Bir genç kadının şenlik günlüğü
İçinde bulunduğumuz erkek hegemonyasının içinde kaybolmaya mahkum edilirken yeniden yeşerip, açan çiçekler var bu şenlikte! Acısıyla, tatlısıyla geçirdiğimiz bir senenin bizde bıraktığı inanç var. Güç var, kararlılık, azim var. Ve boşuna değil şu şiar; Gezi’den Soma’ya Haydi Kadınlar Dayanışmaya!
Ekmek ve Gül okuru
İlk olarak geçen sene katılmıştım Ekmek ve Gül şenliğine. Daha önce hiç gitmemiş ve şenlik hakkında hiçbir fikre sahip olmamakla birlikte sarıldığım ilk şey not defterim ve kalemim olmuştu. Çünkü bir dakika sonra karşıma ne çıkacağını bilmeme ihtimali ne kadar yüksek ise, aynı şekilde şenlikte geçireceğim zamanın her dilimi de bir o kadar heyecan verici ve değerliydi benim için. Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bir sene sonra gene aynı böyle bir şenlikte bulunuyor olmak o kadar güzel ve inanç verici ki. Neden güzel biliyor musunuz? Çünkü her geçen gün birleşen ve elele ve daha güçlü olmayı başaran kadınlar var bu şenlikte.
İçinde bulunduğumuz erkek hegemonyasının içinde kaybolmaya mahkum edilirken yeniden yeşerip, açan çiçekler var bu şenlikte! Acısıyla, tatlısıyla geçirdiğimiz bir senenin bizde bıraktığı inanç var. Güç var, kararlılık, azim var. Ve boşuna değil şu şiar; Gezi’den Soma’ya Haydi Kadınlar Dayanışmaya!
KOCA BİR SENEYE NELERİ SIĞDIRDIK?
Biz çok şey yaşadık son bir senede. Gezi’yi yaşadık. En doğal hakkımız olan, hak ve özgürlüklerimizi savunmak için sokağa çıkan insanların acımasızca katledildiğine şahit olduk. YILMADIK! Aldık çoluğumuzu çocuğumuzu, eşimizi, dostumuzu çıktık sokaklara, haykırdık meydanlarda. Hakarete maruz kaldık. ‘Kadının yeri evidir’ dediler. ‘Edepsiz’ dediler. YILMADIK! ‘Arsızlık’ dediler. VAZGEÇMEDİK! Ve işte bu yüzden biz kadınlar olarak Gezi’ de en ön saflarda yerimizi aldık.
Yolsuzluklar, hırsızlıklar oldu. Biz ‘çapulcu, terörist’ onlar ise ‘Çalıyorsa bizim için çalanlar’ oldu. Yine yılmadık hakkımızı aradık. Bizim iğne, ipliklerimizin yeri olan ayakkabı kutularına onların nasıl milyonları sığdırabildiğini merak ettik. Ee merakımızı gidermek için de sokaklara taştık ve onların milyonlarına karşı biz milyarlar olduk. Biz yedirtmedik. Onlar ise yediremedi!
Bir de Soma var... Onların unutturmaya çalıştığı, bizim ise unutmaya ne yüreğimizin ne de mücadelemizin el verdiği, resmi açıklamalara göre 301 madencimizin katledildiği o katliam! Sorumluluğu ondan ona yükleyen ama bildiğimiz gerçekleri bize yutturamayan o suçlular! Başta Başbakan ve onun yaverleri, para baba patronları ve sendikacılar. ‘İşçiyiz, ev kadınıyız, öğrenciyiz’ demedik. Okulda boykot ettik dersleri, fabrikalarda iş bıraktık, evde fırlattık bulaşık bezimizi tezgaha koştuk alanlara. Yine en önde sloganlar ile haykırdık öfkemizi.
Sonra bir baktık tam bir sene geçmiş üzerinden. Her şeye rağmen bugün biz yine burada ve bir arada olmayı başarabildik. El emeği, göz nuru hünerlerimizi bu yeryüzü sofrasında buluşturabildik. Eteklerimiz zil çala çala, düşman çatlatırcasına gülüp halay çekebildik. Çünkü biz kadınız ve her şeye rağmen aşk ile doluyuz. Mücadele aşkımız hiç solmaz bizim. Soldurmaya çalışanlara da belimizden oklavamızı çıkarmayı iyi biliriz.
ŞENLİK ALANINA AYAK BASINCA…
Stantlarımız kurulmuştu. Çaylar, çörekler.. Ekmek ve Gül’ümüzün 6. yılı şerefine hazırlanan bez çantalarımız da stantta yerini almıştı. Çantalarımızı kolumuza takıp salına salına yürümenin keyfine diyecek yoktu. Hele de el emeği yapılan kelebekli, kedili süslemeleri de çantamızın bir köşesine iliştirdikten sonra…
Birbirinden harika sanatçılar bizimleydi. Birbirinden güzel şarkılarını bizim için seslendirdiler. Sesimize ses, neşemize neşe kattılar. Son olarak serbest kürsümüz vardı. Belki de en özgür şekilde içimizdekileri, tozlu raflara bırakmak zorunda olduğumuz anılarımızı haykırmak, haykırıpta kendimize gelmek için büyük bir fırsat olan kürsümüz. Mikrofonu sadece kendimizde olan o özgür ruhumuz.
Ve bir anda bir Ekmek ve Gül Şenliği’nin daha sonuna gelmiştik. Aslında sonuna demem pek de doğru değil. Çünkü eminim ki; bu şenliğin dayanışma gücü bizi her fırtınada bir yerlere savurmak yerine, bir sonraki şenliğimize kadar dimdik ayakta ve el ele tutacak.
Ve ben bir kadın olarak gururla haykırıyorum; Ekmek istiyorum ama Gül de!