 bin-4bini benim gibi yeni işçilerden oluşuyor. Genelde sözleşmelerde enflasyon rakamlarıyla girer bir iki puan da fazlasını alırız. Sonra da
5 bin 800 işçinin ücreti toplanır bu 5 bin 800’e bölünür çıkan ortalamaya göre zam alırız. Bu ortalama eski işçi abilerimiz emekli oldukça hep aşağı yönde bir eğri çizer. Her sene bir öncekinden 50-60 kuruş geriye gider. Bunun sebebi de yeni işe giren arkadaşların düşük ücretle ise başlayıp yüksek ücretli işçilerin emekli olup ortalamayı sürekli düşürmesindendir. 5-6 yıl içinde yüksek ücretli işçi abilerimizin tümü emekli olacaklardır.
Yani her sene bir enflasyon kadar zararla yola başlamaktayız. İşveren de “Ben enflasyonu verdim ya daha ne istiyorsunuz” demekte. Haklı verdi ama bir enflasyon ortalama kayıp için, bir diğeri bu seneki enflasyon kaybı için, bir tane de ekmeği büyütmek için.. Etti mi size 3 enflasyon toplamı. Biz işte bunu istiyoruz. Ekmeğimizi birden ikiye çıkartmak istiyoruz.
Simdi gelelim biz ne istiyoruz. Öncelikle 50 yıldır sözleşme kitapçığımızda olan idari maddeler. Bir tanesi eğer hastalanır ve istirahat alırsak bu 10 günü geçerse ikramiyelerden kesmek. Eğer bir kaza geçirirsek ya da uzun sureli bir hastalığa yakalanırsak mesela 6 ay süren bir hastalık olursa bize 6 aylık ikramiyemizin sadece ilk 10 gününü öderim diyor. Bu kabul edilir bir şey midir? Emekçi dostlarım zaten senelik dört aylık ücret tutarında ikramiye almaktayız. İşveren bunun yarısını ya da tamamını bir şekilde geri almak istemekte.
Bir diğer maddede kapanan fabrika ya da bölümlerdeki işçiler başka fabrikalara geçirildiğinde işe yeni başlamış gibi düşük ücretle nakletmek istenmesi. Yani 20 yıl bir fabrikada çalışıp fabrikası kapanırsa ya da taşınırsa hayata-işçiliğe sıfırdan başlaması isteniyor. Bizler de akla mantığa uygun olan başka her yerde uygulanan şekilde sabit bütün haklarımızla gitmek istiyoruz. Aynı bir öğretmenin, bir askerin, bir hemşirenin, bir polisin ve en son kapatılan Efes Pilsen Lüleburgaz fabrikasının işçileri gibi. Çok mu şey istiyoruz ya da imkansızı istiyoruz? Karar sizin artık.
Gelelim ücret zammına. Biz saat ücretlerine 1.85 kuruş zam istedik. İşveren 0.93kurus verdi. Enflasyonun 7.4 olduğunu 4 puanda üstünü verip 11 puan zam teklif ettiğini söylüyor. Evet haklı da sağ olsun verdiler ama bizim ölmemek yaşamak ve yaşatmak için 3 enflasyon rakamına ihtiyacımız var.
Zaten istediğimizde budur ne azı ne fazlası. Aslında bize enflasyon kadar zam yapmış olacak yukarıda açıkladığım sebeplerden.
Şişecam dünyanın en büyük şirketlerinden biri. Bizler de bu şirkette çalışmaktan gurur duyuyoruz. Her sene açıklanan bilançolar, kârlar Afrika kıtasının toplam gelirinden fazla. Bu değeri üretirken bizlerin alın teri, emeği en çok yeri kaplar. Amirlerimiz hep bizim dünyadaki en iyi işçiler olduğumuzu söyler. Bunu yurt dışındaki diğer fabrikalarımızda çalışan işçilerle kıyaslayarak söylerler. Bizler kimseyle kıyaslanmak istemiyoruz. Yurt dışında çalışanların dörtte bir ücretlerine çalışmaktayız Biz hakkımız olanı istiyoruz ne azını ne de fazlasını.
Son olarak söylemek istediğim şudur ki hakkımızı almadan yolumuzdan dönmeyiz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.
Saygılarımla...
*Trakya Cam İşçisi