27 Haziran 2014 08:13

Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları Anonim Şirketi’ne (ŞİŞECAM) bağlı işyerlerinde Kristal-iş Sendikası’nın başlattığı grev, 'genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu' gerekçesiyle Bakanlar Kurulu tarafından '2 ay süresince ertelendi' adı altında yasaklandı.

Resmi Gazete’de yayımlanan kararda;’’ Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları Anonim Şirketine bağlı işyerlerinde Kristal-İş Sendikası tarafından uygulanmakta olan grevin, genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden 60 gün süreyle ertelenmesi;18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Kanunun 63 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 25/6/2014 tarihinde kararlaştırılmıştır.’’ denildi. Sendikanın kararıyla 20 Haziran tarihinde, 10 fabrikada yaklaşık 6 bin işçi greve çıkmıştı.

KRİSTAL İŞ: AKP HÜKÜMETİ GREV HAKKIMIZI GASBETTİ, SESSİZ KALMAYACAĞIZ!

Cam işçileriin grevinin yasaklanması üzerine, Kristal-İş Genel Başkanı Bilal Çetintaş yazılı açıklama yaptı. Çetintaş şunları ifade etti:

"AKP hükümetinin bu hukuksuz, keyfi ve grev düşmanı kararını şiddetle protesto ediyoruz. Hükümet bu kararıyla demokrasiye ve sendikal haklara zerre kadar saygı duymadığını ortaya koymuştur. Türkiye grev yasaklı ve işçilerin hak arayamadığı bir ülkedir. 12 Eylül ürünü yasalarda yer alan ve AKP tarafından 2012’de yeniden yasalaştırılan grev erteleme mekanizması aslında bir grev yasaklama aracıdır. Grev erteleme mekanizması ILO tarafından şiddetle kaldırılmasını ve değiştirilmesi istenmiştir.

Pencere ve otomobil camı, çay ve su bardağı ile meşrubat şişesi üreten fabrikalarda uygulanan grevin milli güvenlik ve genel sağlığı bozucu olduğunu iddia etmek akılla, mantıkla, hukukla ve bilimle bağdaşmaz. AKP hükümetinin bu kararının temel nedeninin başta Şişecam olmak üzere sermaye gruplarından gelen talepler olduğunu ve “genel sağlık ve milli güvenlik” gerekçesinin sadece bahane olduğu biliyoruz. Minareyi çalanlar kılıf hazırlamıştır. Soma’da işçilerin sağlığını koruyamayıp 301 işçinin ölümüne sebep olanların “genel sağlık” gerekçesiyle işçilerin grevini ertelemesi nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

5800 işçinin ve onların ailelerinin taleplerini dikkate almayan hükümet işveren örgütlerinin taleplerini derhal yerine getirmiştir. Hükümet bu kararıyla anayasal hakkımızı çiğnemiştir. Grev ertelemenin keyfi bir mekanizma olduğunu yargı kararları ile defalarca kanıtlanmıştır. Nitekim 2003 ve 2004 yılında ertelenen grevlerimiz için Danıştay yürütmeyi durdurma ve iptalkararı vermiştir.

Hükümetin bu kararından sonra Türkiye’de grev hakkından söz etmek mümkün değildir. AKP hükümeti bunu ilk kez yapmıyor. 2003 ve 2004 yıllarında da iki kez grevimizi ertelemişlerdi. Hükümet etkili grevlere tahammül edemiyor. Hükümet grevleri ya erteliyor ya da kırıyor. Bu hükümet döneminde etkili hiçbir grev uygulanamamıştır. Başta cam ve lastik olmak üzere büyük ve etkili grevler ertelenmiş veya Çaykur ve THY’de olduğu gibi etkisiz hale getirilmiştir.

Hükümetin işverenler lehine konuya müdahale etmesi ve işçinin tek mücadele aracı olan grevi ortadan kaldırması, işçiye karşı sermayeden yana saf tutmak anlamına gelmektedir. Sendikamızla masada müzakere etmek yerine hükümetin ve 12 Eylül ürünü yasaların arkasına saklanan Şişecam’a şunu hatırlatmak isteriz ki: O fabrikalarda grevimizi ertelettiğiniz hükümet üyeleri değil cam işçileri çalışacak. Zorbalıkla iş barışı sağlayacağınızı düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Cam işçisi birlik ve disiplin içinde haklarını aramaya devam edecektir. Gerek toplu sözleşme taleplerimiz ve gerekse grev sırasında hukuksuz bir biçimde işten atılan üyemiz Tamer Balcı’nın işine dönmesi için cam işçisi bütün gücünü kullanacaktır.

Bu karara karşı sessiz kalmayacağız:

Cam işçisi hukuksuz ve gayrimeşru grev erteleme kararına karşı meşru ve demokratik tepkisini ortaya koyacaktır.

Sendikamız AKP hükümetinin bu kararına karşı hukuki ve meşru yollarla mücadelesini sürdürecektir. Bu karara karşı Danıştay’a yürütmeyi durdurma ve iptal davası açacağız.

Başta ILO olmak üzere bütün uluslararası zeminlerde bu hukuksuzluğu anlatacağız ve Türkiye’de grev hakkının ortadan kaldırılmasına karşı girişimlerde bulunacağız.

Kamuoyuna saygı ile duyulur."

LÜLEBURGAZLI CAM İŞÇİLERİNDEN TEPKİ


DAHA ÖNCE DE YASAKLANMIŞTI

AKP hükümeti, 2003 ve 2004'te Paşabahçe işçilerinin grevlerini de aynı gerekçeyle yasaklamıştı. Cam işçilerinin 1966'daki grevi Demirel hükümeti tarafından  yine “milli güvenlik” bahanesiyle ertelenmişti. 1980’de 107 gün süren grev ise 12 Eylül darbesi ile sona erdirilmişti.

AKP DÖNEMİNDE YASAKLANAN GREVLER


GREV YASAĞI 12 EYLÜL'DEN KALMA

Sendikalar, hükümetin, Şişe Cam'da 8 gün süren grevi, "genel sağlık ve milli güvenlik" gerekçesiyle 60 gün ertelemesine tepki gösterdiler. Sendikaların açıklamalarında, grev yasağının "12 Eylül ürünü" olduğu vurgulandı.

Türk-İş Konfederasyonu içinden sendikaların oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu yaptığı açıklamada, "Demokrasilerde grevler yasaklanmaz. Grev hakkı temel insan haklarından biri olarak anayasal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Erteleme adı altında yapılan yasak, ulusal birliği sağlayan Anayasa'yı açıkça ihlal etmektir" denildi ve şu uyarı yapıldı:

"Ancak buradan bir kez daha grevi yasaklayan Hükümete ve işverene sesleniyoruz: Uyuyan devi uyandırıyorsunuz. Bu grevi yasaklayarak bu işten kurtulamazsınız. Mücadelemizin ateşini harlandırıyorsunuz. Bin 800 derecelik fırınlarda kristalleştirdiğimiz Şişecam direniş geleneğinin ateşi tüm ülkeye yayılacaktır. 50 yıllık direniş geleneği elbette haklı mücadelesinde kazanacaktır."

ESKİŞEHİR ŞİŞECAM İŞÇİLERİNDEN PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ

‘EVREN HÜKÜM GİYDİ ZİHNİYETİ İKTİDARDA’

DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Yönetim Kurulu'nun, "Kenan Evren Hüküm Giydi Ancak Zihniyeti İktidarda" başlıklı açıklamasında da, "Bu kararın mili güvenliği ve genel sağlığı bozucu olduğunu iddia etmek ne akılla, ne mantıkla, ne de hukukla açıklanamaz. Bu kararın temel nedeninin başta Şişecam olmak üzere sermaye gruplarından gelen talepler olduğunu ve genel sağlık ve milli güvenlik gerekçesinin sadece bahane olduğu çok açıktır" denildi ve şu görüşlere yer verildi:

"Hükümet bu kararıyla demokrasiye ve sendikal haklara zerre kadar saygı duymadığını açıkça ortaya koymuştur. DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası olarak AKP Hükümeti’nin bu sermaye yanlısı, keyfi ve grev düşmanı kararını şiddetle protesto ediyor, Kristal-İş Sendikası ve 5800 cam işçisinin haklarını alma yolundaki bu kutsal mücadelesinde her zaman yanlarında olacağımızı tüm kamuoyuna duyuruyoruz."

SENDİKALARDAN TEPKİ

DİSK Genel Başkanı Kani Beko Bakanlar Kurulunun bu “erteleme” kararının grevi bir hak arama aracı olmaktan çıkarmak, yasaklamak anlamına geldiğini belirtti. Grev hakkını içermeyen bir toplu pazarlık sürecinin sendikalaşmanın da altı boşalttığını ifade eden Beko, “Bugün cam işçisinin haklı mücadelesini hukuk dışı yollarla engellemeye çalışanlar bilmelidir ki karşılarında sadece 5 bin 800 cam işçisini ve ailelerini değil bütün bir işçi sınıfının dayanışması bulacaklardır” dedi.

DİSK/Gıda-İş Genel Sekreteri Seyit Aslan da grev yasağına tepki gösterdi. Hükümetin bu kararıyla yasalarda yer alan grev hakkını fiilen ortadan kaldırdığını ifade eden Aslan, grev hakkına sahip çıkmak için tüm emekçilerin harekete geçmesi ve cam işçileriyle dayanışma içinde olması gerektiğini söyledi.

SGBP Dönem Sözcüsü ve Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel de grevin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzası ve Bakanlar Kurulunun kararıyla yasaklanmasının utanç vesikası olduğunu söyledi. Türkel, “Soma’da yüzlerce kardeşimizi kömür madeninde öldüren bu taşeron anlayışın uzantısının, en küçük bir hak arayışına dahi tahammülü yok. Ne yazık ki geçmişte bu zihniyetin çirkin tezahürlerine THY ve ÇAYKUR’daki grevde de şahit olmuştuk” dedi

Türkiye Gazeteciler Sendikası da yaptığı açıklama ile yasak kararına tepki göstererek “Cam işçisinin yanındayız” dedi.

DİYARBAKIR'DAN CAM İŞÇİLERİNE DESTEK


İŞYERLERİNE ANLATACAKLAR

İzmir’de bulunan Çiğli işçi kurultayı içinde yer alan ZF Lemforder Baştemsilcisi Umut Bingöl, yasak kararının başta metal olmak üzere tüm iş kollarına yansıyacağını söyledi. Çözümün bütün işçi sınıfının ortak mücadelesinden geçtiğini kaydeden Bingöl, “Topyekün hareket etmedikçe direnişlere, grevlere destek vermedikçe ne yazık ki sermaye karşısında hep mağlubiyet yaşayacağız” dedi. Çiğli Organize Sanayi bölgesinde kurultay olarak konuyla ilgili çalışma yürüteceklerini dile getiren Bingöl,  “İşyerlerinde gerekli çalışmaları yaparak Şişecam işçisinin mücadelesinin bizim ortak mücadelemiz olduğunu dile getireceğiz” dedi.

KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İdil Uğurlu, işçilerin alacakları her türlü karara destek sunacaklarını bildirdi.

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, bu işin öznesinin Türk-İş olduğunu ifade ederek, “Türk-İş’in işçi sınıfından yana bir tavrı varsa bütün konfederasyonlara çağrı yaparak buradaki eylemin kırılmaması için harekete geçmelidir” dedi. Sarı böyle bir çağrı olduğu zaman tüm güçleriyle destek sunacaklarını bildirdi.

Tez-Koop-İş İzmir Şube Başkanı Birol Aslanoğlu da “Bütün sendikaların konfederasyonların bir araya gelip buna benzer tüm konularda ses çıkartma zamanı geldi geçiyor bile” dedi. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et